Etik İlkeler Özlük Hakları
32. DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ BİLDİRGESİ
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2008-10-31
Güncellenme Zamanı
2009-01-21 17:53:45
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 

DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ BİLDİRGESİ

 

Bugün kentlerimiz, küreselleşme süreci ile birlikte, mekansal, ekonomik, siyasal ve sosyal olarak kökten bir değişim arayışına girdi. Yeni zamanlar olarak adlandırılan ve küreselleşme imgesi ile dünya ekonomisindeki eğilimleri ortaya konan bu yeni tablo; kentlerimizin de kaçınılmaz rotalarını çizdi. Yeniden yapılanma ve dönüşüm kavramlarının fetişleştirilmesi sonucu sermayenin yıkıcı talepleri ile baş başa kalan, üretimden çok tüketime konsantre olan kentlerimiz, bu esnek üretime ve esnek örgütlenmeye dayalı ortamda yeniden tanımlandı. Küre üzerindeki hiçbir şeyin metalaştırmadan kurtulamayacağını bizlere gösteren bu yeni zamanlarda, kentlerimiz de yarışma, yerel girişimcilik, yönetişim gibi kavramlar üzerinden bir tüketim nesnesi hali­ne getirildi.

Küresel ölçekte her şeye baskın çıkabileceğini gösteren bu yeni ekonomik çerçeve, bugün bir kriz içinde olsa da, hala daha kentlerimiz üzerindeki yıkıcı etkisini korumaktadır. Yerel olan herşeyi bir ekonomik girdi olarak algılayan sermaye, yeni biçimleri ile kentlerimizin yapısını değiştirirken onları eşitsizliğin mekanları olarak ta tanımlamaktadır. Yerel sosyal, siyasal ve kültürel etmenlerin ekonomik süreçlerle olan bağımlık ilişkisini iyi kavrayan sermaye; bugün yeniden keşfettiği kentlerimizde üretim, karlılık ve istihdam politikalarında yarattığı değişim ile birlikte eşitsizliği körüklemektedir. Bu süreçte, kentlerde her alanda kazananlar ve kaybedenler tanımlanırken, eşitsizliğin boyutları giderek büyürken, kentsel mekan da buna göre yeniden şekillenmekte ve sınıfsal mekan farklılaşması gün geçtikçe derinleşmektedir. Türkiye kentleri de diğer küresel kentlerde görüldüğü gibi, kazananlar ve kaybedenler arasındaki çatışmanın mekanı halini almaktadır. Yeniden yapılanma sürecinde kazananlar sınıfsal olarak kentlerimizi yeniden yapılandırmaya, kentsel rantı yükseltmeye çabalarken kaybedenleri de yerinden etmektedir. Bu yeni ve yıkıcı süreçte çok uluslu şirketler ve inşaat firmaları kentin yeni sahipleri olurken, kaybedenlere kentin dışına sürülmeyi kabullenmekten başka çare bırakılmamaktadır. Bununla birlikte gelen her hükümet, kentleri alınıp satılabilir birer meta olarak gören ve kentsel mekandaki eşitsizliği körükleyen bu anlayış ile işbirliği halindedir. Başta kamu yönetimini yeniden yapılandırma çabaları olmak üzere kentlerimizdeki değişimin altlığını oluşturacak pek çok yasal değişikliği onaylanmaktadır.

Hükümetlerin de müdahil olduğu bu sürecin taraflarınca, kentlerimizin içinde yer aldığı değişim senaryosu ile kentin kaybedenlerinin gün geçtikçe çoğalacağı gerçeği üzerine sorular yanıtlanmamakta, dünya kentlerinin yanında diğer kentlerin bu tür bir kazanımdan nasıl pay alacaklarının somut yanıtları da verilememektedir. Bu sorular yanıtsız kalırken somut gerçekler, bu derin ayrılığı çok açık şekilde gözler önüne sermektedir. Ülkemiz örneğinde de görüldüğü gibi, bazı kentlerimiz sınıfsal olarak kent mekanı üzerinde derin bir farklılaşma yaratmakta ve kazanalar ile kaybedenler arasındaki çizgi giderek kalınlaşmaktadır. Türkiye ölçeğinde ulusal kalkınma kazanan kentlerin başarısına bağlanarak top yekün bir gelişimden bahsedilmesine karşın, kentsel ve bölgesel anlamda uçurum giderek derinleşmektedir.  

Bu anlamda, dünyada hakim ekonomik ideolojinin değişimi ile küreselleşmenin beslendiği eşitsizliklere ilişkin, ülkemizde ve dünyada ortaya çıkan birçok soru hala yanıtsız beklemektedir. Kentleşmenin başıboş ve bütünsellikten uzak bir tablo üzerine kurgulandığı bu dönemde, kentlerimize karşı saldırgan tavrın devamında meslek alanımıza ilişkin de saldırgan bir tavır görülmektedir. Planlama bu yeni zamanların kırmaya çalıştığı düzenleyici rolünden gün geçtikçe uzaklaşmakta ve planlamanın parçacıl, bütünsellikten uzak bir yapı kazanması istenmektedir. Bugün planlama kentte derinleşen eşitsizliğin yaralarını sarmaktan öte, kentteki eşitsizliği derinleştiren bir işlev üstlenmesi istemiyle yönlendirilmektedir.

Meslektaşlar olarak bir araya geldiğimiz, Kentsel Yeniden Yapılanma; Kazananlar / Kaybedenler başlığı ile bu yıl 32. düzenlenen Dünya Şehircilik Günü Kolokyumunda; planlamayı giderek silikleştirmeye çalışan bu ortamda, kentin kazananları ve kaybedenlerine ilişkin yanıtsız bırakılan soruların yanıtlarını bulmaya çalışacağız. Yeniden yapılanmanın dayattığı başı boş kentleşme istemi karşısında, biz şehir plancılarının rollerini yeniden vurgulayacağız. Kentlerde yaşadığımız çatışma ortamının kazananları ve kaybedenlerini yeniden tanımlayacağız. Özellikle yerel seçimlere yaklaşırken çıktığımız, kentlerimizin kazananları ve kaybedenlerini anlamaya yönelik bu arayışta, daha iyi kentler ve daha iyi bir toplum için ortaya koyacağımız ilerici fikirlerimiz ile kentlerimizin yönetimine talip olanlara yol göstereci olmaya çalışacağız.

Tüm meslektaşlarımızın ve kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunarız.  

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası

 

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>