Etik İlkeler Özlük Hakları
8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ BİLDİRGESİ
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2016-11-07
Güncellenme Zamanı
2016-11-07 10:35:03
Yayınlayan Birim
MERKEZ

8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ 40. KOLOKYUMU

(8. TÜRKİYE ŞEHİRCİLİK KONGRESİ)

7-8-9 KASIM 2016, ODTÜ, ANKARA

 

 DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ BİLDİRGESİ

 

 

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamında her 5 yılda bir düzenlenen Türkiye Şehircilik Kongresinin bu yıl 8.sini; 15 Temmuz cemaatçi darbe girişimi sonucu 246 vatandaşın öldürüldüğü, 2 binden fazla kişinin yaralandığı; devamında olağanüstü hal altında demokrasinin temel ilkelerinin askıya alınarak, ülkenin kanun hükmümde kararnameler ile yönetildiği; hukuksuzluğun kural haline geldiği; savaşın kapımıza dayandığı; meslek odalarının idari ve mali denetim adıyla baskı altına alınarak sindirilmek istendiği; yaklaşık bir asırlık Cumhuriyetin laik, sosyal adaletçi ve hukuk devleti özelliklerinin tartışmaya açılarak parlamenter sistemin değiştirilmeye çalışıldığı; diğer yandan doğal ve kültürel varlıklarımızın yok edilme sürecinin hızla devam ettiği; yaşam alanlarımızın sermayenin baskısı ve iktidarın  politikaları karşısında iyice savunmasızlaştığı, bir ortamda kutluyoruz.

İşimizden, aşımızdan, hatta canımızdan olduğumuz şu zamanlarda, bazı konuları konuşmak oldukça zor olsa da; Şehir Plancıları Odası olarak, Anayasa‘dan aldığımız yetki, inandığımız değerlerin verdiği mücadele gücü ve geleceği oluşturmanın sorumluluğuyla, her zamankinden daha fazla kararlı ve inançlı bir şekilde üstlendiğimiz görevleri yerine getirmeye devam etmekteyiz.  

Her yıl Şehir Plancıları Odası öncülüğünde, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen ve bu yıl Ankara`da, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen, aynı zamanda 8. Türkiye Şehircilik Kongresi olma özelliğini de gösteren 40. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu`nun ana teması; "Şehircilik ve Eğitimi" olarak belirlenmiştir.

Akademik kurumlarla sınırlandırılmaması gerektiğine inandığımız şehircilik eğitiminin, mekânın öğreticiliğinden aldığı birikimin yanında, meslek alanımıza ait her türlü kurumsal ve toplumsal yapı içerisinde edindiği deneyimle kendini güçlendirdiği ve ancak bu anlayışla daha yenilikçi ve ilerici bir niteliğe bürünebileceği düşünüldüğünde konunun, 40`ıncı senesinde Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu kapsamında her yönüyle tartışılacak bir tema olarak belirlenmesi anlam kazanmaktadır.  

Hemen hemen her şehir plancısının, en az dört yıllık eğitim hayatı ardından teori ile uygulama alanı farklılığına dair yaşadığı hayal kırıklıklarıyla dolu yüzleşme serüveni; bizleri şehircilik eğitiminin dününü, bugününü ve geleceğini hep birlikteyken tartışma, sorunları tespit etme ve öneriler geliştirme noktasında bir araya getiren ortak motivasyonlarımızdan belki de biridir. Diğer yandan şehircilik eğitimi, hakim siyasi tutumlara karşı her daim mücadele ve etkinlik içinde geliştirilebilecek alanlara ilişkin bir olgu olmasından dolayı, meslek insanları olarak bizleri tıpkı bugünkü gibi sıklıkla yan yana getiren gündemlerden birini oluşturmaktadır.

Şehircilik ve Eğitimi, şehirciliğin icra edildiği her yapıya ait bir problem alanı olmasının ötesinde temas ettiği tüm toplumsal grupların da ilgi odağındadır. Bu alan, mekânın tarihselliği izlendiğinde, iktidar unsurlarının vazgeçilmezi; dolayısıyla eğitim aşamasından uygulama safhasına hassasiyetle ele alınması gerekli bir mücadele alanı olma niteliğindedir. Bu nedenledir ki; ne akademik ortamlardan ne de sosyo-politik çerçeveden kopuk düşünülmemelidir. Akademi dünyası bu ilişkiler bütününü geliştirdiği/dönüştürdüğü ölçüde şehirciliğe yaratıcı katkılarını yapacak olsa da, yalnızca akademik ortama değen sorunlarla tartışmayı sınırlamamak ve  "Toplumun Şehircilik Eğitimi"ne de yönelmek gerekmektedir.

Toplumsal mücadele ve etkinliğin kazanımlarıyla mesleki örgütlenmeyi sağlayan kurumlar ve akademi içindeki eğitimin bütünleştirilmesi esaslı bir hedef olarak ortaya konmalıdır. Oysa uzun zamandır, bir çoğumuzun gözlemlediği veya bizzat yaşadığı şekilde, mevcut siyasal düzenin dayatmalarına yenik düşen kamu kurumlarının eğitim ve üretim ile kurduğu ilişkide ciddi kopukluklar yaşanmaktadır. Üstelik bu kopukluk sadece eğitim ve üretimin kendisiyle değil, parçası olan taraflarıyla da olagelmektedir. Şehircilik eğitimi veren okullardaki eğitim ile; mesleki ortam ve kamu kurumlarındaki mesleki birikim ve örgütlenmesi bütünleşebildiği ölçüde sorunların çözümü daha kolaylaşacaktır. Kamu kurumlarının "Planlama", "Eğitim" ve "Üretim" sürecindeki rolleri, özellikle meslek etiği, kamusal alanların korunması ve mesleğin savunulması açısından çok önemlidir. Ancak, kamunun yıllar içerisinde birikim, yetki ve sorumluluklarının da, özelleştirmeler ve yasal düzenlemelerle tasfiye edildiğine üzülerek şahitlik etmekteyiz.

Bahsi geçen kopukluk başta olmak üzere, diğer tüm sorunlardan haberdar ve çözümlerine yönelik yıllardır ciddi uğraşlar içerisinde olan Şehir Plancıları Odası, eğitimin sürekliliğine duyduğu inançla, akademik ve kurumsal yapılar içerisinde şehircilik eğitimine katkı sunma  konusunda, bu dönem her zamankinden daha fazla eğilmeyi kendine hedef olarak belirlemiştir. Bu yıl 5.sini geride bıraktığımız ve Şehir Plancıları Odası tarafından düzenlenen "Planlama Öğrencileri Yaz Eğitim Kamplarında", şehircilik eğitimi verilen tüm okullardan gelen öğrencilerimiz; meslektaşlar, akademisyenler ve kamu kurumlarındaki uzmanlar ile Şehircilik Eğitimi ve Planlamaya ilişkin konuları tartışma ve değerlendirme imkanı bulmaktadırlar. Ayrıca, öğrencilerimiz ve üyelerimiz tarafından dile getirilen ihtiyaçlar ve mesleki faaliyetlerde bulunan üyelerimizden gelen talepler doğrultusunda, meslek içi eğitimlere ağırlık vermek üzere gerekli altyapı  oluşturularak, kısa süre içerisinde şehircilik eğitimine yeni ve bütünlüklü araçlarla katkıda bulunacak bir organizasyonun hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.

Öte yandan, şehir planlama eğitimi veren üniversitelerimizde artık bilimin gereklerine uygun eğitim vermeyi sürdüren kadrolar, gittikçe artan şekilde büyük baskı altında ve tasfiye edilme noktasındadır. Yeterli akademik kadro ve altyapısı olmadan açılan ve sayıları gittikçe artan üniversitelerimiz; bilim ve meslek adamı yetiştirmekten uzak, adeta bir işsizler ordusu mezun etme yarışına girmişlerdir. Hatta içinde hiç şehir plancısı olmayan kadrolarla eğitimlerine devam eden bölümler bulunduğu bilinmektedir. Bu eksikliklerin bir an önce giderilmesi ve gerekli altyapının kısa süre içerisinde tamamlanarak lisans eğitim kalitesinde artışlar sağlanması noktasında çeşitli girişimlerimiz olmuşsa da henüz beklentilerimizi karşılamaktan oldukça uzak olduğu bir gerçektir. Benzer sorunların kamu kurumlarında da yaşandığı düşünüldüğünde, meslek içi eğitimlerin önemi daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bugün, 3‘ü özel üniversite olmak üzere, toplam 23 üniversite lisans düzeyinde Şehir ve Bölge Planlama Eğitimi vermekte, her yıl yaklaşık 1000 öğrenci Şehir Plancısı olarak mezun olmaktadır. Neredeyse her kente bir şehir ve bölge planlama bölümü kurma politikası sonucunda; yeterli planlama eğitimi almadan mezun olacak ve kendilerini bekleyen devasa sorunlar ve işsizlik ile mücadele edecek olan meslektaşlarımız yani öğrencilerimiz için ciddi kaygı duymaktayız.

Bununla birlikte,  yürürlüğe konulan yasal ve yönetsel düzenlemelerle; kentsel ve kırsal alanlarda, özellikle kamusal alanlarda talan ve yağma devam etmektedir. Doğal, tarihi ve arkeolojik eserler, kentler, ormanlar, meralar, akarsular, kıyılar; dolayısıyla tüm yaşam alanlarımız ile doğal ve kültürel varlıklarımız savunmasız bırakılarak yok edilmektedir. Doğal ve kültürel varlıklarımızın korunmasının önündeki engeller hızla kaldırılmakta; bu gidişe karşı çıkan toplum kitlelerinin mücadele kararlılıkları yükselmektedir. Gezi Parkından, Atatürk Orman Çiftliği‘ne; Akkuyu nükleer santralinden, Kuzey Ormanlarına; İstanbul 3. Havalimanından, 3. Köprü inşaatlarına, Karadeniz yaylalarından, "yeşil yol"a ve Cerattepe‘ye  kadar, bu tahribatı ve bunun karşısındaki toplumsal direnişi görmekteyiz.

Şehir Plancıları Odası olarak bu vesileyle, öğrencilerimiz, meslektaşlarımız ve yaşam alanlarımız için çalışmalarımızı özgürlüklerden, emekten, insandan, doğadan, bilimden ve kamu yararından yana devam ettireceğimizi bir kez daha vurgulamak isteriz. Ülkemizin, kentlerimizin ve yaşam alanlarımızın içinde bulunduğu bu endişe verici ortamda, planlama meslek alanını savunma ve koruma görevini yılmadan sürdürmeye kararlıyız. Yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen, Şehir Plancıları Odası; bilimin ve tekniğin gerekleri doğrultusunda halkın yanında olmaya ve topluma hizmet etmeye devam edecek; kamusal alanların savunulması, mesleğin ve meslektaşın saygınlığının korunması ve yükseltilmesi için, "Şehircililiğe ve Eğitimine" de sahip çıkmaya ve katkı vermeye devam edecektir.

Kuruluşunun 60.cı yılını kutladığımız Orta Doğu Teknik Üniversitesi ‘nde gerçekleştirilen bu kongre süresince, akademisyen, öğrenci ve meslektaşların bir arada olmasının öneminin yanı sıra; sunulacak bildiriler ile yapılacak değerlendirme ve tartışmaların, "Şehircilik ve Eğitimi‘nin" sorunlarının çözülmesi; doğru politikalar üretilmesi ve geleceğe yön vermesi yolunda önemli katkılar sunacağını umut ediyoruz.

Bu düşüncelerle, başta üç gün boyunca bizlere ev sahipliği yapacak olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi olmak üzere, kongre hazırlık sürecinde emeği geçen herkese, özellikle öğrencilerimize ve katkı vermek için bugün burada bir araya gelen tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>