Etik İlkeler Özlük Hakları
DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ AÇILIŞ KONUŞMASI
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2007-11-12
Güncellenme Zamanı
2007-11-23 10:25:33
Yayınlayan Birim
ANKARA

Bu yıl Ankara‘da Odamız ve ODTÜ Kentsel Politika Planlaması ve Yerel Yönetimler Anabilim Dalı işbirliğiyle 7-8-9 Kasım 2007 tarihlerinde 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamında "Planlama Meslek Alanı: Geçmişten Geleceğe" başlığıyla düzenlenen 31. Kolokyum‘da Şube Başkanımız E. Serdar Karaduman tarafından yapılan açılış konuşması aşağıdaki gibidir.

Küreselleşme sürecinde sermaye, bilgi ve malların dolaşımı önündeki tüm sınırlar neredeyse tamamen ortadan kalkmaktadır. Doğa, insan ve diğer türlerin yaşamına elverişliliğini, kapitalist sistemin acımasız yayılımı karşısında yitirmektedir. Sosyal güvenlik mekanizmaları zayıflarken yoksulluk, işsizlik ve eşitsizlik yaygınlaşmakta, kentler küresel ağa rekabet edebildikleri oranda eklemlenebilmektedir. Bu sürecin sonuçları, kentler için olduğu kadar kent planlaması ve şehircilik meslek alanı için de çok vahimdir.

Kentler, sosyal gereksinimler yerine salt ekonomik hedefler doğrultusunda, yayılarak büyümekte; bu durum kentleri derinleşen planlama sorunlarıyla karşı karşıya bırakmaktadır. Küresel ekonomik sistem ve yapısal uyum politikaları sonucunda özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik yapı, sanayisizleşme ve hizmet sektörünün öne çıkması ile kırılganlaşmaktadır. Arazi spekülasyonuna yönelik ve kamu yararı gözetmeyen, rant odaklı kentsel yatırımlar öne çıkmaktadır. Kent mekânı, bir ortak yaşam alanı olarak anlamını yitirmekte, değişim değeri kullanım değerinin önüne geçmektedir. Yaşanan bu değişim ve dönüşümler kentleri; kamu yararı gözetilmeyen, sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet eden, bilimselliği ve bütünselliği göz ardı eden, uzun erimli değil günü birlik çözümler üreten, katılıma ve eşitlikçi temsiliyete dayanan karar alma süreçlerinden uzak bir yapıya sürüklemektedir. Bu yapıda planlama mesleği ve plancı her zamankinden fazla dışlanmaktadır.

Küresel ölçekte bu gelişmeler yaşanırken, ülkemizin çağdaş kent planlaması ve şehircilik yaklaşımlarının çok gerisinde kaldığı görülmektedir. Ülkemizde, şehircilik ve kent planlaması yok sayılmakta ya da sadece mevcut uygulamaları yasal zemine oturtmak için kullanılan teknik bir araca dönüştürülmektedir.

Kentlerimizin planlanmasında, bilimselliği ve kamu yararını temsil eden mesleki ilkeler değil; yerel-ulusal-küresel sermayeyi temsil eden yaklaşımlar etkili ve belirleyici olmaktadır. Şehircilik ilkelerini esas almak ve kamu yararı gözetmek yerine sermaye gruplarının çıkarları doğrultusunda alınan kararlar; kentsel, tarihi ve doğal çevre için telafisi çok güç kayıplara yol açarken, ülkemizin sınırlı ekonomik kaynaklarının adaletsiz bir şekilde kullanımına birde mekansal boyut eklemektedir. Bu mekansal adaletsizlik, kentlerimizde, emekçiler ve mülksüzler için ekonomik adaletsizliği yeniden üretme, yayalar, yaşlılar, çocuklar, engelliler gibi soysal kesimler için ise kentleri yaşanamaz hale gelmektedir.

AKP iktidarının küreselleşmenin gereği olarak gösterdiği yasal düzenlemelerle, planlama kurumlarının tamamen kabuk değiştirmesi süreci yaşanmaktadır. Siyasi iktidarın sivil anayasası da bu değişim sürecinin temel yapısına uygun olarak geliştirilmiştir. "Bu ülkeye yeni bir anayasa lazım" diyerek kaleme alınan taslakta meslek alanımızla ilgili 1982 Anayasası‘nda bile yer alan iki temel maddenin karşılığı bile yoktur. Bu maddeler, konut hakkını düzenleyen 57. Madde ve planlama esaslarını belirleyen 166. Maddelerdir. Yani yeni anayasa taslağında, devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler diyen 57. Madde ile ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak devletin görevidir şeklinde başlayan 166. Maddenin yeni anayasa taslağında karşılığı yoktur. Kentleşme alanında önümüzdeki dönemde yapılacak yasal düzenlemelerin nasıl bir çerçeve içinde geliştirileceğini tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Anayasa Taslağını, mülkiyet hakkının kamu yararına aykırı kullanılamayacağı hükmünü kaldıran, orman varlıklarımız ile doğal kaynakların aranması ve işletilmesini tamamen özel sektöre terk eden yaklaşımlarla beraber ele aldığımızda, mevcut anayasal çerçevenin bile ortadan kaldırıldığı planlama alanında kamu yararını hiçe sayan yasal düzenlemelerin ve uygulamaların önünün iyice açılacağını söylemek gerekmektedir.

Kurumların planlama yetkilerinin kademelenmeyi ortadan kaldıracak ve yetki kargaşasına neden olacak derecede genişletildiği ve çeşitlendirildiği bu ortamda, şehir planlama mesleği yeniden tanımlanmaktadır.

Bu süreçte şehir planlama mesleği; kamu yararını değil özel ve sınırlı çıkarları savunan, bilimsel, kapsamlı ve bütünsel yaklaşımları değil kentleri parçalara ayırarak projeler çerçevesinde algılamayı seçen, planların kademeli birlikteliğini ve üst ölçek planlamanın önemini hiçe sayan, uzun erimli değil günü birlik çözümler üreten, kamusal alanların hızla özel/yarı-özel alanlara dönüşümü uygulamalarını üreten, katılımcılığa ve eşitlikçi temsiliyete dayalı planlama kararları üretmeyip oligopolleşen kararları meşrulaştırıcı bir teknik işlem konumuna itilmektedir. Bu olguyu görmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok, yaşadığımız kent Ankara, su ve ulaşım politikaları, kentsel dönüşüm ve en nihayetinde üst ölçek planlama süreci ile belki de bu saptamaya ilişkin en çarpıcı örnekleri bünyesinde barındırmaktadır.

Bu sürecin doğal sonucu olarak, kamu yararını ve planlama ilkelerini uygulamakla sorumlu şehir plancıları; mesleklerini gereği şekilde hayata geçirememekte, etkisiz kalmakta, mevcut şartlar altında alternatif yaklaşımlar geliştirmekte başarısızlıkla suçlanmakta ve ortaya çıkan olumsuzluklardan sorumlu tutulmaktadır.

Bu şartlar altında 2003 yılında Mersinde yapılan Kolokyumumuzda çizdiğimiz çerçevede bir şehircilik reformu ihtiyacı halen geçerlidir.

· Planlama eğitiminden başlayarak, Planlamada toplumun dinamizmine yönelik yenilikçi, yaratıcılığa açık, esnek ve devingen, mesleki yeterlilik çerçevesi içinde uzmanlığa olanak veren yeni bir yapı ve dil oluşturulmalıdır.

· Bu reform, kentlilere, kentli haklarına, doğal ve kültürel değerlere öncelik veren bir yapıda olmalıdır.

· Şehir planlama, mekansal konuların yanı sıra sosyal ve ekonomik konular ile yasa dışı yapılaşma, yoksulluk ve kentsel dönüşümü de kapsayan bir bütünlükte yeniden ele alınmalıdır. Doğa olaylarının afete dönüşmemesi, doğal, kültürel ve tarihsel değerlerimizin korunması için yeni planlama araçlarına gereksinim bulunmaktadır.

· Önemli bir planlama aracı olan kamu arazilerinin satılması, özelleştirilmesi uygulamalarına son verilmeli ve kamu arsa stokunun korunmasına özen gösterilmelidir. Planlama disiplini içindeki geleceğin kestirilmesine ilişkin bilimsel ve teknik yöntemler yeniden gözden geçirilmelidir.

· Planlama alanındaki yetki karmaşasına son verilmelidir. Yerel ve merkezi yönetim birimlerinin yetki ve görevleri, bütünselliği sağlayacak biçimde yeniden belirlenmelidir.

· ‘Uzaktan planlama‘ sorunları çözememektedir. Kurumsal ve yerel altyapıların oluşturulması ve planların ilgili yerleşmelerde yapılması sağlanmalıdır.

· Planlama ve projelendirme süreçleri içinde, güç ilişkileri göz ardı edilmeden, katılımcı pratikler geliştirilmelidir.

· Plancıların özlük haklarının geliştirilmesi nitelikli ve kamu yararına planların üretilmesinin temel koşullarından biri olduğu göz ardı edilmemeli, mesleki rekabetin ve işsizliğin dayanışma ortamlarını ortadan kaldıran bir olgu olmaktan çıkarılması için Odamızın bu alana ilişkin düzenlemelerinin günün şartlarına uygun hala getirilmesi gerekmektedir.

Unutmayalım başka bir Türkiye mümkün ise, başka bir planlamada mümkündür. Ve bunu başaracakta bu meslek ortamıdır.

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>