Etik İlkeler Özlük Hakları
İÇ GÜVENLİK PAKETİ VE "GÜVENSİZ" KENTSEL KAMUSAL MEKANIMIZ GÜVENPARK
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2015-03-30
Güncellenme Zamanı
2015-04-01 16:47:12
Yayınlayan Birim
ANKARA

17-25 Aralık Operasyonları ve Hükümet Sözcüsü Arınç tarafından kamuoyuna açıklanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek‘e ait yolsuzluk iddiaları kentsel rant ve iktidar ilişkisini net şekilde ortaya koymuştur. Bir kez daha açık olarak görülmüştür ki iktidarın yerel ve merkezi tüm aygıtları doğrudan kentsel ranttan beslenmektedir. Bu sebepledir ki Gezi Parkı süreci iktidar ve kentsel rant özelindeki doğrudan ve kirli ilişkiyi tehdit ettiği, bir başka ifade ile iktidarın varlık sebebi olan kentsel rantın belirli kesimlere transferini engelleme çabası olarak görüldüğü için çok sert ve kanlı şekilde karşılık bulmuştur. Ankara‘da da Güvenpark‘ta Etem Sarısülük polisin müdahalesi sonucu hayatını kaybetmiştir.

Bu süreçten sonra iktidar ayrım yapmaksızın her türlü toplumsal muhalefeti bastırmak amacıyla AKP‘nin kolluk kuvvetinin yetkilerini olağanüstü hale getirmeye çalışan İç Güvenlik Yasası‘nı TBMM genel kuruluna getirilmesi basit bir tesadüf olarak görülmemelidir. Bu süreçte kentsel alana müdahale sadece yasa seviyesinde kalmamış, kentlerdeki pek çok kamusal mekan sözde "güvenlik" gerekçesiyle "Askeri Yasak Bölge" haline getirilmiştir. Ankara kentinin de en çok kullanılan kentsel parklarından olan Güvenpark‘ın büyük bölümü halkımızın kullanımına kapatılmış, üst bölgesi polis kuvvetleri tarafından açık karakol haline getirilmiş, hatta polislerin özel araçları için otoparka dönüştürülmüştür. Buradaki dolmuş durakları dışarı çıkarılmış, kentin merkezinde yayalaştırılması beklenen bir bölgede trafikten kaynaklanan keşmekeş daha da derinleştirilmiştir. Güvenpark‘ın büyük bir kısmı polisler ve dolmuşlar tarafından işgal edilmiştir. Parkla temas kısıtlanmış, meydana ulaşmak ya da dolmuşlara binmek isteyen Ankaralıların gündelik hayatı zorlaştırılmıştır. 

Güvenpark, Ankara‘nın başkent ilan edilişinin ardından yürütülen planlama ve modernleşme çabalarına ışık tutmuş; birçok Ankaralı hemşerimizin ve dışarıdan gelen yurttaşımızın hafızasında yer etmiş simgesel bir mekandır. Jansen planında yeşil alan örgüsünün önemli bir bileşeni ve yeni gelişmekte olan Cumhuriyet‘in kamusal alanının kalbinin attığı bir odak olarak kurgulanmış, Kızılay‘ın merkez haline gelişine paralel bir süreçte meydanın önemli politik mevzilerinden biri olarak evrilmiştir. Kentlilerin kullanımı için idari yapıların hemen yanı başında, anlamlı tasarım ve planlama kaygıları doğrultusunda kurgulanan Güvenpark, zaman içerisinde mekânsal-politik müdahalelerle yıpratılmış, daraltılmış, işlevsizleştirilmeye çalışılmıştır.

Ankara tarihinde direnişin ve kamusal gündelik hayatın önemli mevzilerinden biri olageldiği halde, bugün Güvenpark, tarihsel ve mekânsal önemi ile taban tabana ters düşecek biçimde açık bir karakol haline dönüştürülmüştür. Üstelik ismiyle çelişecek derecede ve parkın yarısından fazlasını ele geçirmiş polis varlığına rağmen ‘güvensiz‘ bir mekan olarak algılanmakta; birleştirici, bir araya getirici kamusal kimliğini ve nefes alınan kent parkı olma niteliğini yitirmektedir. Güvenpark‘ın önemli bir bölümü polis bariyerleri ile abluka altına alınmış, parka girişler birçok noktada engellenmiş, park gerek mekânsal gerek kamusal olarak parçalanmıştır. Birçok Ankaralının belleğinde yer ettiğinin aksine artık Güvenpark çiçekçilerin yanından geçilip girilen bir park değildir. Daha çok polis bariyerleri ile kapatılmış bir polis otoparkı ve devamında kolluk kuvvetlerinin varlığıyla kamusallığı parçalanmış parktan bozma bir üs görümündedir. Polisin parktaki baskın varlığı, gündelik hayatları içinde oradan geçmek isteyen kentlileri korkutmakta, polisin sıkça gerçekleştirdiği GBT uygulamaları kentlileri parktan uzaklaştırmaktadır; bu durum hem oradaki esnafı, özellikle çiçekçileri mağdur etmekte, hem de bölgenin mekânsal canlılığını baltalamaktadır.

Ankara kentinin sosyal, kültürel, estetik ve ekonomik gelişimi için Güvenpark‘ın kentliler tarafından kullanılması önemlidir. Kentin kalbinin attığı, en kalabalık metro istasyonun çıkışında olan Güvenpark farklı zaman dilimlerinde kentin pek çok kesimini kucaklayacak bir mekan haline getirilmeli; kentlilerin iş çıkışı ya da gün içinde, nefes alabildikleri, birbirleriyle temas edebildikleri bir kentsel park işlevini yeniden kazanmalıdır. Güvenpark‘ın konumu ve mekânsal tarihi bunu gerektirmektedir. Kentlerin meydanları, parkları ve sokakları iktidarın güvenlik kaygılarına göre yönetilecek alanlar değil, kentlilerin ekonomik, kültürel ve estetik anlamda taleplerinin cevap bulduğu kamusal alanlar olmalıdır. Bununla örtüşecek şekilde sosyal, kültürel, ekonomik ve estetik anlamda gelişmiş bir hayatın yaşandığı kentlerde güvenlik sorunu en aza inmektedir. Kentlerdeki güvenlik sorunu polisin oradaki varlığı ve gücüyle değil, ancak kamu yararına sunulan kamusal mekanların daha sık ve yoğun şekilde kullanılmasıyla ve kentteki kamusal hayatın birbiriyle ilişkili biçimde geliştirilmesiyle çözülebilir.

Bu anlamda Ankara kent merkezinde hemşerilerimizin nefes alabildiği ender kamusal mekânlardan olan Güvenpark‘taki polis işgalinin biran önce sona erdirilmesini istiyor, İç İşleri Bakanlığının, polisin halkı değil; Arınç‘ın itirafı ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bi fiil gerçekleştirdiği, imar yolsuzlukları ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı kamu görevini kötüye kullanma, zimmet soruşturmasını takip etmesini talep ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>