Etik İlkeler Özlük Hakları
DOĞA KATLİAMLARINA KARŞI YAŞANABİLİR, SAĞLIKLI BİR ÇEVRE İÇİN EL ELE
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2024-06-05
Güncellenme Zamanı
2024-06-05 15:16:19
Yayınlayan Birim
ANKARA

Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, Anayasanın 56. maddesiyle güvence altına alınmıştır. Aynı maddede çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek hem devletin hem de vatandaşların ödevi olarak tanımlanmıştır.  Hükümlerine herkesin uymakla yükümlü olduğu Anayasamızda bu kadar açıkça ifade edilmesine rağmen, çevrenin korunması konusunda yeterli duyarlılık gösterilmemektedir. Uygulama gücü olması sebebiyle en büyük sorumluluğu taşıyan kurum, kuruluş ve yetkili tüm idareler maalesef üstüne düşeni yapmamaktadır. Çünkü iktidar, doğal çevrenin korunması konusunda etkin adımlar atarak toplumsal bilinç oluşturmak şöyle dursun; aksine ormanını, deresini, parkını koruyanlara en sert şekilde müdahale etmekte, kent ve kırlarımızın talanına karşı mücadele edenleri de vatan haini ilan etmektedir. 

Su kaynaklarımız azmanlaşan kentler sebebiyle her geçen gün tükenmekte, para, beton ve rant uğruna tarım arazilerimiz, ormanlarımız yok edilmekte, halka ait olan kıyılarımız kamusal kullanımdan çıkarılıp bir avuç sermayedara peşkeş çekilmekte, birer dünya mirası olarak koruma altına alınan alanlarımız sahipsiz bırakılmaktadır. Yine Anayasanın 57. Maddesiyle "şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alması gereken devlet", kentlerin kendine özgü tarihsel, doğal ve ekolojik değerlerini göz önünde bulundurmadan kentleşmeye ilişkin kararlar üretmeye devam etmektedir. Hiçbir planlama yaklaşımıyla ilgisi olmayan, birbirinin tıpatıp aynısı kimliksiz konut kütleleri her kentimizde yükselmekte ve hiçliğin ortasında yüzen yerleşim alanları; tarım arazilerini ve doğal kaynakları giderek daha çok tehdit eder hale gelmektedir. Her geçen gün daha da siyasallaşan devlet mekanizması  6 Şubat depreminde, Karadeniz`de yaşanan selve heyelan gibi doğal afetlerde, Türkiyenin akciğerleri niteliğinde olan kıyı kentlerimizdeki ormanlık alanlarda her yaz çıkan yangınlarda, salgın hastalıklarda, bir dizi ihmal ve sorumsuzluk sebebiyle gerçekleşen maden facialarında etkisiz eleman rolünü üstlenmekte, tüm bu yaşananlara gözünü kapatmakta ya da suçlu bulma arayışına girmektedir.

Küresel ölçekli iklim, gıda ve su krizine karşı, eşgüdüm mekanizmaları işletilerek alınması gereken ciddi tedbirlerin yerine ülkemizde maalesef palyatif çözümler tercih edilmektedir. Marketlerde poşet paralı yapılarak, iklim değişikliği konusunda göstermelik düzeyde stratejik dokümanlar ve eylem planları hazırlayarak bir adım dahi atılamayacağının görülmesi gerekmektedir. Bir yandan yeni imar aflarının yasallaştığı, deprem bölgesinde kentsel dönüşüm sürecinin olanca plansızlığıyla ilerlediği, 15 dakikalık bir yağışla kentlerin tüm altyapısının alt üst olduğu bir durumla karşı karşıya iken, Türkiye`nin küresel ölçekli bir iklim krizine karşı mücadeleyi ciddiye aldığını söylemek mümkün değildir.

Daha fazla kâr hırsıyla doğal alanları sermayenin yeşili olarak görüp ceplerini dolduranlar, yitip giden değerlerin, toprağın, suyun, havanın, geri döndürülemez kayıplar olduğunu görmemekte, ‘kazançlarının` günübirlik olduğuna inanmamaktadırlar. Doğal alanlar üzerindeki sömürüyü derinleştirmekte, uzun erimdeki tahribat ve zararlara gözlerini ve kulaklarını kapamaktadırlar. Ancak unutulmamalıdır ki, dün olduğu gibi bugün de bu sistematik talana karşı çıkan ve seslerini yükseltenler vardır ve var olacaktır. Doğayı, insanın hegemonya alanı olarak gören, kıt kaynakları hızla tüketerek kullanan, diğer canlıları yok sayan anlayışa karşı bu tahakkümü parçalayacak irade Gezi`de ortaya çıkmıştır ve hiç umulmadık bir anda dayanışmanın gücünü göstermiştir. Çevreyi ve emeği yok sayan rant tayfasına karşı örgütlenmek ve mücadele etmek her zaman sorumluluk ve ödev bilinci olarak bizimle olacaktır.

5 Haziran Dünya Çevre Günü`nde yağmanın sonlandığı bir dünya özlemiyle yaşanabilir bir çevre ve  her anlamda sağlıklı bir yaşam için herkesi doğal alanlarımıza ve ekolojik değerlerimize sahip çıkmaya davet ediyoruz!

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>