Kentin, ayağının, arabanın altından akan yollar, parmağının ucunda eriyen bilgiler, aklından uçup gidenler gibi hiçliğe karışmadan bir şeyler yapmalı. Ankara, kendini kent yapan her şeyiyle hala aklımızın bir ucunda, çekmecenin arkasında, sokağın izinde, bir evin penceresi, bir mahallenin yüzlerinde, yaşı unutulmuş bir çınarın yaprağında hala asılıyken, kendimizden ve kentimizden kalanları bir araya toplamalı. Sevdiklerimizi, burada olanları ya da giden ama iz bırakanları çağırmalı, unutkanlık hastalığına direnmeli.
Ankara için, Ankaralı için, özü öz, bizi biz, şehri şehir yapanları anımsamalı, kent her yeni vinç, her yeni beton blok, her yeni kimseyle zamanla eiriyp eskiyi yutmadani kimliği kaybolmadan hatırlatmalı,
Hatırlatmalı ki Ankara bizimdi(r), bizi kentli yapan Ankara‘nın biz(d)e bıraktığı izlerdir,
Elinizdeki izleri çağırıyor Ankara, asfaltın kaldırıma bıraktığımız adımları kapatamayacağını, vinçlerin kentin doğasına, dokusuna ve ruhuna da gölge düşüremeyeceğini göstermek için,
Ankara kendini hatırlamak ve hatırlatmak için çağırıyor.
Ankara Kent Belleği Sergisi 16 Kasım‘da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi‘nde, 1934 SSCB yapımı "Türkiye‘nin Kalbi Ankara" belgesel film gösterimi ile açılıyor.