Etik İlkeler Özlük Hakları
8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ BİLDİRGESİ
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2023-11-08
Güncellenme Zamanı
2023-11-08 12:46:50
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 


8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ BİLDİRGESİ

 

Üretim biçiminde ve düşünce dünyasındaki gelişim ile eski toplumsal düzende biriken çelişkilerin bağrında doğan Cumhuriyet, köhnemiş olanı yıktığı gibi, yeni ve ileri olanı kurmayı da hedeflemiştir. 


Modern bir toplum ideali, kuşkusuz ki yerel ve bölgesel ölçekte, kentsel ve kırsal alanda mekânsal politikalar geliştirme hedefinden bağımsız ele alınamaz. Bu doğrultuda, 100 yıllık Cumhuriyetimiz, erken döneminde planlı bir kalkınma modeli oluşturmuş ve önemli merkezi planlama kurumlarını yaratmıştır. 


Ekonomik olarak dengeli büyüyen, rekabet yerine dayanışmayı ve işbirliğini esas alan, gelişmeyi ülke sathına yaymayı hedefleyen ve planlı kalkınmayı gözeten politikalar denenmiştir. Genç Cumhuriyetin kentleri de, çalışma alanları ile birlikte yaşam birimlerinin kamucu örneklerinin oluşturulduğu, barınma hakkının kamucu bir şekilde ele alındığı, ilerici mekansal deneyimleri bize sunmuştur. Yeni toplumun kentli, emekçi sınıfının sosyal yaşamını kuracağı, kendini yeniden üreteceği nitelikli kamusal alanlarına ilişkin, gelişkin mekânsal pratikleri de miras bırakmıştır. Fakat maalesef Cumhuriyetimizin erken dönemlerinde baskın olan bu idealler, zamanla etkisini kaybetmiştir. 


Küresel entegrasyon bahanesiyle dengeli ve planlı kalkınma modeli terk edilmiş, bölgesel eşitsizlikler artmış, azmanlaşan kentler ve ıssızlaşan kırsal alanlar yaratılmıştır. Geri bırakılmış kırsal alanlardan kentlere göç eden halk yığınları, barınma sorunuyla baş başa bırakılmış ve durmaksızın büyüyen kentlerimiz, Cumhuriyet`in ideallerine zıt bir şekilde plansız ve kontrolsüz gelişmiştir. 

Gelinen noktada yaşanan süreci, yalnızca Cumhuriyetin ideallerinden, dengeli, planlı mekânsal politikalardan uzaklaşan bir yönelim olarak tarif etmek yetersiz olacaktır. Cumhuriyetin birçok alanda yarattığı birikimin yıkıma uğradığını ifade etmek gerekir. Bugün kentlerimizin gelişimi, değişimi serbest piyasa mekanizmasının dinamiklerine terk edilmiş, yaşam alanlarımız eşitsizliğin yeniden üretildiği ve derinleştiği mekanlara dönüşmüştür. Cumhuriyetin yarattığı üretim alanları, sosyalleşme alanları, barınma alanları halkın ortak değeri olmaktan çıkıp ranta konu edilmiştir. 


Tüm bu tabloda, planlamanın tarihsel birikimle oluşmuş değerleri ayak bağı olarak görülmekte, meslek alanımıza ve meslektaşlarımıza ihtiyaç duyulmayan bir sistem yaratılmaya çalışılmaktadır. Kentlerimiz piyasa mekanizması mantığı içerisinde dönüşürken; kamu yararını, toplumun esenliğini, meslek ilkelerini önceleyen şehir plancıları devre dışı bırakılmaktadır. Meslek alanımızın yaşadığı itibarsızlık ve paralelinde işsizlik had safhaya ulaşırken, kentlerimiz, meralarımız, tarım alanlarımız, ormanlarımız, kıyılarımız, derelerimiz, kısacası tüm kamusal değerlerimiz rant odaklı saldırılara maruz kalmaktadır. 


Böylesi bir düzlemde ekosistemin tüm bileşenlerinin en temel hakları göz ardı edilirken,  toplumsal birikimle üretilmiş tüm değerler meta olarak görülmektedir. Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını tesis etmekle görevli olan iktidar, bu sorumluluğunu yerine getirmek bir yana; milyonlarca yurttaşımızın yaşadığı kentlerde, onbinlerce can kaybını birer istatistiğe dönüştürmüş, bölgesel ölçekte yıkıma uğramış yaşam alanlarımızı, popülist söylemlerle, bugün itibariyle yanlışlanmış süre vaadleriyle günü kurtarmaya çalışmıştır. 


Ülkenin acı bir şekilde deneyimlediği yıkımın sebeplerini bilimsel bir perspektifle ortaya koyup çözüm üretmek bir kenara, yaşanan yıkımın ardından en gerçekçi, kapsamlı, bütünlükçü seçeneği üretmek adına en önemli araç olan planlama meslek alanını hiçe sayan kararnameler yürürlüğe konmaktadır. 


Cumhuriyetin kurucu değerlerinin karşısındaki saldırılara paralel olarak, ülkemiz her anlamda bir yıkımla karşı karşıyadır ve bu durumdan da piyasa mekanizması beslenmektedir. İçinde bulunduğumuz bu süreci sadece sistematik bir yıkımla açıklamak yetersiz olmakla birlikte, Cumhuriyet ideallerinin yerini alan ideolojik referansların, kentsel mekanda hegemonya kurmaya çalıştığını ifade etmek gerekir. Ancak bu karanlığın herhangi bir direnç görmeksizin yoluna devam etmediğini de yakın geçmişimizde vuku bulan onlarca örnek ile görüyoruz: 


Gezi`de, Akbelen`de, Cerattepe`de, Munzur`da, Çeşme`de; üniversite kampüslerinde, KYK yurtlarında, kenti, doğayı, yaşamı, haklarını savunan bir halk var. Öğrencilerimizin, meslektaşlarımızın; yaşam alanlarımızın, tüm canlıların hakkını savunan; kuşaklar ötesi yarar çerçevesinde Anayasal sorumluluklarını tüm kısıtlılıklara rağmen yerine getirmeye çalışan meslek odamız var. Tüm engellemelere rağmen ülkenin farklı bölgelerinde, ranta, talana, israfa inat kamucu bir perspektifle faaliyet yürüten yerel yönetimlerimiz var. Dolayısıyla umudumuz var. Bu umudu büyütmek, gerçek kılmak için birlikte davranmaya, birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var. 


Bugün Cumhuriyetin 100. yılında, Cumhuriyetin Başkentinde, Dünya Şehircilik Günü Kolokyumunu gerçekleştirmek üzere yan yanayız.   Bizler biliyoruz ki, Cumhuriyetin kurucu değerleriyle birlikte,  demokrasiyi, aydınlanma değerlerini, toplumsal adaleti, planlı kalkınmayı esas alan; güvenli ve yaşanabilir kentlere sahip olan bir ülkeyi yeniden inşa etmekten başka bir çaremiz yok.  


8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 47. Kolokyumumuzun da bu amaç çerçevesinde, kamusal bilginin üretildiği verimli bir etkinlik olmasını diliyor, tüm öğrenci arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın ve tüm yurttaşlarımızın 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü‘nü kutluyoruz. 



TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>