Etik İlkeler Özlük Hakları
2B ARAZİLERİNİN TALANINA SON VERMEK İÇİN GÖREVE ÇAĞRI!
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2009-01-29
Güncellenme Zamanı
2009-01-29 20:57:06
Yayınlayan Birim
MERKEZ

Bilindiği gibi tüm uyarılara karşın, orman arazilerinin talanının önündeki yasal engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen 15.01.2009 tarih ve 5831 sayılı "Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" TBMM‘de kabul edilmiş ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu düzenleme orman vasfındaki 2/B arazilerinin satışına yönelik yasal altyapıyı oluşturmaya yöneliktir ve orman vasfındaki alanların, yağmasına yol açacak diğer düzenlemelerin habercisi sayılmalıdır. Böylelikle on yıllardır orman arazilerini işgal edenlere bu alanların verilmesi ve bunun dışındaki alanların ise satışının yapılmasının önü açılmaktadır. Önümüzdeki günlerde daha kapsamlı yasa ve yönetmelik değişiklikleri gündeme gelmesi beklenmelidir. Orman varlıkları ve eko-sistemi, AKP hükümetinin borç ödeme politikasının kaynağı değildir, olmamalıdır. Ormanlar, yaşanabilir bir dünya isteyenlerin, geçmişten devraldığı ve gelecek kuşaklara devretmesi gereken bir mirastır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararına karşın, Ormanların talanını hedefleyen bu ısrarlı tutum karşısında, tüm toplumcu güçlere ve kurumlara düşen görev, bu yasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi‘ne götürülmesi için gerekli girişimlerde bulunmak ve bu sonucu almaya yönelik gerekli bilimsel mesleki çalışmaları hızla başlatmaktır. Bu çerçevede bazı hatırlatmalara gerek vardır.

1980‘li yıllardan beri orman vasfındaki alanların daraltılması girişimleri, orman köylülülerinin ve orman ekosistemlerinin yok olmasına zemin hazırlamıştır. Kentsel alanların genişlemesi bahane edilerek, orman alanlarının işgalini yasalaştırmaya yönelik bu girişimler, kent ve kırsal alanlarda büyük problemlere yol açmaktadır. Yapılan değişiklikte "6831 sayılı Orman Kanununun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" denmektedir. Bu düzenleme, söz konusu arazilerin satılmasına yönelik iş ve işlemlerin alt yapısının hazırlanmasına yöneliktir. Oysa böyle bir uygulamanın daha önce de gündeme getirildiğinin, ancak uygulamanın hukuksal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin bu bağlamda anımsanması gerekmektedir.

5831 sayılı Kanunun bu maddesi kapsamında orman statüsünden çıkartılan kamu malı niteliğindeki orman arazilerinin kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılabilecektir. Böylece, önce hazine adına tescil edilerek mülkiyete konu edilmekte, sonrasında tescil sırasında vasfı ne olarak belirlenirse belirlensin, işgalcisine işgal ettiği oranlarda satılarak özel mülkiyete konu edilmesi sağlanacaktır. Sonuç olarak, doğal nitelikleri itibariyle korunması gerekli orman varlıkları ve orman toprağı, hiçbir kanunun sınırlayıcığına tabi olmadan parsellenecek ve satılacaktır. Bütün bu süreç orman varlıkları üzerindeki ranta dayalı kentleşme baskısını arttıracaktır. Yasa dışı sanayi tesisleri ve imar planlarına aykırı yapılaşma affedilecek, işgalcisi mevcut yasalar karşısında işlediği suç nedeniyle yargı karşısına çıkartılması gerekirken ödüllendirilecektir.

Ayrıca, Kanun‘la yapılan düzenleme ile Orman Kadastro Komisyonlarının yetkisinde bulunan Orman sınırlarını belirleme yetkisi, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce oluşturulacak ve bir Orman Mühendisinin de içinde yer alacağı Kadastro Komisyonuna devredilecektir. Bu komisyonlar, üyeleri arasında Orman Mühendisi bulunmasa da resen çalışma yapabilme yetkisine de sahiptir. Böylelikle, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, Kadastro Kanunu hükümlerine göre, kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırları kesinleştirilmiş olacaktır. Daha önceden kadastro çalışmalarına başlanılmış alanlarda ise hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları kadastro komisyonunca düzeltilebilecek hale getirilmiştir. 5831 sayılı Kanunla yapılan düzenlemede arazinin vasfının tayini gibi uzmanlık gerektiren işlem Orman mühendislerinden alınarak içerisinde uzman bulunmasa da resen vasıf tespiti yapabilecek kadastro komisyonlarına verilmiştir. Bu düzenleme, orman varlıklarının ve orman toprağının tespitinde geri dönülmesi olanaksız hataların oluşmasına yol açacaktır. 

Diğer yandan, Yasa yoluyla orman vasfı yitirtilen alanların satışından elde edilmesi beklenen gelir, büyük bir yoksulluk ve doğal varlıkların yok oluşunu da beraberinde getirecektir. 1970 yılında ülke nüfusunun %22,34‘ünü oluşturan orman köyü nüfusunun 2004 yılında %10,48‘e düşmesinin bedelini ülkemiz ekonomik ve sosyal açıdan ağır bir biçimde ödemiştir. Bu milyonlarca orman köylüsünün göçe zorlanması, yoksulluğa itilmesi ve orman alanlarının yok oluşunun yaratacağı maliyet, orman alanlarının satışından elde edilmesi beklenilen gelirden çok daha büyüktür. Kentle, kırsal alanların bütünlüğünü, orman alanlarına zarar vermeden korunmasını sağlamaya yönelik bir seçenek yaratmak bizlerin sorumluluğu altındadır.

Bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek için Şehir Plancıları Odası göreve hazırdır. Bu nedenle duyarlı tüm kamuoyunu, orman yağmasının tüm toplumsal yaşamımızı alt üst edecek bir yola girdiğini görerek, geleceğimize ve mirasımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Bu değişikliklerin, Anayasa Mahkemesine gönderilmesi sürecinin hazırlıklarına başlamak için;

•-          "Orman Varlıkları ve 2 (B) Arazileri Çalışma Komisyonu"nun ivedilikle kurulması,

•-          2 (B)‘lerle ilgili ortak deklerasyon metninin hazırlanarak, TMMOB‘a bağlı bütün meslek odalarının yönetim kurullarınca değerlendirilmesinin sağlanması ve imzalanan metnin kamuoyuna oda başkanları ile birlikte açıklaması,

•-          2 (B) arazilerinin envanterinin çıkartılması, bu araziler üzerindeki işgal örneklerinin belge ve bilgilerinin kamuoyuyla paylaşılması,

•-          Kanunun Anayasa Mahkemesine götürülebilmesi için gerekli girişimlerde bulunulması,

gerekmektedir.

Şehir Plancıları Odası konuyla ilgili toplumcu tüm kesimlere, özetlediğimiz çalışmaların yapılmasına yönelik çağrıda bulunacak ve bu süreçte aktif görev alacaktır. Bu çerçevede bütün duyarlı kesimleri ortak mücadeleye çağırıyor, basın açıklamalarının ötesine geçen ve sonuç alan bir sürecin başlatılmasının gerekliliğine inanıyoruz.

Saygılarımızla.

Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>