DUYGULAR COĞRAFYASI ANKARA | ATÖLYE&SERGİ
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi daha önceki sergilerde Ankara‘nın kent merkezleri Ulus ve Yenişehir`e odaklanmış, 2019 yılında Bilinmeyen Ulus sergisiyle Ulus`un bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. 2020 yılında pandemi sebebiyle yarım kalan ve Yenişehir`in değişken yapısını irdeleyen "Yarım Kalan Yenişehir" sergisini 2021 yılında izleyicisiyle buluşturmuştur. 2022`de 8.si düzenlenecek olan sergi bu kez kente daha bütüncül bir yaklaşımla bakacak, Ankara`ya, Ankara`nın insanlarına ve onların duygularına odaklanacaktır.
Yöntemsel olarak "Bilinmeyen Ulus" ve "Yarım Kalan Yenişehir" sergilerinde benimsendiği gibi, yine sergi ürünlerinin bir dizi atölyenin çıktısı olarak üretilmesi amaçlanmaktadır. Atölyeler; kolektif ve interdisipliner üretim sürecini teşvik etmenin yanı sıra, bütünleştirici, kapsayıcı, eşitlikçi ve adaletli bir bakış açısını benimsemektedir. Bu amaçla yürütülmesi hedeflenen atölyelere ilişkin açıklamalar aşağıda sunulmaktadır. Bir arada düşünme, üretme ve ortak karar alma kültürünün bir parçası olarak atölyelerde aktif ve gönüllü görev alacak, yöntem ve kapsamını şekillendirdiği sergi atölyesinin ruhunu benimseyecek, tüm sürece katkı sunacak atölye katılımcılarımızı bekliyoruz.
Atölye katılımcılarına, katılım onayları 07.03.2022 tarihinde e-posta ile bildirilecektir. Atölyelerin çalışma takvimleri her atölyenin ilk toplantısında, katılımcılarla birlikte belirlenecektir. Sergi tarihi ve yeri atölyelerin çalışmaları ile paralel, ileri bir tarihte duyurulacaktır.
Katılım Formu: https://forms.gle/ZNXkw12u45CyVHRu7
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi
________________________________________
MANİFESTO
Kentle kurduğumuz ilişki, yaşadığımız her deneyimde yeniden tanımlanır, değişir, dönüşür. Bir bakarsınız bulutların üstünde, kentte aşıksınız, bir bakmışsınız kara bulutlar peşinizden kovalıyor, kent hayal kırıklıklarınızın bir yansıması olmuş. Yaşadıklarımızla sevdiğimiz, yalnızlığımızla baş başayken nefret ettiğimiz bir yere dönüşebilir Ankara. Kentle kurduğumuz bu ilişki, kentin sokaklarında yürürken veya sadece hafızamızda kalan kırıntılarla kurulabilir. Çünkü mekansal süreçler, aynı zamanda yere bağlı duygu üretim pratiklerini içerir. Uzakta veya yakında, içinde veya dışında olalım, Ankara, insanların Ankara`ları hep vardır, yaşadıklarımız üzerinden duygularımızın içine sirayet etmiştir.
Sokaklarda bir gezinti, veya bir mekanın fotoğrafına baktığımızda duyguları da beraberinde getirir, hafızanın derinliklerine gömülenler yeniden çıkıverir karşımıza. Mekan yitirildiğinde, zorunlu ayrılıklar olduğunda, kısaca insanın kent ile ilişkisi çeşitli sebeplerle koptuğunda veya koparıldığında bile kent onu yeniden keşfetmemizi bekler. Her yeni keşif, gizli kalmış, farkında olmadığımız duyguları beraberinde getirir. Mekanla bağımız koptuğunda bu duygulardır bizi kente bağlayan… Kentle kurduğumuz ilişki duygularla var olur, ve kentin haritası gibi duygularımız da bize bir duygular coğrafyası oluşturur. Amaçsızca arşınladığımız kaldırımlar o anki mutluluğumuzu barındırır, az evvel geçtiğimiz dükkan ise seneler öncesindeki kalp kırıklığımızın kalan son şahididir. Her bireyin ayrı deneyimlerinin, ayrı yaşantılarının haritası, birleştiğinde Ankara`nın tüm duygularının coğrafyası oluşur. Duygular Coğrafyası Ankara atölyeleri, katılımcılarıyla birlikte bu duyguları keşfe çıkıyor.
ATÖLYELER
1. Rengahenk Ankara
Kolaylaştırıcı: Çiğdem Yönder, Özlem Yalçınkaya, Seda Şen
"Ankara: Benim şiirim,
İstanbul: Herkesin şiiri."
Haydar Ergülen
Çocukluk ve gençlik yılları kente dair ilk izlenimlerin, ilk deneyimlerin yaşandığı zamanlardır. Kent ile ve kentte tanır insan kendini. Birey olma sahnesine çıkılan kentte, ilk aşk, ilk hayal kırıklığı, ilk korku, ilklere ait duygular, kişinin bireysel özgürlüğünü keşfetmesiyle bir arada şekillenir ve mekanlarla bütünleşir.
Kent, bazen de hayatlarımızın, duygularımızın, fikirlerimizin nasıl değişip dönüştüğüne tanık olur. Çocukluktan gençliğe ilk adımda kent hep oradadır, ilk gençlik ile kente bakışı değişir bireyin. Kentin sunduğu süprizleri daha özgür bir şekilde keşfederken, çocukluğunda yaşadığı neşe, güven ve bu duyguların ilişkili mekanları değişir dönüşür belki de yok olur. Bizimle birlikte kent de değişir, tıpkı kentle birlikte bizim değiştiğimiz gibi. Dostluk, aşk, mutluluk gibi heyecanların ve umutların odaklarını oluşturan mekanlar diğer yandan korkularımız, endişelerimiz ve kaygılarımızla bütünleşebilir veya kesişebilir.
Kentte yok olanlar, hep orada olanlar, veya farklı şeylere dönüşen mekanlar insanın mekanla ilişkisini değiştirip dönüştürürken, bazen bu değişimler hayatındaki dönüm noktaları ve kırılmalara eşlik edebilir. Hatırladıkça, düşündükçe, paylaştıkça derinleşen, renklenen, ilişkilenen bu duygular yumağında Ankara bize neler sunmaktadır? Bu renk cümbüşünü nasıl okuyabiliriz?
"Şair arkadaş
Bir derdin mi var,
Bir şeyler çıkarmak mı istiyorsun derdinden?
Ankara`ya gelmelisin."
Cemal Sureya
"Bellekteki Ulus" ve "Yenişehir Hikayeleri" atölye çalışmalarının ardından bu yıl "RengAhenk Ankara" atölyesi duyguların peşine düşüp Ankara`yı, çocukluk ve gençlik dönemine odaklanan anılarda ve günümüzde deneyimlenen duygular üzerinden yeniden keşfetmeyi amaçlamaktadır. Atölyemizin amacı değişen, dönüşen, ve sabit kalan duyguları Ankara kenti özelinde keşfetmek ve mekanların, semtlerin duygu haritalarını ortaya çıkarmak, yaratıcı görsel ve buluntu şiir, kolaj çalışmaları, bellek haritası ve katılımcılarla birlikte keşfedilecek diğer yöntemler ile yeniden duygu odaklı toplanan anıları üretmek olacaktır.
Kenti duygular üzerinden okumaya heyecan duyan tüm katılımcıları atölyeye davet ediyoruz.
2. E/SPA/S (Event-Space Syntax-Sense) Atölyesi-Geleneksel Modern Kentsel Mekânlar Arakesitinde Duyguların İzdüşümü
Kolaylaştırıcı: Doç.Dr.H.Meltem Gündoğdu, Büşra Ertaş, Gamze Sarı
Mekanın biçimlenme ilkeleriyle,
kentte özgürlüğü,sınırsızlığı,
olayı yakalamaktır
Mekan Dizimi.
H.Meltem Gündoğdu
Ankara`nın geleneksel ve modern mekânsal oluşumları arakesitinde bütünleşen ve ayrışan noktaları okuyarak, sıradan kent yaşamına sürpriz mekânlarla yaklaşabilir ve insanların tekdüze hayatlarına kentte oyun oynayarak renk katabiliriz.
Kenti geçmiş ve geleceği ile bir matematiksel modelle okuyarak mekânın dizimsel kurallarını anlamak, kentsel boşlukları rastlantısal ve sürprizli mekânlara çevirerek Olay‘ı yakalamak ve başkent Ankara sokaklarında oyun oynayarak "Duygular"ın izdüşümünü yakalamak istiyorsanız…
"KENTTE OYUN VAR" diyoruz ve içinde birbirinden güzel mini atölyeleriyle E`SPA`S (Event Space Syntax Sense) - GELENEKSEL VE MODERN KENTSEL MEKÂNLAR ARAKESİTİNDE DUYGULARIN İZDÜŞÜMÜ atölyemize katılımcılarımızı bekliyoruz.
Mini Atölyeler:
- Kavramsal Ağ Atölyesi
- Duygular Ağı Atölyesi
- Nesneli Alan Atölyesi
- Mekan dizimi ve Olay Kent/ Duygu Atölyesi
Katılımcı Notu: Katılımcıların kendi bilgisayarlarını getirebiliyor olmaları ve çizim programlarına yatkınlık sağlamaları beklenmektedir.
3. Anılar Atlası
Kolaylaştırıcı: Sezen Savran Penbecioğlu, Gizem Büyücek, Esma Burcu Havasi
"Anılardan akıp gelen dalgayı bir sünger gibi emer kent ve genişler. Oysa kent geçmişini dile vurmaz, çizik, çentik, oyma ve kakmalarında zamanın izini taşıyan her parçasına, sokak köşelerine, pencere parmaklıklarına, merdiven trabzanlarına, paratoner antenlerine, bayrak direklerine yazılı geçmişini bir elin çizgileri gibi barındırır içinde."
Italo Calvino-Görünmez Kentler
Mekânı duygular üzerinden deneyimlemek söz konusu olduğunda belki de en kuvvetli his, bir yeri özleme hali. Herhangi bir sebeple mekânla ilişki koptuğunda, bu hayli bireysel ve yoğun duygu yüzeye çıkmaya başlar. Özlem duygusunu hafızamızdaki anıları yaşatarak hafifletmeye çalışırız çoğu zaman. Ancak zaman ilerledikçe özlem artarken, hafızadaki anılar giderek seyrelir, elenir, azalır. Bir bölümü özenle saklanırken, diğer bazıları kalıntılar ve tortular bırakır geride… Çünkü hafızamızdaki yerle ilişkili anılar, fiziki mekânlar arasındaki katı coğrafi düzenden farklı olarak daha gevşek ve daha keyfi bir şekilde birbirine bağlanır. Bu zemin, bir yandan da mekânsal hafızayı canlı tutabilmek ve oradaki anlamlı imgelerin kaybı sürecini tersine çevirebilmek için önemli potansiyele sahiptir. Mekânla olan bağlantının kopmasına rağmen bellekteki anılar, yaratıcı üretim pratikleri vasıtasıyla somut hale getirilip sonsuza dek saklanabilir.
Bu atölye güncel olarak Ankara`da yaşamakta olsun veya olmasın, herhangi bir sebeple Ankara`ya özlem duyan herkesi katılımcı olmaya davet ediyor. Katılımcılarının bireysel Ankara anıları üzerinden mekan(lar)a dair özlem duygusu ve hafızalardaki silikleşen anılar, atölyenin temel odak noktaları olacaktır. Süreç tasarımı* tüm katılımcılar tarafından kolektif bir şekilde yürütecek ve üretilen çıktılar "Duygular Coğrafyası-Ankara" sergisi kapsamında sergilenecektir.
Katılımcı Notu: Atölye katılımcılarının dijital içerik üretimine yatkın olması beklenmektedir. Atölye süresince buluşmaların ve üretimin büyük oranda uzaktan/çevrimiçi yapılması planlanmaktadır.
4. diastema* | Zıtlıklar Atölyesi
Kolaylaştırıcı: Selen Seferoğulları
Mekan farklılıklar arasında oluşmuş ve var olmuştur. Bu farklılıklar bizi var etmiştir. İnsan zihni bu gibi zıtlıkları hissederek, olduğu mekanı daha derin bir anlamda görebilir ve hissedebilir. İnsan ve mekan ilişkisi bu oluşan zıtlığa bir diğer deyiş ile diastemaya dayanmaktadır. Burada insanın kendine sorması gereken bu diastema aslında mekana baktığımızdaki değişen bir görüş müdür?
Bir şehir, sakinlerinin toplamından daha fazlasıdır. Farklı duyguları beraberinde barındırır. Bu duygular bazen zıtlıklar iken bazen ise birbirine olan yakınların referansıdır. Ankara, bu bağlamda her zaman daha fazlası olan bir kent olmuştur. Tarih boyunca birçok katmanı kendinde barındırarak farklı zıtlıklara imkân tanımıştır. Farklı duyguları bu coğrafyada farklı katmanlarda beraberinde getirmiştir Ankara`yı düşlediğinizde Yenişehir`den Ulus`a yürürken, Zafer Meydanına dönerken veya Dost Kitapevinde arkadaşınızı beklerken görüşünüz, duygularınız, düşünceleriniz değişir. Bu farklar, farklı mekanlara ait olabilir ya da aynı mekanda zıtlıkları ile var olabilir… Güvenpark` da iken evinizde gibi hissedebilirsiniz, Kuğulu Park`a belki yabancı hissederseniz ya da bu durum tam "zıttıdır". Bu değişen görüşler bir keşif sağlar. Bazen bu görüş bir kuş bakışı olabilirken bazen bir kapı deliğinden olur ama biz her seferinde mekanı "an" da deneyimleriz.
Bu kapsamda Duygularla Coğrafya Ankara atölyesinde, Ankara kenti Gordon Cullen`in Townscape kitabında tanımladığı "serial vision" katmanında deneyimlenerek zıtlıkları ile değerlendirilecektir. Bu zıtlıklar bazen bir fotoğraf ile tanımlanabilirken bazen ise bir eskiz ile tariflenebilir. Atölye de süreç kapsamında farklı çalışma alanları belirlenerek farklı ölçeklerde üretilen ürünler sergi kapsamında sunulacaktır. Ankara da zıt duyguları deneyimlemiş ve deneyimleyecek herkesin katılımına açıktır!
"the human mind reacts to a contrast the difference"
"insan zihni bir zıtlığa tepki verir"
Gordon Cullen (1976:9)
*kavram diş hekimliğinde kullanılmaktadır ve Bursa Teknik Üniversitesinin düzenlediği Hisar atölyesi kapsamında bulunması gereken bir araç olarak tariflenip kentsel bağlamda tartışılmaya açılmıştır.
Katılımcı Notu: Atölye katılımcılarının fotoğraf çekmeye ve eskiz üretimlerine yatkın olması beklenmektedir.
5. Kentle Kurulan Çoğul İlişkiler
Kolaylaştırıcı: Güzin Yeliz Kahya, Mehtap Morkoç
Her kent yaşayanlarına farklı karşılaşmalara izin veren güzergâhlar sunar. Bizler de yaşadığımız kentte bu güzergâhları keşfedebildiğimiz ve farklı karşılaşmaları bedenimizle duyumsayabildiğimiz ölçüde özneleşebiliyoruz. Bu karşılaşmalar esnasında bedenimizle duyumsadığımız neşe ve kederi dışa vurabilir miyiz? Ve bunun dışa vurumunda çamur kente dair sanatsal bir ifade formunun aracı olabilir mi? Bu sorulardan yola çıkarak bu atölye yürütücüleri, katılımcıları ile beraber bir kentte başımıza gelen ufak tefek olayların ve karşılaşmaların kentin hafızası üzerindeki etkilerini sanatsal bir ifade olarak tasvir etmenin ve hissettirmenin yollarını arar.
Bu atölye iki performatif eylemi bir araya getirir. Yürümek ve çamurla şekillendirme.
<< Yürümek >> Yaşadığımız kentlerde bazı aşina olduğumuz yürüme rotaları vardır. Bu rotalar bizim algı alanımızın ötesinde bedenimizin bir uzantısı gibidirler. Bu rotalarda yürürken karşılaştıklarımız bizim hissel ve motorik reflekslerimizle uyum içindedir. Algı dünyamıza baskı yapmazlar. Oralarda yürümek güç gerektirmeden ve akışkandır. Yürümek bu anlamda kentlinin bedeninin uzantısı olan yerleri kurmasını sağlayan önemli bir gündelik hayat performansıdır.
<< Çamurla şekillendirme >> Çamur bedenin dokunarak bir materyalle diyalog kurabilmesine aracı olurken, sihirli bir şekilde hafızadakilere ulaşır, ve oradakileri dışa vurmamızı sağlar. Tutma, dokunma gibi dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren sahip olduğumuz güdülere güvenerek, serbest bir refleks ve basit yönlendirmelerle malzemeyi şekillendirmek, hem süreçte hem de sonuç üründe imgenin ve sözcüklerin ötesinde bir ifade biçimi sunulmasını sağlar.
Katılımcı Notu: Atölye katılımcılarının görsel ifade tekniklerine ve eskiz üretimlerinin yanı sıra gördüklerini farklı kaydetme yöntemlerine yatkın olması beklenmektedir. Atölye Programı Mart-Mayıs ayları arasında 2 hafta sonu toplanarak yüz yüze atölyeler ve tamamlayıcı online atölyelerden oluşmaktadır.
6. Mekânın Öznel Arkeolojisi
Kolaylaştırıcı: Nuri Batuhan Pınarcıoğlu
Bir elimle diğer elimi çekiyorum*
Her mekânın kendine ait tarihinin yanında bizim mekân ile kurduğumuz ilişkilerden dolayı her mekanın sadece bize ait olan "öznel tarihler" vardır. Zaman ve deneyimlerle tortulaşan hisler mekân içinde gedikler açar ve ayrı bir mekânsallık yaratır. Biricik ve öznel olan bu durumu kamera yardımıyla kazıyarak hem geçmiş bir duygu birikimi ile yüzleşiriz hem de duygularımızı kayıt altına alırız. Kişisel deneyimler görselleşerek mekânın kamusal tarihinin dışında "öznel" tarihinin olduğunu da verilemiş oluruz.
Tortulaşan duyguları kamera yardımı ile kayıt altına alarak mekânla olan ilişkimizi görselleştiririz. Ürettiğimiz video imajlarla birlikte mekân ile olan ilişkimizi yeniden kurgulamaya başlarız. Artık baktığımız mekân başka bir mekân olur. "Başkasının gözünden" gördüğümüz mekân "başkalaşır" ve yeni bir anlam kazanır.
Mekanın kişisel tarihine doğru arkeolojik bir çalışma girişimi; mekanın açılımlarını genişletir ve mekanın belleği üzerinde düşünme alanı açar. Kişisel bellek ve mekânın belleği kendi arasında sınıraşımı sıçramalar yapar.
*Agnes Varda, Les glaneurs et la glaneuse, 2000
İzlek metin: http://artikisler.net/duygular-sosyolojisi-towards-a-sociology-of-affects/
Beyin Ekran. Derleyen – Edited by: Ege Berensel, Birikim Yayınları, 2011, sayfa: 42-47.
Katılımcı Notu: Sinema ve kurgu konusuna meraklı olan herkes.
7. Sayısız Tanıklık
Kolaylaştırıcı: AÇIK ATÖLYE ANKARA (Berrak Esen, Sevinç Köker, Seda Pakkan, Esra Tekin)
İnsan değişir, mekan değişir, sayısız tanıklığı dönüşür bizi ve şehri yeniden biçimlendirir. Bu değişimde ki katmanlarda neler gizli, neler apaçık ortadadır?
Kent algısının zihinsel, bedensel, duygusal temsilleri ortak yaşam alanlarının getirdiği kodlar ,hafıza kayıtları bir [KİMLİK] yaratmaya (yeni/yine) fırsat sağlayabilir.
"SAYISIZ TANIKLIK " oluşan yeni kimlik biçimlerinin kent/insan/yaşam için getirdiği fırsat ve tehditlerini araştırmaya, bunların kayıt altına alınmasına aracılık etmeye odaklanır.
Bu kayıtların, süreç boyunca aşağıda ki alt başlıklar altında katmanlandırılması planlanmaktadır:
- VARLIK, EVİNİ ARIYOR
- GEOMETRİK ZANAAT
- GÜNCE
- SAYISIZ TANIKLIK
- ACİL YARDIM KUTUSU
Katılımcı Notu: Beş ayrı başlıktan oluşan atölyelerin Mart-Mayıs 2022 arasında yüz yüze yapılması planlanmaktadır.
8. Ankara Tümülüs Rotaları
Kolaylaştırıcı: Ela Alanyalı Aral, Gizem Deniz Güneri, Buket Ergun Kocaili, Ceren Özcan
Baskın kent imgesi içinde kopuşlar arz eden ve kentsel, tekrarlayan ve sürekli olandan ayrışan mekânsal unsurlar, bu unsurları deneyimleyen, gözlemleyen yahut onlara rastgelen kentliyi farklı duygu, düşünce ve anılara götürürler. Bu nitelikteki alanlar olarak Ankara Tümülüsleri, kent içinde bozulmadan kalmayı başarmış veya kentsel koridorlardan gözlemlenebilir nitelikte doğa fragmanları olarak kentliler için anlam ve duygu yükü olan duygusal coğrafya ögelerindendir.
Geçmişte çok geniş (Eskişehir-Afyon-Kütahya, Polatlı / Gordion ve Hacıtuğrul üzerinden süreklilikle Ankara`ya ve doğuda Kerkenes üzerinden Maşathöyük`e uzanan) bir kültürel peyzajın unsurlarını oluşturmakla birlikte bugün kent içinde antik dönemden ve yaban(dan artakalan) adalar olarak kalmış durumdaki Ankara Tümülüsleri kentlilerin ve kentin hafızasında farklı zaman-mekânsal çözünürlüklerde yer etmiştir. Geçmişte sahip oldukları süreklilikleri ve doğal çevreyle bütünsellikleri günümüz kentinde izlenemese de görünürlükleri ile kentlilerce gerek doğaya / kırsala gönderme yapan görsel unsurlar, gerekse de bakı ve kullanım odakları olarak deneyimlenmektedirler. Bu atölye kapsamında, günümüze değin ele alınmamış olan bu eşsiz tarihi unsurların günümüz kentlisinin kolektif hafızasındaki yeri duygu haritalamaları yoluyla irdelenecektir.
Geçmişte tümülüslerin yerleşim ve form prensiplerini (topoğrafya, su yolları gibi) doğal çevresel ögelerle birlikte kent / kentliler ve kente yaklaşımlar / yollar belirlemiştir. Doğal oluşumların sunduğu bağlantısallıklar ve yaklaşım rotaları boyunca algısal olarak tasarlanan bir kurgu yüzyıllarca varlığını sürdürebilmiş, ancak günümüzdeki yapılaşma müdahaleleriyle bu kurgu bütünlüğünü büyük ölçüde yitirmiştir.
Atölye kapsamında bu kurgunun bozulmuş / dönüşmüş / varlığını kısmen sürdürebilmiş alt alanları belirlenecek ve güncel kent içerisinde bu alt alanları tekrar bütünselleştirebilecek duygu rotaları oluşturulacaktır. Rotalar boyunca atölye katılımcılarının algı ve deneyimleri yanında kentlilerin anı ve duygularını da içeren veriler toplanacaktır. Verilerin bir araya getirilmesi / sunumu yaratıcı haritalama teknikleri kullanılacak yapılacaktır:
Tümülüs alanlarını kapsayan rotalar üzerinden deneyimlenerek oluşturulacak Tümülüs rotaları boyunca duygu aktarımına yönelik olarak Anı / Bellek haritaları, Deneyim haritaları ve Algısal haritalar oluşturulacaktır.
Atölye çalışması beş etapta gerçekleştirilecektir:
1. Bilgilendirme: Ankara Tümülüsleri hakkında bilgi ve veri paylaşımı (Uzaktan-sunum)
2. Yer görme:
Varlığını sürdüren tümülüsler - Yerinde deneyim (form, görsel ilişkiler, topoğrafya, su yolları)
- Kentlilerin bilgisi / algısı / anılar…
Yok olmuş tümülüsler - Çevreyi yerinde deneyim (görsel ilişkiler, topoğrafya, su yolları…)
- Kentlilerin bilgisi / algısı / anılar…
3. Rota oluşturma / veri toplama: Tümülüs setleri belirlenerek gruplarla birlikte önce harita üzerinde, sonrasında deneyimleyerek farklı rotalar oluşturulacak.
Veri toplama ve Haritalama:
- Harita / hava fotoğrafı vb. üzerinden
- Fotoğraflama
- Video çekimleri
- Ses kayıtları
4. Haritalama:
Yaratıcı haritalama teknikleri kullanılarak:
Anı / Bellek haritaları, Deneyim haritaları ve Algısal haritalar oluşturulması
5. Dönüş alma:
- Sosyal medya üzerinden (instagram, twitter…)
- Sergi ortamında (dijital interaktif haritada rota üzerindeki tümülüs alanları gösterimini dönüştürecek sözlü anlatım kaydı alınabilir)
Ürünler:
- Dijital – interaktif Kreatif harita
- Basılı Kreatif Harita
- Sözlü tarih (farkındalık, anılar, algılar, duygular…)
Katılımcı Notu: Yaratıcı haritalama tekniklerine hakim, dijital görsel ve modelleme programlarında yetkin
9. Armoninin Peşinde: İllüstrasyon Atölyesi
Kolaylaştırıcı: Esra Gürel, Sevilay Batmaz
Kent belleğine dair arketiplerin çeşitliliği, bireysel deneyimde bir çok farklılığı beraberinde getirir. Kente dair analizler kişilere bağlı olarak türlü varyasyonlarla yeniden şekillenir. Bahsedilen varyasyonlara bireylerin duygu durumları, kültürel geçmiş, kente dair anılar, müzik, sosyal çevre, bulunulan coğrafya gibi türlü etmenler dahildir. Bu konuya tümevarımsal perspektifte bakıldığında, toplumsal düzlemde çıkan sonucun kocaman bir kaos olması beklenir ancak aksine, beklenmedik bir armoni ortaya çıkar.
Yapacağımız bu atölye ile Ankara`ya dair duyguları ilk olarak görsel açıdan gözlemleyerek genel hatlarıyla kentin ruh halini çerçevelemeyi ve sonrasında Ankara`yı anlatan şarkıları toplayıp, bu şarkılardan ilhamla kentin karakterini oluşturan duyguları ortaya çıkaran illüstratif bir çalışma yapmayı hedefliyoruz.
Katılımcı Notu: Atölye katılımcılarının eskiz üretimine yatkın olması beklenmektedir.
10. Görünmezi Görünür Kılmak
Kolaylaştırıcı: Prof. Dr. Nilgül Karadeniz, Pınar Çobanyılmaz
‘Unutulmuş gibiyim ben
…
Bilmem ki nasıl anlatmalı?
Yalnız bile değilim.`
Edip Cansever
Mekânla kurduğumuz bağ çoğu durumda duygularımız üzerinden biçimlenirken, duygularımıza yön veren ve mekânda cisimleştiren duyularımızın hangi derinliğe ulaşabildiği yere ve zamana göre değişkenlik göstermektedir. Mekân her daim bir şeyleri açık ya da örtük anlatmaya çalışırken, bizim neyi ne kadar bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz ya da duyumsadığımız ancak üzerine düşünmeye başladıkça fark edilir ve hissedilir olabilmektedir. Kimi zaman kıyısında köşesinde kaldığımız kimi zaman da içine daldığımız mekânın karmaşası içinde en önce görünenler, yakınlaştıkça görünmeye başlayanlar ve derinleştikçe görünmezlikten sıyrılıp görünür hale gelenler arasında o yere atfettiğimiz anlamlar ve değerler de dönüşüme uğramaktadır.
Pek çokları için unutulmuş, görünmez olmuş ya da sadece manzara, geniş su yüzeyi, rekreasyonel keyif alanı olarak duyumsanmış ve bu değerleriyle görünür olmuş Mogan Gölü-Eymir Gölü-İmrahor Vadisi sahip olduğu örtük değerlerinin yeniden gün yüzüne çıkarılmasını beklemektedir. Çünkü tüm görünmezlikleri ile birlikte asla kendi halinde kalamayan bu devasa havza bir doğuş, zamansal bir meydan okuma ve varoluşsal bir mücadele hikayesini kendi içinde saklı tutmaktadır.
‘Görünmezi Görünür Kılmak` atölyesi, bu gömülü değerleri duyularımızı ve duygularımızı izleyerek hep birlikte keşfetmek üzere katılımcıları davet etmektedir. Atölyede elde edilecek ürünlere kolektif olarak karar verilmesi öngörülmektedir.
Katılımcı Notu: Alana dair gözlem ve ilgisi olan katılımcıların yazılı ve çizili materyaller üretmeye yatkın olması beklenmektedir. Atölyelerin yüz yüze ve çevrimiçi yürütülmesi planlanmaktadır.
11. Çeperin Duygu Haritası
Kolaylaştırıcı: Ender İplikci
"Cemil ise toplu konutlarda yaşıyordu; insan ile zaman arasındaki bu köklü ilişkiyi hissedebileceği bir hayat sürmüyordu."
Sinek Isırıklarının Müellifi, Barış Bıçakçı
Duyular, insanın çevresiyle, maddeyle, mekânla kurduğu ilişkiyi somut kılar, cisimleştirir. Kentle kurduğumuz ilişki de anın içinde, duyular aracılığı ile gerçekleştir. Zaman ve hafıza ise bu ilişkiye bir anlam yüklememize, mekan ve zamana bir duygu kazandırmamıza yol açar. Marx, insan duyusallığının cisimleşmiş zaman olduğunu söylüyor. Barış Bıçakçı ise insan ve zaman arasında kurulan bu ilişkiyi Ankara`nın çeperinde bir toplu konut bölgesinde yaşayan Cemil`in gözünden yorumluyor; insanın zamana, mekana, duyularına ve duygularına, sonuç olarak da kendisine yabancılaştığını gözler önüne seriyor.
"Çeperin Duygu Haritası Atölyesi"nde, Ankara`nın çeperlerinde, bu parçalanmış mekan ve gelip geçici zamanda, duyularımız aracılığıyla bile iletişim kuramadığımız kentsizleşmiş kent parçalarında hissettiklerimizin peşine düşecek, duygularımızı arayacağız. Bu yeni kent parçalarında, varsa kamusal alanlarda, başarabilirsek yürümeye çalışarak mekânı deneyimleyeceğiz. Bu zaman süresince mekanın bize hissettirdiklerine, duygularımıza odaklanacağız ve çeşitli temsil yöntemleri (eskiz, harita, fotoğraf, video veya ses kaydı) ile onları kayıt altına alacağız.