Etik İlkeler Özlük Hakları
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNDE ALANLARDAYIZ!
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2015-03-06
Güncellenme Zamanı
2015-03-06 14:57:56
Yayınlayan Birim
MERKEZ

Şiddete ve ayrımcılığa uğrayan, emeği ve bedeni ile sömürülen, emperyalistlerin gözü doymaz kar hırsları ile cehenneme dönmüş ülkelerinden kaçarak evsiz ve yurtsuz kalan, tecavüze uğrayan ya da evini yurdunu korumak için canı pahasına savaşan, tarlalarda, fabrikalarda iş cinayetlerine kurban giden, üniversitelerde,  iş yerlerinde mobbinge uğrayan, ülke nüfusunun yarısını oluşturduğu halde karar mekanizmalarında yer almayan biz kadınlar ve kız kardeşlerimiz, savaşsız ve sömürüsüz, özgür, eşit ve adil bir dünya özlemi ile yüzyıllardır mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Ve artık biz kadınlar tüm yaşam alanlarımız için "erk"ek tahakküme isyan ediyoruz, isyanlarımızı umuda, örgütlülüğe dönüştürüyoruz.

8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları için can veren çoğu kadın 129 tekstil işçisinden,  31 Ekim 2014 tarihinde balık istifi dolduruldukları minibüste can veren çoğu kadın mevsimlik tarım işçisine kadar yaşanan tüm iş cinayetleri bize hala haklı ve onurlu mücadelemizin başında olduğumuzu gösteriyor. Alacağımız çok yol var!  

Erkekler, 2014 yılında, kayıtlara düştüğü kadarı ile en az 281 kadın öldürdü, 109 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti/tecavüz girişiminde bulundu, 560 kadını yaraladı, 140 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu. Kadına yönelik şiddet her geçen gün katlanarak artarken ve vahşileşirken, daha önce isminde "Kadın" olan Bakanlığının, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirilmesi, hem izlenen politikalarda geri adıma hem de devletçe alındığı söylenen önlemlerin ne kadar göstermelik olduğuna işaret etmektedir. Esnek çalışma koşulları ve yeni istihdam politikaları, kadınları çalışma hayatından uzaklaştırdığı gibi, hükümetin çok çocuğu teşvik politikası, kadının esas yerinin evi olduğu vurgusu yaparak kadınları toplumsal hayattan dışlamaktadır.  

Kadınların bedeni üzerinde devletin, kocanın söz hakkı varmış gibi yürütülen kürtaj tartışması, nüfusun düzenlenmesi politikaları, ataerkil ve kapitalist söylemin ürünü olduğu kadar kadınların özgürlüklerine ve haklarına yapılan açık bir saldırı niteliğindedir. Hükümet tarafından yürütülen kadın düşmanı bu politikaların kadınlar tarafından alaşağı edilmesi ve en sert biçimde karşılanması gereklidir.  

Eğitimde, hükümet düzeyinde 4+4+4 formülü ile toplumumuzda kanayan bir yara olan "çocuk gelinler" kervanının genişletilmesine olanak sağlanırken, "padişahım çok yaşa" nidaları atan sözde eğitimcilerin, eğitim şuralarında karma eğitimi tartışma konusu yapması, okullarda kız çocuklarını taciz timleri oluşturulması, eğitimin giderek içinin boşaltılması, gerileştirilmesi gittiğimiz yolun ve mücadelenin önemini, yönünü ortaya koymaktadır. Irk, dil, din, etnik köken, fiziksel durum, cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi ve sınıfı dolayısıyla ülkemizde yaşayan bireylerin maruz kaldığı şiddetin panzehiri, cinsiyetçi ve gerici eğitim değil, insan haklarını temel alan, eşitlikçi eğitim müfredatıdır.  

İstanbul Sözleşmesinden sonra yürürlüğe girmiş olan Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, sözleşmenin getirdiği kavram ve haklardan geri bir konumdadır. Buna rağmen Kanun, kadınları şiddetten korumak ve şiddet uygulayan kişileri engellemek adına bir takım olanaklar sağlamakla birlikte ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerini durdurmamıştır. Bunun yanı sıra yargı; şiddet uygulayan erkeğin lehine yanlı kararlar almaya, orantısız cezalar vermeye devam etmektedir. Kadınlar kanun hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşamamakta, polis, savcı, hâkim gibi karar alıcı ve uygulayıcılar metinde geçen tüm tedbirleri uygulamak konusunda keyfi davranmaktadırlar. Erkek şiddeti, karar alıcı ve uygulayıcı tüm aktörler tarafından bir toplumsal sorun olarak görülmediği müddetçe kadına yönelik şiddetle mücadele tam anlamıyla bir mücadele olamayacaktır. Bu sebeplerle kanunların ve onun dayanağı olan uluslararası sözleşmelerin tüm ilgili kurumlar ve sivil toplum tarafından iyi bilinmesi ve takip edilmesi gerekmektedir.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili uygulamalarda ve yargıda BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, insan hak ve özgürlüklerini içeren uluslararası sözleşmelerin esas alınmasını talep ediyoruz.

İktidarı; kadına yönelik her türlü şiddete karşı var olan yasal düzenlemeleri uygulamaya, ihtiyaç duyulan yeni yasal düzenlemeleri yapmaya, kadın cinayetlerine karşı özel önlemler almaya, politikalar geliştirmeye ve bu politikaları izleme mekanizmalarını kurmaya,

Kadınları da konuyu siyasal ve ekonomik köklerinden kopararak sadece hukuka havale etmeden birlikte MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ…

 

KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK!

JİN, JİYAN, AZADİ!

YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!

 

                 

 

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI KADIN KOMİSYONU

 

                 TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI YÖNETİM KURULU

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>