Etik İlkeler Özlük Hakları
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ BETONLAŞMAYI ARTTIRIYOR
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2011-11-25
Güncellenme Zamanı
2011-12-28 17:57:47
Yayınlayan Birim
ANKARA


KENTLERİN yapılaşması ve bu yapılaşma üzerine kurulan yaşamın, kırılgan bir zemin üzerinde kurgulandığını belirten TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Orhan Sarıaltun, "Ankara‘da ‘planlama‘ veya ‘çılgın proje‘ adı altında, dere yataklarının yapılaşmaya açılması, derelerin, vadilerin, Atatürk Orman Çiftliği‘nin yok edilmesi, kaçak yapı alanlarında kentsel dönüşüm adı altında yasallaştırmaya ve yoğunlaşmaya gidilmesi kent içerisindeki betonlaşmayı arttırıyor" dedi.

 

Betonlaşma ile kent içerisinde yeşil alanların sınırlandırıldığım ve azaltıldığını, suyun toprak ile buluşamadığım, sağanak yağışların sel felaketine dönüştüğünü ifade eden Sarıaltun, şunları söyledi:

 

YAŞAM KALİTESİ DÜŞÜYOR

"İnsanlar bu olumsuz şartlara sahip kentlerde yaşamaya mahkum bırakılıyor. Bir yandan sağlıksız koşullarda yaşayan insanların sayısı her geçen gün artarken, diğer yandan da rant hırsı ile kent toprağına verilen zararlar geri dönülemeyecek noktalara geliyor. İnsanların yaşam kalitesi de gün geçtikçe düşüyor. Kentlerimizin yapılaşması ve bu yapılaşma üzerine kurulu yaşamı, kırılgan bir zemin üzerinde kurgulanıyor. Bu kırılganlığın oluşumunda en önemli aşamayı arazi kullanımını belirleyen imar planlama süreci oluşturuyor. Şehir plancılarınca birçok farklı alandan edinilen bilgiye dayalı olarak yapılan imar planları sayesinde toplumsal yaşamın değişmez parçası olan faaliyetler yine toplumsal yaşam için arz ettikleri riskleri en aza indirecek şekilde kent içine yerleştiriliyor.

 

GELECEĞİ ETKİLİYOR

Kentimizde betonlaşmanın bu boyutlara ulaşması sadece bugünü değil geleceği de etkilemektedir. Betonlaşmanın getirdiği ekolojik, ekonomik ve psikolojik sorunlar Ankara için büyük tehdit içeriyor. 1990‘h yılların başında, Dikmen Vadisi‘nde bulunan gecekondular yıkılırken, açık ve yeşil alan ağırlıklı, Ankara‘ya hava koridoru da oluşturacak bir kentsel dönüşüm planlanmıştı. Ancak bugün nerede duracağı belli olmayan yüksek yoğunluklu konut yapılaşması devam ediyor. Hava koridorunun önünde şimdi kuleler ve köprüler var. Kavaklıdere‘nin kavaklarını bugün sadece elçilik bahçelerinde, Seğmenler Parkı‘nda ve Kuğulu Park‘ta görebiliyoruz. Güneykent adı altında projelendirilen, 500 bin nüfuslu yeni şehir ve yeni üniversite projeleri adıyla Karagedik‘de planlanan konut projeleri yıllardır, hukuka aykırı şekilde devam ediyor."

  

AFFEDİLMEZ HATALAR

Konutların deprem güvenliği ile ilgili de açıklamalarda bulunan Sarıaltun, depremin bir doğa olayı olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. Depremi, Türkiye‘de felakete dönüştüren etmenleri sıralayan Sanaltun, şöyle devam etti:

 

"Depremler sonucunda yaşanan acı kayıpların nedeni, plansız yapılaşmaya izin veren, hatalı planlara ve plan değişikliklerine göz yuman, depreme dayanıksız binalara oturma izni veren yetkililer ve sorumlulardır. Planlamayı, mühendislik bilgi ve birikimini reddeden anlayış, yıkım ve can kayıplarına neden olan, depremi afete dönüştüren hataların başlıca sorumlusu. Kaçak, plansız, projesiz, ruhsatsız yapılaşmanın görmezden gelinmesinin yanı sıra plan kararlarının verilmesi öncesinde yapılması gereken jeolojik-jeoteknik etütler gibi yerbilim araştırmaları başta olmak üzere, gerekli araştırma ve analiz çalışmaları yapılmadan planlama ve yer seçim kararlarının verilmesi, plan değişikliklerinin onaylanması da kamu eliyle yapılan affedilmez hatalardır."

  

SORUMSUZLUK FELAKETE SÜRÜKLER

YETKİSİNİ çıkar amaçlı kullanarak sorumsuzca davranan kişilerin felaketlere yol açtığını belirten Sarıaltun, "Ülkemizde imar planlama yetkilerinin yerel yönetimlere devredildiği 1985 yıllından bu güne, sürekli dile getirdiğimiz denetim eksikliği yaşanan onca acı deneyime rağmen sürüyor. Planlama aşamasından başlayarak, projelendirme ve yapım süreçlerinde kamusal denetim neredeyse hiç yok. Denetim görevini yerine getirmeyenler, denetimi engelleyenler işlenen suçun başlıca ortaklarıdır. Yetkisini çıkar amaçlı kullanan, mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına aykırı plan onama kararlarının altına çekinmeden imzasını atan belediye başkanları, belediye meclisleri işlenen suçun ortaklarındandır" dedi.

  

BİRLİKTE HAREKET EDİYORUZ

MESLEK odaları ile olan ilişkilerine de değinen Sarıaltun, "Diğer meslek odaları ile birlikte TMMOB çatısı altında çalışmalarımız sürüyor. Meslek örgütleri mevcut kentsel sorunları kendi meslek alanlarına göre değerlendiriyor olsa bile, geniş kapsamlı toplantılarla ortak bir görüş oluşturuyor ve ortaklaşa hareket ediyoruz. Bu noktada TMMOB yasasında da belirtilen ‘kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında‘ diğer örgütlerle ortaklaşa çalışmalar yürütüyoruz. Benzer şekilde Ankara özelinde faaliyet gösteren birçok dernek ve vakıfla birlikte çalışıyoruz" diye konuştu.

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>