Etik İlkeler Özlük Hakları
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE ORTAK OLMA!
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2012-11-26
Güncellenme Zamanı
2012-12-05 12:40:32
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE ORTAK OLMA!

 

Basına ve Kamuoyuna,

 

İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin kadınlara, fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veren; kadını bireysel özgürlükten ve ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakan şiddet olgusu, maalesef ülkemizde her geçen gün artmakta ve kadının insan hakkı ihlalini ortaya koymaktadır. Şiddet döngüsünün beslediği toplumsal hastalıklarımızdan olan ve ülkemizde her üç kadından birinin maruz kaldığı fiziksel şiddet, kadına karşı yöneltilen şiddetin en görünür türü olmakla birlikte tek şiddet türü değildir. Kadının ekonomik ve sosyal hayattan dışlanması, kadın ve erkek eşitliğini bozan yasal düzenlemelerin birbiri ardına kanunlaşması, kadın bedeni üzerinde devlet tarafından iktidar kurulması da kadına karşı yöneltilen şiddetin en ağır hallerindendir.

 

Toplumda eşitlik ve sosyal adaletin olmayışı, erkeklerden daha fazla kadınları etkilemektedir. Esnek ve güvencesiz çalışma koşulları, kadının çalışma hayatına katılımını güçleştirmekte, emeğini ucuzlatmaktadır. Kadınlar, iş yaşamında, kırda ya da kentte önyargılarla, engellemelerle sürekli karşı karşıya kalmakta ve istismar edilmektedirler.

 

Bir yandan eğitim alanında yapılan düzenlemelerle çocuk yaşta evliliklerin önü açılmakta ve toplum gericileşmekte, diğer yandan boyalı medyanın beslediği, kadın bedenini cinsel bir obje olarak sunan şiddete dayalı bir alt kültür yaratılmaktadır. Cinsiyete dayalı şiddetin normalleştiği böyle bir toplumda kadınlar " eşit yurttaşlık " talebi ile toplumsal ve ekonomik hayatta yer almaya çalışmaktadır.

 

Giderek artan kentsel yaşamın getirdiği riskler, kentlerin güvencesizliği, kadının toplumsal hayatta yer almasını güçleştirmektedir. Kadınların kendilerini güven içinde hissettikleri, rahatlıkla bir araya gelebildikleri kamusal alanların azalması, buralara yapılan yatırımların kısıtlanması, sokakların, caddelerin ışıklandırılmasında ve toplu taşımalardaki yetersizlikler, sosyal kaygılardan uzak kentleşme algısı ve bu yöndeki uygulamalar kadınları eve hapsetmekte, toplumsal yaşama katılımını engellemektedir.

 

Son dönemde çıkarılan yasalarla hız kazanan kentsel dönüşüm projeleri de en çok dezavantajlı kesimleri, kadınları ve çocukları etkilemekte, onları daha da yoksullaştırarak yaşamlarını güvencesiz hale getirmektedir. Zira bu projelerle sosyal birikimleri, yaşam tarzları hiçe sayılarak, sosyalleştikleri mahalleleri tek tip yaşam alanlarına dönüştürülmektedir.

Devletin sorumlulukları arasında en acil ihtiyaç şiddet mağduru kadınların korunmasıdır. Ancak, her gün beş kadının öldürüldüğü ülkemizde devlet,  şiddete maruz kalmış, can güvenliği olmayan kadınları koruma görevini de hakkıyla yerine getirememektedir. Yerel ve merkezi idareler bu konuda daha fazla görev ve sorumluluk üstlenecekleri yerde kamuoyunda büyükşehir yasası olarak bilinen yasal düzenleme ile belediyelerin kadın konuk evleri/ sığınma evleri yapma zorunluluğu, 50.000 nüfustan 100.000 nüfusa çıkarılmıştır.

 

Yine aynı düzenleme ile büyükşehir sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmiş, kadınların yönetime katılmasının nispeten daha kolay olduğu yerel yönetimler merkezi hale getirilmiştir.Bu yolla kadınların yerelde siyasete girme ve siyaset üretme zeminleri azaltılmıştır. Ayrıca ekonomik yaşamda kadınların ağırlıklı olarak yer aldığı kırsal yaşam, büyükşehir sınırları içine alınarak tarımsal ekonomi geri plana atılmış ve tarım emekçisi kadınlar için daha da yoksullaşma süreçleri başlatılmıştır.

 

Sonuçta 2012 yılı Türkiye için, kadının kamusal hayata katılımındaki kısıtlamaların yasalarla desteklendiği,  kadına karşı şiddetin çoğaldığı, gericiliğin arttığı, "kürtaj yasağı" gibi çağ dışı dayatmaların yaşandığı, fiziksel şiddete maruz kalan kadınların devlet tarafından korunamadığı ve şiddeti besleyen yoksulluğun ve cinsiyet eşitsizliklerinin giderek arttığı bir yıl olmuştur. "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü" kabul edilen bu 25 Kasım gününde; kadına ve beraberinde insanlığa yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için, gerici ve yozlaşmış kültürün tasfiyesi ile şiddet içermeyen bir toplumun oluşmasında her bireyi sorumluluk almaya,  devletin siyasi iktidarını da görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.

  

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI KADINKOMİSYONU, 25 Kasım 2012 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>