İnsanlığın, doğal yaşamın, tarihi ve kültürel değerlerimizin düşmanı sermaye düzeni, can çekişiyor. Kentsel çelişki, gün geçtikçe derinleşiyor; sermaye için içinden çıkılamaz bir hal alıyor. 

Sermayenin ve siyasi iktidarın üzerinde iktisadi ve siyasi bir saldırı gerçekleştirdiği Ankara‘da devletin kendi hukukunu bile hiçe sayan talan projeleri yükseliyor. AOÇ‘de bir kişinin egosu uğruna milyar dolarlık ve kaçak bir israf abidesi yükseliyor. Ankapark‘ta estetikten, akıldan uzak çocukça hisler uğruna kamusal kaynaklarımız talan ediliyor. Cumhuriyet Ankara‘sının sembollerinden Güvenpark faşizmin ve sermayenin resmi gibi, polisler ve dolmuşların işgali altında. Kamu kurumları, kaynaklarını sermayedar zarara uğramasın diye yandaşın plazalarına kiracı olarak peşkeş çekiyor. Sermayeyi koruma ve geliştirmeyi kendine görev edinen merkezi ve yerel iktidar, Ankara‘nın özünü oluşturan Ulus‘a göz dikmiş. Saraçoğlu Mahallesi, rantçı talan projelerine karşı yaşama tutunmak, var olmak için direniyor. On yıl önce Dikmen, Etlik, Demetevler, Yenimahalle sırtlarında emekçilerin şirin, bahçeli, dayanışma mahsulü, illegal konduları seyrimizdeyken bugün devletin ve sermayenin legal beton yığınlarıyla baş başayız. 21. Yüzyılda olmaya inat bir karşı duruş ile Ankaralıların ulaşım hakkı gasp ediliyor; milyar dolarlık metrolarımız kullanılamaz halde, akıl dışı ulaşım politikalarıyla Ankaralılar, ölüm tabutlarına dönen özel minibüslere binmeye, özel araç kullanımına zorlanıyor. Doğal yaşamı umursamayan Avrupa Ödülü‘ne sahip başkentimiz bir senede defalarca sel vakasıyla karşı karşıya kalıyor, aynı kentin, sakinlerine temiz su sunması ise fıtratında yok. Eymir Gölü sermaye için sadece bir manzara öğesi; zengin çocukları mutlu mesut yaşasın diye betona boğuluyor. İmrahor Vadisi çılgın projelere alet edilmek isteniyor birkaç sermayedarın çıkarı uğruna bütün Ankara‘nın nefesi kesiliyor. Sermaye, kentin kamusallıklarını yok ederek Ankaralıları işten eve-evden işe rutinlerini gerçekleştiren robotlar haline getirmeyi amaçlıyor. 

Peki, hiç mi umut yok? Bütün bunlara rağmen sermaye düzeni ve yardakçısı siyasal odaklar parsel parsel çatırdıyor. Kentsel çelişki bu kadar derinleşmişken biz biliyoruz ki bu talancı, sömürücü, akıl dışı düzen, emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin elleriyle alaşağı edilecek. Kentsel mekân böyle bir devrime tanık olacak. Sermaye düzenine ve tüm yardakçılarına karşı emekçi sınıfların bayramı 1 Mayıs‘ta Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin yanında olacağız. Tüm meslektaşlarımızı ve öğrenci arkadaşlarımızı bu mücadelede omuz omuza olmaya, 1 Mayıs meydanına, Şehir Plancıları Odası kortejine çağırıyoruz.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi