Etik İlkeler Özlük Hakları
DÜNYA SU GÜNÜ HAKKINDA 22.03.2010 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2010-03-22
Güncellenme Zamanı
2010-03-22 17:14:53
Yayınlayan Birim
ANKARA

 

Afyonkarahisar‘da II. Ulusal Taşkın Sempozyumu‘nun düzenlendiği bu gün,

Sempozyum amacında belirtildiği gibi  "...Sık sık taşkınların yaşandığı Ülkemizde sel ya da bir diğer ifade ile taşkın afetleri, depremlerden sonra en büyük ekonomik kayıplara neden olan doğal afet olduğu..." unutularak Ankara‘da "taşkın alanının daraltılması" yoluyla yapılaşma olanağı yaratılmak istenmektedir.

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 11.09.2009 gün ve 2116 sayılı kararı ile onaylanan "1/5000 ölçekli Yenimahalle ilçesi Yuva Mahallesi Yerleşik ve Gelişme Alanı Nazım İmar Planı değişikliği yapılmıştır.

• Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü‘nün hidroloji sözlüğünde taşkın alanı; "Akarsu akımı bir kanalın taşıma kapasitesini aştığında veya mansaptaki bir nehre set çekilmesi nedeniyle suyla kaplanan alan" olarak tanımlanmasına,

• Başbakanlığın 9 Eylül 2006 tarih ve 26284 sayılı Resmî Gazete‘de yayınlanan 09.09.2006 tarih ve 2006/27 sayılı genelgesinde; "İl, İlçe ve belde gibi büyük ve orta ölçekteki planlı yerleşim yerleri ile mevzii imar planlara göre yapılan küçük ölçekteki her türlü yerleşim birimlerine ait imar planlarının düzenlenmesi esnasında Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü‘nün tedbir ve tavsiyelerine titizlikle uyulacaktır." açık hükmü bulunmasına,

rağmen,

 "Yuva Mahallesi yerleşik ve gelişme alanına ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planı" kapsamında; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 14.05.2009 gün ve 1183 sayılı kararı ile mevcut köy yapıları için "Fiili imar durumdur" plan notu ilavesi yapılmış, E=0,50, H=9,50 imar durumu verilmiş, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 11.09.2009 gün ve 2116 sayılı kararı ile "....cami, yurt, köy konağı gibi mevcut yapıların taşkın alanı daraltılarak korunması, alınacak ıslah ve tedbirlere ilişkin plan notu oluşturulması suretiyle itirazların kısmen kabulü...." şeklinde düzenlenerek 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği  onanmıştır.

İmar planı değişikliği yapılan alan "2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı" açısından değerlendirildiğinde;

1. Üst ölçekli planda özel hükümler bölümünde "C.5.Mevcut Arazi Kullanımı Devam Ettirilecek ve Doğal Karakteri Korunacak Alanlar" başlığı altında C.5.2 "vadi tabanları" olarak tanımlanmıştır. 

2. "Bu alanların bir bütün olarak yerleşim baskısı ve kararları dışında ele alınması gereken alanlardır", bu alanlarda "Her tür ve ölçekteki planlama çalışmalarında, yapılaşmış alanlar da dahil olmak üzere, vadi tabanlarının tespit edilip, her türlü sel, su baskını vb. tehlike ve risklere mahal vermeyecek şekilde planlanması, yeni planlama çalışmalarında bu alanların özgünlüklerinin tespit edilerek açık-yeşil alan sisteminin parçaları haline getirilmesi esastır." hükmüne,

3. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin "Afete maruz bölge, yerleşme ve alanlardaki afet risklerinin belirlenmesi ve bu risklerin plan kararlarında dikkate alınması... esastır" hükmüne,

4. Genel Hükümler bölümündeki "..İmar planı yapılması aşamasında taşkın riski olan alanlar için Devlet Su İşleri (DSİ) Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürlüğünden görüş alınması zorunludur." hükmüne,

aykırı olarak Plan değişikliği DSİ‘den görüş alınmadan onaylanmıştır.

5. DSİ tarafından yapılan taşkın alanı tanımı doğrultusunda bu alanın taşkın riski altında olduğu sabit olup, doğal varlık olarak suyun akış yatağı ve taşkın sınırı planlama çalışmasında yerleşilebilirlik açısından doğal eşiklerden birisidir. Bu doğrultuda üst ölçekli plan karar ve hükümlerinin aksine, "mevcut yapıların taşkın alanı daraltılarak korunması" benimsenerek taşkın sınırı yerleşilebilirlik açısından doğal eşik kabul edilmemiş olup dava konusu taşkın alanının plan değişikliği ile imara açılmıştır.

6. Planlama çalışmasında doğal yapı verilerinden biri olan hidrolojik- hidrojeolojik yapı bilgileri içerisinde yer alan ve DSİ tarafından belirlenen taşkın alanı sınırının yerleşilebilirlik için esas alınması planlama ilkeleri ve esasları açısından teknik ve yasal zorunluluk olmasının yanı sıra kamu güvenliğinin sağlanması açısından da yasal zorunluluktur.

7. Ayrıca, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu‘nun 7/u maddesinde açıkça; Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları içerisinde "doğal afetlerle ilgili plânlamaları ve diğer hazırlıkları Büyükşehir ölçeğinde yapmak" olarak tanımlanmıştır. İdare açıkça bu görevini ihmal ederek plan değişikliğini onaylamıştır. Afet riski taşıyan bir alandaki mevcut yapıları plan değişikliği ile korumak doğal afet sonucu yıkımlara yol açacak niteliktedir.

8. Yukarıdaki açıklandığı üzere yapılan imar planı değişikliği, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin  7. maddesinde yer alan "..Çevre düzeni planı ilke, esas ve kararlarına aykırı imar planı yapılamaz..." hükmüne de açıkça aykırıdır.

Yapılan plan değişikliği ile bahsi geçen alanda yeni yapılaşmaların başlaması, ya da hukuka aykırı olarak taşkın alan içerisinde kurulmuş olan cami, yurt, köy konağı gibi mevcut yapıların korunması açıkça hukuka, planlama ilkelerine, kamu yararına ve kamu güvenliğine aykırılık teşkil etmektedir.

Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Ülkemizde de aşırı bölgesel yağışların ya da kışın yağan karların erimesi sonucunda ortaya çıkan taşkınların olduğu bilinmektedir. Özellikle son yıllarda yaşanan taşkınlar, gerek can kayıplarına gerekse ekonomik kayıplara yol açmıştır. Ülkemizde sel ya da bir diğer ifade ile taşkın afetleri, depremler kadar ciddi kayıplara neden olmaktadır.

Kaçak yapılaşma ve yanlış arazi kullanımı kadar doğal varlıkların her koşulda "mühendislik çözümleriyle" kontrol altına alınabileceği yaklaşımı da doğal dengenin bozulmasına yol açabilmektedir.

Doğa bir sistemler bütünüdür. Bu sistemler arasındaki ilişkiler genellikle insanlar tarafından fark edilemeyecek kadar uzun ilişki halkalarıyla birbirine bağlı ve uzun süreli olabilmektedir. Doğal sistemlere dışarıdan gelebilecek etkiler sonucu doğal dengeyi oluşturan zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar zincirin tamamını etkileyerek bu dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Su kendini yenileyebilen bir doğal varlıktır. Yanlış yer seçimi ile ortaya çıkan yapılaşma ve yeraltı sularının aşırı kullanımı sonucu suyun yenilenmesi engellenirken, tarlaların işleniş biçimi drenaj ve aşırı otlatma suyun karasal ortamdan hızlı bir şekilde uzaklaştırılmasına ve sellere yol açmaktadır.

Planlamanın bilimsel ilke ve esasları ile birlikte planlama mevzuatı açısından, dere yatakları, vadi tabanı, taşkın alanı niteliğindeki alanların yapılaşma alanı dışında bırakılması zorunludur. Dereler yağmur sularını drene eden, oradan denize, göle döküldüğü yere taşıyan çok önemli drenaj alanlarıdır. Şehir planlamasında dereler, kuru dereler, vadi tabanları doğal eşik olarak kabul edilir, üzerine hiçbir şekilde yapı yapılmaması gerekir.

Bu esaslara uyulmamasının sonuçları ülke genelinde birçok kentin sel suları altında kalmasına yol açmış can ve mal kaybına yol açmıştır.

Odamız böyle bir felaketin Başkent Ankara‘da yaşanmasını önlemek amacı ile Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 11.09.2009 gün ve 2116 sayılı kararı ile onaylanan "1/5000 ölçekli Yenimahalle ilçesi Yuva Mahallesi Yerleşik ve Gelişme Alanı Nazım İmar Planı "nın öncelikle yürütmesinin durdurulmasına takiben iptaline karar verilmesi istemiyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı 12.03.2010 tarihinde gerekli hukuki girişimde bulunmuştur.

Kamuoyuna duyurulur.

 

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI
ANKARA ŞUBESİ

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>