Etik İlkeler Özlük Hakları
DŞG 36 | MEKANSAL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM (2012)

Çağrı Metni

Neoliberal politikaların yaratmış olduğu eşitsizlikler, 1990`lardan başlayarak dünya gündemine özellikle gelir dağılımındaki adaletsizliklerden kaynaklanan ekonomik kriz ortamını dayatmış durumdadır. Toplumsal adaletsizliklerin doğal yansıması olarak; küresel sermayenin kontrolsüz bir biçimde büyüdüğü, çevresel adaletin olmadığı bu düzende çevreyi kirletenlerle bedelini ödeyenler farklılaşmıştır. Kırsal alanların boşaltıldığı, kentlerin yarıştırıldığı, yaşam alanlarının birbirinden koparıldığı, kentin dezavantajlı kesimlerinin kentsel hizmetlere erişiminin zorlaştığı, kamusal mal ve hizmetlerin özelleştirmelerle el değiştirmeye başladığı bu dönemin en belirgin özelliği; toplumsal eşitsizlikleri giderek daha çarpıcı biçimde yansıtan mekânın da baş döndürücü değişimi ve dönüşümü olmuştur.

Ülkemizde 1960`lı yıllarda başlayan planlı kalkınma çabaları çerçevesinde, sanayileşme hareketlerinin mekânsal tercihi olan kentlere ve "kentleşme sürecine" müdahale yoluyla kalkınma hedeflenmiş, bu amaçla kentleşme politikaları geliştirilmiştir. Yaşanan süreçte sanayileşme yoluyla kalkınma hedefine kentsel rantlara bağlı zenginleşme eğilimlerinin durdurulamaması nedeniyle erişilemezken, ekonominin lokomotif sektörü olarak inşaat sektörünün seçilmiş olması da kentsel rantlara bağlı ekonomik büyümeyi desteklemiştir.

Küresel politikaların dayattığı yeni koşullar toplumsal değişimin de göstergesidir. Sanayi toplumundan, farklı bir toplumsal yaşam düzeyine geçiş süreci kentsel politikaları da belirlemektedir. Sanayileşmiş batı ülkelerinde uygulanan tüm kentsel politikalar yaşanan değişimlerin-geçişlerin yeni fiziki mekân talepleriyle örtüşmüştür. Nitekim sanayileşme ile değişen kentlere karşı yeni kentsel politikalar; Haussman`ın, Howard`ın yaklaşımları, daha sonra sanayileşmeden hizmet toplumuna geçişteki yeni mekân talepleri, değişen kent merkezlerinin oluşması bu sürecin örnekleridir.

Batı ülkelerinde kentsel dönüşüm, farklı nedenlerle yaşanan sosyal ve ekonomik değişimlerin kentsel mekâna olumsuz etkilerine müdahale amacıyla ortaya çıkmıştır. Batıda mekânsal bozulmalara müdahale amaçlı kentsel yenileme (urban renawal); mekânsal ve toplumsal bozulma etkilerinin giderilmesini amaçlayan sağlıklılaştırma (urban rehabilitation); özellikle sanayi ve ticaret alanlarının mevcut çevresel baskılarını azaltma amaçlı olarak teknolojik yenilenmesini amaçlayan çalışmalar (urban regeneration); kentsel çöküntü alanlarının canlandırılmasını amaçlayan çalışmalar (urban revitalization); sağlıksız bölgelerin boşaltılması amaçlı çalışmalar (replacement); yapı alanlarında değer artışı yaratmayı amaçlayan kentsel değişim (urban transformation); vb. kavramlar ile farklı kentsel/mekânsal sorunlara farklı müdahale yöntemleri geliştirilmiştir. Bu kavramlardan yalnızca kentsel değişim (urban transformation); ülkemizde gerçekleştirilmekte olan kent parçalarında, değer artışı sağlamak yoluyla mekânın el değiştirmesine yönelik kentsel dönüşüm anlayışına yakın bir müdahale yöntemidir.

1990`ların sonlarında küresel yoksullaşma olarak somutlaşmaya başlamış olan ekonomik kriz ortamından çıkış için üretilen çözüm, ülkemizde ekonominin canlandırılması amacıyla adeta gelenekselleşmiş olan inşaat sektörünün desteklenmesini yeniden gündeme getirmiştir. Bütüncül planlamadan uzaklaşılarak, proje bazlı, kentsel alanlarda rant artışı sağlayarak dönüşümün gerçekleştirilmesi noktasında yoğunlaşılması ile bir yandan kent yoksulları mülksüzleştirilerek barınma haklarından yoksun bırakılırken, öte yandan da kentsel alanlarda; yeterli alt yapıdan yoksun; doğal, çevresel, tarihi ve kültürel değerleri yok sayan çok katlı yapılaşmaların önü açılmıştır.

Başlangıçta sadece kentsel alanlarla sınırlı gibi görünen rant ve yağma ekonomisinin mekânsal sonuçları, tüm termal kaynakların ve maden alanlarının paylaşılması sonrasında tüm akarsuların da HES`ler aracılığıyla yok edilmeye başlamasıyla kırsal alanlarda da köklü bir mekânsal dönüşümü başlatmış durumdadır. İnşaat sektörüne kaynak sağlama adına, 2b alanlarından başlayarak orman alanlarının, meraların, yaylaların satışa ve yağmaya açılmasının yanı sıra, kıyılar, doğal ve tarihi sit alanları da yapılaşmaya açılmış durumdadır.

Küresel politikaların yönlendiriciliğinde sınırsız ve ayrımsız biçimde değişimin yaşatıldığı bu süreçte, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 36. Kolokyumu`nun konusu "MEKANSALDEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM" olarak belirlenmiştir. 7-8-9 Kasım 2012 tarihlerinde, Ankara`da, Gazi Üniversitesi`nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan Kolokyum`da; başta kentsel dönüşüm olmak üzere, ülkemizde ve dünyada yaşanmakta olan mekânsal değişim ve dönüşümün çok yönlü bir biçimde tartışılması hedeflenmektedir.

36. Kolokyum`da tartışılması düşünülen ana başlıklar şöyledir;

Batı Ülkelerinde Mekânsal Dönüşüm: Farklı ülkelerde, kapitalist gelişme aşamalarında mekânsal dönüşüm talebinin karşılanma yöntemleri, kapitalizmin farklı aşamalarında uygulanan farklı kentsel politikalar,

Türkiye`deMekânsal Dönüşümün Özgün Nitelikleri ve Nedenleri: Ülkemizde, Dünya ülkelerinden farklı gelişen dönüşüm politikalarının nedenleri ve kırsal ve kentsel mekânlarda yaratmış olduğu etkiler,

Neoliberal Politikaların Mekânı Değiştirmesi, Dönüştürmesi: Dünya kenti olma misyonunu yüklendiğini varsayan İstanbul`un sermaye hareketinin, mekânı değiştirme eğilimleri, yeni merkez arayışları ve yeni merkezin yeni sahipleri,

Kentsel Dönüşüm ve Kentli Hakları: Kentsel dönüşüm projelerine katılabilme, hak sahibi, kiracı ayrışması, dönüşüm sonrası yaratılmak istenen yeni toplumsal yapı,

Mevzuat Değişimleri Yoluyla Mekânsal Dönüşüm: Kentsel dönüşümü, maden işletmeciliğini, enerji yatırımlarını kolaylaştırmak amacıyla değişen mevzuat, bu amaca yönelik olarak yapılan reorganizasyon çalışmaları ile değişen plan yapma/onama yetkileri ve değişimin mekânsal sonuçları,

Dönüşümün Yeni Aktörleri: Yerel yönetimler, merkezi yönetim, TOKİ, ulusal/uluslararası büyük sermaye grupları ve bu güçlü aktörler arasında yer almaya çalışan kentliler,

Mekânsal Dönüşüm ve Değişimin Sosyal ve Fiziki Sonuçları: Mekânsal değişimin kentsel ve kırsal yaşam, doğa ve çevre koşulları üzerinde yaratmakta olduğu baskı ve gerilimler ile yarattığı sosyal sorunlar ve örnekler,

Kentsel Ayrışma ve Kentsel Dönüşüm: Kentsel dönüşümün ortaya çıkardığı ve keskinleştirdiği mekânsal ayrışma örnekleri (merkezler, kapalı siteler vb.),

Kırsal Alanlarda Dönüşüm ve Değişim: Neoliberal politikalar sonucu kırsal alanlarda yaşanan değişim ve dönüşümler ve bunların kırsal mekân ve yaşam üzerindeki etkileri,

Doğal Çevrede Dönüşüm ve Değişim: Kar amaçlı politikalar sonucu çevresel fakirleşme, doğal varlıkların enerji, sanayileşme ve kentleşme politikaları sonucu değişim ve dönüşümü,

Kültürel ve Tarihi Çevrede Dönüşüm ve Değişim: Kültürel ve tarihi değerlerin kar amaçlı projeler karşısında değersizleştirilmesi ve yok edilmesinin insanlığın ortak mirası algısı açısından değerlendirilmesi; kültürel, toplumsal ve ekonomik sonuçlarının irdelenmesi,

Kamu Mal ve Hizmetlerinde Dönüşüm ve Değişim; Kamusal malların el değiştirmesine neden olan/amaçlayan dönüşüm kararları ve toplumsal sonuçları.

 

Kolokyum`da yukarıda belirtilen çerçevede sunulacak bildiri özetlerinin özgün çalışmanın bileşenlerini içerecek uzunluk ve derinlikte olması (1000-1500 sözcük); bildiri özeti metninin yazara/yazarlara ilişkin tanımlayıcı bilgi içermemesi gerekmektedir.

Konular

36. Kolokyum`da tartışılması düşünülen ana başlıklar şöyledir;

Batı Ülkelerinde Mekânsal Dönüşüm: Farklı ülkelerde, kapitalist gelişme aşamalarında mekânsal dönüşüm talebinin karşılanma yöntemleri, kapitalizmin farklı aşamalarında uygulanan farklı kentsel politikalar,

Türkiye`deMekânsal Dönüşümün Özgün Nitelikleri ve Nedenleri: Ülkemizde, Dünya ülkelerinden farklı gelişen dönüşüm politikalarının nedenleri ve kırsal ve kentsel mekânlarda yaratmış olduğu etkiler,

Neoliberal Politikaların Mekânı Değiştirmesi, Dönüştürmesi: Dünya kenti olma misyonunu yüklendiğini varsayan İstanbul`un sermaye hareketinin, mekânı değiştirme eğilimleri, yeni merkez arayışları ve yeni merkezin yeni sahipleri,

Kentsel Dönüşüm ve Kentli Hakları: Kentsel dönüşüm projelerine katılabilme, hak sahibi, kiracı ayrışması, dönüşüm sonrası yaratılmak istenen yeni toplumsal yapı,

Mevzuat Değişimleri Yoluyla Mekânsal Dönüşüm: Kentsel dönüşümü, maden işletmeciliğini, enerji yatırımlarını kolaylaştırmak amacıyla değişen mevzuat, bu amaca yönelik olarak yapılan reorganizasyon çalışmaları ile değişen plan yapma/onama yetkileri ve değişimin mekânsal sonuçları,

Dönüşümün Yeni Aktörleri: Yerel yönetimler, merkezi yönetim, TOKİ, ulusal/uluslararası büyük sermaye grupları ve bu güçlü aktörler arasında yer almaya çalışan kentliler,

Mekânsal Dönüşüm ve Değişimin Sosyal ve Fiziki Sonuçları: Mekânsal değişimin kentsel ve kırsal yaşam, doğa ve çevre koşulları üzerinde yaratmakta olduğu baskı ve gerilimler ile yarattığı sosyal sorunlar ve örnekler,

Kentsel Ayrışma ve Kentsel Dönüşüm: Kentsel dönüşümün ortaya çıkardığı ve keskinleştirdiği mekânsal ayrışma örnekleri (merkezler, kapalı siteler vb.),

Kırsal Alanlarda Dönüşüm ve Değişim: Neoliberal politikalar sonucu kırsal alanlarda yaşanan değişim ve dönüşümler ve bunların kırsal mekân ve yaşam üzerindeki etkileri,

Doğal Çevrede Dönüşüm ve Değişim: Kar amaçlı politikalar sonucu çevresel fakirleşme, doğal varlıkların enerji, sanayileşme ve kentleşme politikaları sonucu değişim ve dönüşümü,

Kültürel ve Tarihi Çevrede Dönüşüm ve Değişim: Kültürel ve tarihi değerlerin kar amaçlı projeler karşısında değersizleştirilmesi ve yok edilmesinin insanlığın ortak mirası algısı açısından değerlendirilmesi; kültürel, toplumsal ve ekonomik sonuçlarının irdelenmesi,

 

Kamu Mal ve Hizmetlerinde Dönüşüm ve Değişim; Kamusal malların el değiştirmesine neden olan/amaçlayan dönüşüm kararları ve toplumsal sonuçları. 

Kurullar

BİLİM KURULU

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Baykan GÜNAY

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Mehmet ÇUBUK

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Ruşen KELEŞ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Zekai GÖRGÜLÜ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Kübra ÇAMUR

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Semahat ÖZDEMİR

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yrd. Doç. Dr. Demet EROL

Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Şule KARAASLAN

Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Hülagü KAPLAN

Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Özlem GÜZEY

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İsmail TANER

Amasya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yaşar Bahri ERGEN

Bozok Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Barış ERGEN

Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Sezai GÖKSU

Erciyes Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ozan HOVARDAOĞLU

Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Prof. Dr. Nihal ŞENLİER

İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Handan TÜRKOĞLU

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Prof. Dr. Hüseyin Murat ÇELİK

Karadeniz Teknik Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Melih ÖKSÜZ

Mersin Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Burak BEYHAN

M.S.Ü. Sanatlar Üniversitesi Prof. Dr. Güzin KONUK

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Melih ERSOY

Selçuk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ümmügülsüm TER

Süleyman Demirel Üniversitesi Doç. Dr. Ali TÜRK

Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin CENGİZ

 

YÜRÜTME KURULU

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Dr. Ümit ÖZCAN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Duygu CİHANGER

TMMOB Şehir Plancıları Odası Hüseyin G. ÇANKAYA

TMMOB Şehir Plancıları Odası R. Esra OĞUZ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Orhan SARIALTUN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Sultan KARASÜLEYMANOĞLU

TMMOB ŞPO Ankara Şubesi Filiz HEKİMOĞLU

TMMOB ŞPO Ankara Şubesi Gencay SERTER

TMMOB ŞPO Ankara Şubesi Tahir ÇALGÜNER

TMMOB ŞPO Ankara Şubesi Yalçın DEMİRTAŞ

TMMOB ŞPO Ankara Şubesi Zeynep ELİŞ

Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Gediz URAK

Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Ebru Vesile ÖCALIR

Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Hülagü KAPLAN

Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Kübra CİHANGİR ÇAMUR

Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Nilgün GÖRER TAMER

Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Demet EROL

Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fatma ERDOĞANARAS

Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ülkü DUMAN YÜKSEL

Gazi Üniversitesi Öğr. Gör. Dr. Sevinç Bahar YENİGÜL

Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Dr. Hayri ULVİ

Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Kadriye Burcu YAVUZ

Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Leyla ALKAN

Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Oya MEMLÜK

Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Zeynep ÖZDEMİR

Takvim

 Kongre Takvimi

Kolokyuma bildiri özeti gönderme için son tarih

15 Haziran 2012

Kolokyum bildirilerinin değerlendirilmesi ve kabul bildirimi

1 Temmuz 2012

Bildirilerin tam metinlerinin teslimi

20 Ekim 2012

7. TÜRKİYE ŞEHİRCİLİK KONGRESİ  (İSTANBUL

7-8-9 KASIM 2012

Program

  Kolokyum programı ekte yer almaktadır.

DŞG Bildigesi

 

Bu yıl 8 Kasım Dünya Şehircilik Gününü tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi kentleşmeye ve planlamaya ilişkin politikaların, kuralların ve yasal düzenlemelerin değişime uğratıldığı, tartışmaların yoğunlaştığı bir gündem içinde kutluyoruz. Bugün geldiğimiz noktada yerel yönetimlerin yapısına ilişkin yasal düzenlemelerden İmar Yasasına, kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin düzenlemelerden Kıyı Yasasına ilişkin düzenlemelere, yapı denetimine ilişkin düzenlemelerden afet riskine ilişkin düzenlemelere ve dönüşüme kadar geniş bir yelpaze içinde planlamaya ilişkin tartışmalar tüm yoğunluğuyla sürmektedir. Yapılmakta olan yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelere koşut sürdürülen uygulamalar yalnızca kentsel mekanı değil, tarım alanlarını, orman alanlarını, meraları, yaylaları, sayısız HES projelerini, akarsuları etkilemekte, doğal varlıklarımızı geri dönülmez bir biçimde tahrip etmektedir. Kentleşme Şurası gibi ortak akıl arayışlarına, KENTGES belgesi gibi kamusal taahhütlere rağmen ortak aklın ürünü olan doğrularla çelişen düzenlemelerin yasalaştırılmasına devam edilmektedir. Kentleşmeye ilişkin süreklilik gösteren ve çoğu zaman birbiriyle çelişen yasal düzenleme çalışmaları planlama alanında kuralsızlığın egemenliğini büyütmektedir. Kentlerimizin bilimin ve tekniğin gerektirdiği nitelikte planlanabilmesini, afetler açısından sakınımı önceleyen planlama kararlarının geliştirilmesini sağlayacak, ülkemizin gerçek anlamda ihtiyacını karşılayacak yasal düzenlemeler yapılamazken 2004 yılından günümüze uzanan süreçte kentsel dönüşüm kavramı içerisinde, çerçevesinde yoğunlaşan düzenlemeler birbiri ardına gündeme taşınmaktadır. Ancak yaşanan gelişmelere bakıldığında kentsel dönüşüm kavramının tartışılmaya başlandığı ilk günden bu yana yasada tanımlanan ve kamuoyu açısından genel doğrulara karşılık gelen amaç tanımıyla da uyumlu olmayan uygulamaların deprem korkusu da kullanılarak dayatıldığı görülmektedir. Özellikle bazı belediyeler tarafından kentsel dönüşüm adıyla sürdürülen proje çalışmaları yasada tanımlanan amaçla hiç bağdaşmayan değerli kent arazilerine ve burada oluşacak rantlara el koymaktan öte başka bir amacı bulunmayan uygulamalar olarak dikkat çekmektedir.

Ülkemizde gerçek anlamda afetlerden sakınan bir kentleşme sürecinin yaşanabilmesi için kentsel dönüşüm adı altında başlatılmış olan ve yasada tanımlanan amaçla ilgisi olmayan yasal düzenlemelere karşı toplumun inancını tüketen projelerin uygulanması durdurulmalıdır. Tüm kentlerde dönüşüm açısından öncelikli yüksek riskli alanlar ve yapılar toplumsal uzlaşmayla belirlenmeli, gerçek anlamda risk taşıyan alanlarla riskli yapıların yoğunlaştığı alanlar dışında rantı önceleyen projelerin geliştirilmesi engellenmelidir. Yaşamın ve barınmanın güvence altına alınması, insan onuruna yaraşır kentsel standartları yüksek yaşam alanlarının oluşturulması, kentsel hizmetlerden herkesin eşit bir biçimde yararlanması devletin öncelikli görevleri arasındadır. Bu amaçla kentsel mekanın sağlıklaştırılması, standartların yükseltilmesi, jeolojik açıdan riskli alanların boşaltılarak buradaki halkın yaşama elverişli alanlara taşınması amacıyla projelerin geliştirilmesinin gerekliliği tartışılmazdır. Ancak bu amaç arkasına gizlenen hedefi ve vizyonu rantla sınırlı dönüşüm projelerinin toplumsal açıdan meşruiyeti tartışmalıdır. Bu yönüyle kabul edilebilir olmayan dönüşüm projeleri bilimsel araştırmalara dayanmayan, plan bütünlüğünden kopuk inşaat şirketleri tarafından kazancı yüksek yatırım alanı olarak görülen bölgelerde yürütülmekte, burada yaşayan halkın barınma halkı hiçe sayılmaktadır. Toplumsal katılım ve sosyal adaletten yoksun bu projelere konu olan alanlarda günümüzde yaşayanlar karar süreçlerinin dışında tutulmakta, hak arayışları engellenmektedir.

16 Mayıs 2012 tarihinde yasalaşan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa 2005 yılından bu yana sürdürülmekte olan hukuk devleti ve sosyal devlet ilkelerine aykırı uygulamaların gerçekleştirilmesinde kolaylaştırıcı düzenlemelerin vardığı son noktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilen ve aslen en temel insan haklarından olan barınma hakkına aykırı dayatmaların yaşandığı pek çok kentsel dönüşüm projesinin uygulanmasında yalnızca planlama ilkeleri değil, hukuk devleti ve sosyal devlet ilkeleri de ayaklar altına alınmıştır. Başlamış olan hukuk devleti ilkesiyle sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu belirlenen uygulamalar da derhal durdurulmalıdır. Afet riski taşıyan yapıların zor kullanılarak yıkılması, bu yapılarda yaşayan yurttaşlarımızın yeni ve güvenli yapı yaptırmaya ya da satın

almaya zorlanmasına yönelik uygulamalar da ekonomik açıdan güvenceye sahip olan taraflar yalnızca yapımcı inşaat şirketleri ve kredi verecek bankalardır. Uzun yılların birikimini aktararak ve ağır borç yükü altına girerek konut sahibi olabilmiş yurttaşlarımız yeniden benzer bir borç yükü altına giremeyeceği için kentlerimizde evsizlerin sayısı artacak, yoksullaşma daha da büyüyecektir. Böylesi bir sistemde kazanan inşaat sektörü, bankalar, kaybedense toplumsal barış olacaktır.

Bugüne kadar başlatılmış olan uygulamalarda yaşanan sorunlarla benzer uygulamalar nedeniyle gelecekte ortaya çıkması olası sorun tespitlerinden yola çıkarak kentsel dönüşüm

projelerinin toplum yararına yaşama geçmesini sağlamak amacıyla Şehir Plancıları Odası tarafından kentsel dönüşüm uygulamalarına yönelik temel ilkeler belirlenmiştir. İlgili kurumlar tarafından gerçekleştirilecek uygulamalarda belirlenen ilkelere uygun davranılması, geçmişte örneklerini gördüğümüz anayasal hak ihlallerinin ve insan hakkına aykırı uygulamaların ortadan kaldırılmasına önemli katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda Şehir Plancıları Odası tarafından belirlenen kentsel dönüşümün temel ilkeleri şunlardır:

1. Sağlıklı ve yaşanabilir bir kentsel çevre oluşturulabilmesi için kent planlama disiplini içinde geliştirilmiş olan tüm planlama ilkeleri ve kuralları planlama disiplininin bir parçası olan kentsel dönüşüm uygulamaları açısından da vazgeçilmezdir. Bu nedenle geliştirilen tüm projelerde kamu yararı ilkesine ve planlama ilkelerine ayrımsız biçimde uyulmalıdır.

2. Geliştirilen projelerde ekonomik, toplumsal, fiziksel, doğal ve çevresel koşullar birlikte ele alınmalı, proje alanlarına yönelik planlama kararları kent bütününe yönelik kararlardan koparılmamalı, ayrıştırılmamalı, üst ölçekli plan kararlarına aykırı uygulamalardan kaçınılmalı, projeler başta ulaşım kararları olmak üzere olası çevresel etkisel analiz etkileri analiz edilerek, kent planlarıyla bütünleşik olarak ele alınmalıdır.

3. Kentsel dönüşüme konu edilen alanlar ve yapılar açısından tüm tarihsel birikimi ve kül20 türel zenginliği ortadan kaldıracak yıkım ve yeniden yapma dışındaki seçeneklerin koruma, yenileme, iyileştirme, güçlendirme ve canlandırma seçeneklerinin öncelikle araştırılması ve tartışılması sağlanmalıdır.

4. Dönüşüm projesine konu olan alanların yeniden yapılanmasında konut alanlarının sağlıklı bir yaşam alanı niteliğine kavuşması için sosyal ve teknik altyapı tesisleriyle çalışma alanlarına yönelik kararlar birlikte ele alınmalı, kentsel sosyal donatılar standartlara uygun olarak geliştirilmeli, teknik altyapının ve sosyal donatı tesislerinin konutlarla eş zamanlı biçimde kullanıma geçilmesi sağlanmalıdır.

5. Projeler temelde rant artışını değil, can güvenliğinin sağlanmasını ve yaşam düzeyinin yükseltilmesini amaçlamalı, kentsel dönüşüm projeleri ayrıcalıklı imar hakkı sağlama aracı olarak kullanılmamalıdır. Bu kapsamda tüm yapılaşmalara yönelik güçlü kamusal yapı denetim sistemi yaşama geçirilmeli, uygulama sonucu oluşan rant artışları doğrudan kamuya kazandırılmalıdır.

6. Projelerin uygulanması hiçbir koşulda yaşayanlar açısından sosyal bir yıkıma neden olmamalı, konut dokunulmazlığı ve barınma hakkı ilkeleri kiracıları da kapsayacak biçimde kamusal güvence altına alınmalıdır. Barınma hakkı sahipliği mülkiyet belgesinden bağımsız sağlıklı bir yaşam çevresi içinde çağdaş, yaşanabilir konut hakkı olarak kabul edilmelidir.

7. Projelere doğrudan kamusal kaynak aktarımı da yapılarak konut edinme koşulları proje alanında yaşayanların ödeme gücü oranında düzenlenmeli, uygulamaların tüm kesimler açısından dışlama ve tasfiyeye neden olması önlenmeli, olası geri ödemeler iskan sonrası başlatılmalıdır.

8. Proje alanında yaşayan ve projeden etkilenenlere mevcut konutundan daha küçük, daha niteliksiz, daha düşük sınıfta konut verilmemeli, diğer yandan bu amaçla yapılacak düzenlemeler haksız borçlandırma gerekçesi yapılmamalıdır.

9. Dönüşüm projelerinden etkilenen tüm kesimlere ayrımsız biçimde projenin başlangıcından sonuçlanmasına dek güvenli ve sağlıklı yaşam olanaklarına sahip geçici iskan alanları yaratılmalı ya da günün koşullarına uygun kira yardımı yapılmalıdır.

10. Mevcut kullanıcıların gerçekleşecek dönüşüm sonucunda aynı alanda yaşamlarını sürdürebilmesini olanaklı kılacak ortak giderleri karşılamaya yönelik sürdürülebilir gelir yaratıcı olanaklar yaratılmalıdır.

11. Dönüşüm projelerinde yerel kimliği ortadan kaldıran tek tip mekan üretiminden kaçınılmalı, kentsel mekanı parçalayan ve ayrıştıran uygulamalara son vermeli, yerelin özellikleri ve özgünlükleri mutlaka korunmalı, toplumsal yaşam ve kültürel değerler dikkate alınmalıdır.

12. Dönüşüm projeleri hiçbir koşulda doğal, tarihi ve kültürel değerlere zarar vermemeli, yaşamın gerçek sigortası olan ormanlar, meralar, sulak alanlar, kıyılar ve tarım alanları gibi doğal varlıklar yapılaşma dışı tutulmalı ve mutlak biçimde korunmalıdır. Bu niteliğe sahip alanlarda dönüşüm projeleri doğal, tarihi ve kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi çabasının bir parçası olarak ele alınmalıdır.

13. Zemin yapısı nedeniyle risk taşımayan, yalnızca yapı güvensizliği ve kentsel mekanın niteliksizliği nedeniyle dönüşüm projesine konu olan yerlerde proje alanında yaşayanların uygulama sonrası yine aynı bölgede yaşaması mutlaka sağlanmalıdır.

14. Zemin yapısı nedeniyle risk taşıyan ve yapılaşmaya kapatılması gereken bölgelerde yaşayanların iş olanakları ve ulaşım koşulları dikkate alınarak gerek geçici iskan aşamasında ve gerekse uygulama sonrasında yakın çevrede iskan edilmesi sağlanmalıdır.

15. Proje sürecinin tümüyle hesap verilebilir ve şeffaf olması sağlanmalı, sürecin tamamında projeden etkilenen toplumsal kesimleri bilgiye kolayca erişebilmeli, proje yönetiminde komşuluk ilişkilerinin yeniden oluşturulması aşamasında söz ve karar sahibi olmalı,proje alanlarının belirlenmesinde uygulamanın her aşamasında meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin görüş ve önerileri alınmalıdır.

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>