Basın Mensupları ve Kamuoyunun Dikkatine;
Bir süredir kentsel ve doğal kaynaklara yönelik plan kararları ve yönetsel uygulamaların yargıya taşınması, bunun sonucunda yürütmeyi durdurma ve iptal kararları bu kararlardan olumsuz etkilenen resmi, gayri-resmi farklı kesimlerin tepkisine yol açmaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan meslek odalarının siyasal ve ideolojik kaygılarla belediyelerin uygulamalarına karşı yargıyı devreye sokarak engelleme yaptığını söylemiştir. Başta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, bazı belediye başkanları bir süredir meslek odalarından, yargı kararlarından ve bilirkişilerden rahatsızlıklarını ifade etmektedirler. Bu kesimlerin siyasi-ideolojik saiklerle tutum takındıkları öne sürülmekte, basın ve yayın organlarında bu kesimleri karalamaya ve kamuoyu önünde küçük düşürmeye yönelik beyan ve yayınlar yer almaktadır.
Bu tür bir yaklaşımın son örneği İzmir Bergama‘da yaşanmaktadır. Altın madenciliğine yönelik olarak, İzmir 4. İdare Mahkemesi‘nin ve Danıştay‘ın almış olduğu kararlar üzerine, karara temel oluşturan bilirkişi raporunu ve bu rapora imza atan öğretim üyeleri, bir kısım yazılı ve görsel basın yayın organının hedefi haline getirilmiştir. Kuşkusuz bu saldırılara hedef olan uzmanlar kendilerini savunabilecek konumdadırlar ve savunacaklardır. Ancak, şehir plancıları, oluşturulan bu olumsuz ortamın yarattığı kaygılara yönelik aşağıdaki değerlendirmeyi kamuoyu ile paylaşma gereği duymuştur.
Bilindiği gibi, yargı denetimi toplumsal yaşamın demokratik işleyişinin oluşturucu bir parçasıdır. Kendisini demokratik gören hiçbir yönetim yargı denetiminin dışına çıkamaz ve yargı denetimini görmezden gelemez. Toplumu devlet, yönetileni yöneten, güçlüyü güçsüz karşısında koruyan, uygulamaların yasallığını denetleyen önemli mekanizmalardan biri olan yargı denetiminin iyi işletilmesi, sağlıklı ve demokratik bir toplumun var olmasının ön şartıdır. Bu nedenle bu sürecin tarafsız ve etki altına alınmadan işlemesi önemlidir. Bu süreçte kullanılan önemli mekanizmalardan biri bilirkişilik kurumudur. Bağımsız mahkemeler, uzman görüşü gerektiğinde başta üniversiteler olmak üzere, bağımsız davranacakları yargısına vardıkları uzmanlardan dava konularında bilirkişi görüşü ve raporu istemektedir.
Bilirkişilik kurumu bağımsız yargının parçası ve onun koruması altında olan ve olması gereken bir mekanizmadır. Mahkeme süreçleri devam ederken uzmanları hedef alan, karalayan ve hedef gösteren beyanlar ve yayınlar, eleştiri sınırlarının ötesine geçerek, yıldırıcı ve tehdit eden bir içeriğe bürünmeye başlamıştır. Ayrıca, aynı yöntemlerle yargı kararları yönlendirilmek istenmekte, hakimlere ne yapması gerektiği söylenmektedir.
Bu tür bir yaklaşım, bilirkişilik yapan uzmanlara yönelik bir saldırı olmaktan çok, yargının bağımsız işleyişine ve yargı denetimine yönelmiş bir saldırı haline gelmiş bulunmaktadır. Bu tür bir baskı altında bundan sonra bilirkişilerin sağlıklı çalışmasını beklemek gerçekçi değildir. Bu çirkin yaklaşımları kınıyor ve yargının sağlıklı işleyişine yönelen bu saldırılar karşısında yetkilileri önlem almak üzere göreve davet ediyoruz.
Şehir Plancıları Odası Genel Merkezi ve İzmir Şubesi