Etik İlkeler Özlük Hakları
DŞG 48 | YIKIM-YAŞAM-ŞEHİRCİLİK (2024)

Çağrı Metni

 Şehircilik çalışmaları, tarihsel olarak bir yıkım ve yaşam döngüsünde kendisine yer bulur. Bu sebeple de kuramsal, uygulamaya yönelik ve etik kaygılarını sürekli bir değerlendirme sürecine tabii tutmalıdır. Bu çerçevede, 6 Şubat depremleri, şehirciliğimizin bugün geldiği noktada şehir plancılarının rollerinin ve konumlarının yeniden değerlendirilmesi için milat olarak görülmelidir.

11 ili kapsayan bir bölgede, 680 bin konut, 170 bin işyerinin kullanılamaz hale geldiği, onbinlerce yurttaşımızın hayatını kaybettiği ve yaralandığı, milyonlarca insanın da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldığı 6 Şubat depremlerinin yarattığı sonuçlar, planlama uygulamaları ve izlenen politikalar başta olmak üzere mekan üretimi süreçlerinde yer alan aktörlerin tamamına dair eleştirel ve özeleştirel bir bakış açısını zorunlu kılmaktadır. Ancak  bu özeleştirel tavrın geliştirilmesi için, sadece deprem olgusuna ve bunun şehir planlama meslek alanı ile ilişkisi bağlamına odaklanılması hatalı bir yaklaşım olacaktır.

Bilindiği üzere, depremler sonrasında uygulanan yeniden yapılanma sürecinde deprem bölgesindeki yıkım sadece yapı ölçeğinde değerlendirilerek çözüm,  yanlış biçimde hak sahipliğine indirgenmiştir. Bölge ve kent ölçeğinde yıkım yaşanmış olmasına rağmen noktasal ve kısa erimli popülist faaliyetlerin önünü açacak yasal ve yönetsel araçlar alelacele yürürlüğe konulmuştur.Bu süreçte planlama meslek alanı ise uygulamaların önünde bir engelmiş gibi  görülerek devre dışı bırakılmıştır. Vaziyet planları üzerinden yürütülen bir yöntem benimsenmiş, tarihsel birikimle oluşmuş şehircilik ilke ve esasları terk edilmiştir. Planlamayı bir zaman kaybı olarak gören ve bütünleşik afet risklerini göz ardı eden bu aceleci yaklaşım yeniden inşa sürecine dair verdiği sözleri de tutamamıştır.

Depremler sonrasında Odamız tarafından sıklıkla dile getirildiği ve öncü yayınlarla kamuoyuna sunulduğu üzere, doğa olaylarının afete dönüşmemesi için önleyici politikaların planlama meslek alanı eliyle geliştirilmesi ve bu doğrultuda mekan üretiminin örgütlenmesi elzemdir. Salt fiziki mekan üretiminden ziyade toplumsal kırılganlıkları da gözeterek demokratik karar alma süreçlerini hayata geçiren, ekolojik, adil, katılımcı ve kamu yararı odaklı bilimsel bir planlama anlayışının hakim hale getirilmesi gerekmektedir. 

Ülkemizde, imar afları ile kaçak yapıların yasallaştırılması, konut yoğunluğu artışına odaklanan mevzuat değişiklikleri, müteahhitlere terk edilen emsal artışı odaklı kentsel dönüşüm projeleri, yerleşim için sakıncalı alanların imara açılması, ihtiyaçlara, bilimsel analizlere ve şehircilik ilkelerine aykırı bir biçimde yürütülen ve araçsallaştırılan planlama süreçleri ile meslek alanımızın içi boşaltılmaya ve günden güne devre dışı bırakılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada mesleğimizi korumak ve savunmak, doğamızı, toplumsal yararı ve geleceğimizi korumak ile eşdeğer hale gelmiştir. 

Meslek alanımız, bilim ve tekniğin ışığı altında, toplum için sağlıklı yaşam alanlarının inşa edilmesi ve mevcut yerleşimlerin tüm doğal ve toplumsal olayların yıkıcı etkilerine karşı hazırlıklı hale getirilmesini en önemli hedef olarak tanımlar. Bu sebeple mesleğimizde yıkıma karşı hayatı savunarak kentlerimizi geleceğe hazırlamak için sorunları önceden tespit eden ve kapsamlı çözüm önerilerini ortaya koyan tartışmalara ve ilerici örneklere ihtiyacı vardır.  

Bu amaçla, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 48. Kolokyumu`nun başlığı "Yıkım, Yaşam, Şehircilik" olarak belirlenmiştir.  Kolokyum teması, doğal afetlerin sebep olduğu ancak insan eliyle verilmiş kararların yarattığı yıkımlar kadar, mekansal dönüşüm ve yer değiştirmeleri işaret ederken, mesleğimize ve ortaklaşa üretilen yaşanabilir mekanlara dair umudumuzu da içermektedir. Kolokyum kapsamında, şehirciliğin birbirini tamamlayan yıkım ve yaşam döngüsündeki yerinin güncel uygulamalar, kuramsal ve etik tartışmalar ışığında değerlendirilmesi ve mesleğimizin bugününün ve geleceğinin ele alınması hedeflenmektedir. 

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 48. Kolokyumu 7-8-9 Kasım 2024 tarihlerinde Antalya`da düzenlenecektir. Odamız, Akdeniz Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ve Antalya Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlenecek olan 48. Kolokyum, Antalya Kültür Merkezinde gerçekleştirilecektir.

Meslek camiamız başta olmak üzere ilgili tüm yurttaşlarımızı bu çabamıza katkı sunmaya; aşağıda belirlenen konu başlıklarında sunulacak bildirilerle 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 48. Kolokyumu`na destek vermeye ve zenginleştirmeye davet ediyoruz.

Konular

YIKIM, DÖNÜŞÜM ve YAŞANABİLİRLİK 

ÇEVRE VE İKLİM

AFET VE SAKINIM 

KENT HAKKI 

KONUT KRİZİ VE BARINMA HAKKI

KAMUSAL MEKAN 

KENTSEL TASARIM

ŞEHİRCİLİK EĞİTİMİ

ETİK

MESLEKİ UYGULAMALAR

GÖÇ HAREKETLERİ

KATILIM

ULAŞIM VE HAREKETLİLİK

DİJİTAL DÖNÜŞÜM ve ŞEHİRCİLİK

KÜLTÜREL MİRAS 

İMAR MEVZUATI

YENİ ÇALIŞMA ALANLARI

Takvim

 

Özet gönderimi için son tarih

: 5 Ağustos 2024 Pazartesi

Bilim Kurulu Değerlendirmelerinin Tamamlanması

: 9 Eylül 2024 Pazartesi

Bildiri Sahiplerine Kabul  Bildirimi

: 16 Eylül 2024 Pazartesi

Program İlanı

: 14 Ekim 2024 Pazartesi

Şehircilik Kolokyumu

: 7-9 Kasım 2024 Perşembe, Cuma, Cumartesi

Tam metinlerin teslimi

: 24 Şubat 2025 Pazartesi

 

* Tarih değişikliklerini web sitemizden takip edebilirsiniz.

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>