12 Eylül faşizminin üzerinden 33 yıl geçti. Türkiye, 33 yıldır 12 Eylül 1980 darbesinin çizdiği rotada baskı, sömürü ve zulmün yeniden, yeniden üretildiği bir karabasanı yaşıyor.

Ve bugün, 12 Eylül‘le hesaplaştığını söyleyenler, kendi 12 Eylüllerini yaratıyor.

Daha dün Hatay‘da öldürülen Ahmet Atakan, gezi direnişi sırasında Ankara‘da polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük, Eskişehir‘de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz; kaybettiğimiz canlarımız Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım...

Üniversitelerinin orman arazisinden yol geçirilmesine itiraz ettikleri için üzerlerine gaz bombaları yağdırılan, gözaltına alınan ODTÜ öğrencileri...

AKP‘ye muhalefet ettikleri için, yaşam alanlarına müdahale edilmesine itiraz ettikleri için, ya da düşüncelerini yalnızca sosyal medyada paylaştıkları için yargılanan, tutuklanan yüzlerce insan...

İşte AKP‘nin 12 Eylül‘ünün sonuçları...                             

"Darbelerle hesaplaşmak ve demokrasiyi tahsis etmek için" 12 Eylül referandumunda "evet" oyu isteyen AKP iktidarı tarafından ülkemiz darbe günlerini bile aratan bir baskıyla yönetilmektedir.

AKP kaç çocuk yapılacağından, hangi saatlerde alkol kullanabileceğine kadar hayata karışmakta, eğitimden çalışma hayatına tüm alanları "kendine göre" yeniden dizayn etmekte ve bunu tüm kesimlere dayatmaktadır.

12 Eylül amacına tam da bugün, AKP iktidarı ile ulaşmıştır.

Elbet bir gün devran döner...

Bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak, bunun hep böyle gitmeyeceğini bilmekteyiz.

Er ya da geç ülkemizi kan deryasına çeviren, en güzel çocuklarımıza kıyan eli kanlı katiller ve onları yönlendirenler bize bunun hesabını verecektir. Er ya da geç 12 Eylül‘ü bugün de yaşatan zihniyet bunun hesabını verecektir.