Etik İlkeler Özlük Hakları
29 MART 2009 YEREL SEÇİMLERİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRME
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2009-04-01
Güncellenme Zamanı
2009-04-01 14:54:37
Yayınlayan Birim
MERKEZ

29 MART 2009 YEREL SEÇİMLERİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

 

Muhalefet partilerinin alternatif bir yerel yönetim anlayışı ve programı sunmakta başarısız kaldığı ve kimlik siyasetine sıkıştığı, AKP iktidarının ‘hizmet alamazsınız‘ baskısı ve ‘seçim rüşvetlerine‘ başvurduğu olumsuz ortama karşın, 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde seçmenler onurlu bir duruş sergilemiş ve AKP‘nin temsil ettiği rantçı, özel sektörcü, adillikten uzak kentsel politikalarına onay ve destek vermediğini göstermiştir. 

 

Geçtiğimiz dönemde yarattığı bütün olumsuzluklara karşın, AKP‘nin birçok belediyede iktidarını, destek yitirerek de olsa koruyabilmesinin gerçek sorumlusu kentlere yönelik bütünlüklü programları olmayan, adaylarını kapalı kapılar ardında belirleyen, kimlik siyasetinin kolaycılığına sığınan ve küreselci liberal düzeni sorgulayamadıkları ölçüde bölüşüm sorununu siyasetin merkezine yerleştir(e)meyen muhalefet partileridir.  

 

Türkiye, merkezinde kentlerin ve mevcut kentsel politikaların olduğu derin bir kriz ortamında yerel yönetim anlayışları ve yerel yöneticilerini seçmek üzere seçime gitmiştir. Seçmenlerin dikkate değer bir bölümünün seçim rüşvetleri ile baskı altına alındığı bir ortamda yapılan seçimlerde alınan sonuçlar aşağıdaki tespit ve değerlendirmeleri yapmamıza yol açmaktadır.

 

— Sadaka siyasetine ve iktidarın baskılarına rağmen, yoksulluğun kıskacındaki halk onurlu bir duruş sergilemiş, baskılara boyun eğmemiştir.

— Kentleri rantın oluşturulması ve bölüştürülmesinin mekanı olarak gören anlayış karşısında, toplum bir kez daha kentlerin yaşam mekanları olduğunu mevcut iktidara hatırlatmıştır.

— Kentsel dönüşüm projelerinin uygulandığı alanlarda, iktidar partisi önemli destek kaybına uğramıştır.

— Plansız ve keyfi kentsel gelişme ve yatırım politikaları karşısında, toplum bilime, akla ve planlama perspektifine dayanan bir yaklaşımı beklediğini hatırlatmıştır.

— Özelleştirmeci belediyecilik anlayışı karşısında, toplumcu politikalara yönelik bir bekleyişin bulunduğu konusunda tüm partilere bir mesaj verilmiştir.

— Belediye yönetimlerinde yaygınlaşan yolsuzluklarla iç içe geçmiş, kişisel ve belli bir zümrenin çıkarlarını öne çıkaran kaynak kullanımı ve bölüşümü karşısında, seçmenler adil, saydam ve ayrımcı olmayan bir yaklaşım beklentilerini ifade etmiştir.

 

Öte yandan, mevcut kentsel politikalar ve yaklaşımın meşruiyetini yitirmiş olmasına karşın, alternatif bir yerel yönetim anlayışı ve kentsel gelişme stratejisinin bulunmaması, mevcut anlayışın tümüyle tasfiyesine olanak vermemiştir. Seçim sonunda ortaya çıkan tablo bazı açılardan kaygı verici olmaya devam etmektedir.

 

— Seçim sonuçlarının coğrafi dağılımına bakıldığında, bölüşüm temelli bir siyasallaşmadan çok, kimlik temelli bir ayrışmanın yanı sıra, toplumsal ve coğrafi kutuplaşmanın yaratıldığı görülmektedir.

— Mevcut siyaset anlayışı ve kentsel politikaların yarattığı toplumsal ve coğrafi kutuplaşmanın odağında yer almaya başlayan ve kimlik temelli ayrışan kentler; önümüzdeki dönemde toplumsal dengelerin tümüyle bozulduğu risk odakları haline gelmeye başlandığının da işaretlerini vermektedir.

— Seçim sürecinde ne somut yerel yönetim program ve stratejileri, ne de kentsel kaynakların bölüşümü konusu kamuoyu nezdinde tartışılmamış,  seçim stratejileri tümüyle kimlik sorunu üzerine inşa edilmiştir.

— Seçmenler bir kez daha birçok durumda neredeyse hiç tanımadıkları belediye başkanları ve meclis üyelerine oy vermek zorunda bırakılmıştır.

— Seçimlerde, kadının temsiliyeti önemsenmemiş ve her zamanki anlayışın bir parçası olarak, utanç verici düzeylerde kalmıştır.

            — İl Özel İdarelerinin değişen konumu ve artan önemine karşın, İl Genel Meclisleri seçimleri Yerel Seçim tartışmalarının parçası olamamıştır.

 

Tüm bu değerlendirmeler seçilen yerel yöneticilere açık bir mesaj vermektedir. Toplum, mevcut yerel yönetim ve kentsel gelişme anlayışını onaylamamaktadır. Toplumun temel beklentisi, toplumcu, sosyal adalet ve eşitlik anlayışına dayanan, saydam ve halka danışan bir yerel yönetim anlayışıdır. TMMOB Şehir Plancıları Odası, önümüzdeki süreçte de; bu sese kulak veren yerel yönetimlerin yanında, toplumsal değerleri çürüten mevcut anlayışı sürdürmeye çalışanların ise karşısında olmaya devam edecektir.

 

Kamuoyunun bilgisine sunarız. Saygılarımızla.

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>