Etik İlkeler Özlük Hakları
ANKARA ÜLKEMİZİN EN HUKUKSUZ VE EN TEHLİKELİ KENTİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ.
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2012-09-04
Güncellenme Zamanı
2012-09-04 11:01:02
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 

ANKARA ÜLKEMİZİN EN HUKUKSUZ VE EN TEHLİKELİ KENTİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ.

 

3 Eylül 2012 tarihinde Ankara-Eskişehir yolu Mesa Kavşağı‘nda yüksek basınçlı doğalgaz borusuna bir iş makinesinin zarar vermesi sonucunda yaşanan boru patlaması sonucu oluşan doğalgaz kaçağı nedeniyle, Ankara‘yı Eskişehir‘e ve İzmir‘e bağlayan karayolu trafiğe kapatıldı, patlama olasılığına karşı da boru hattına yakın ev ve işyerleri boşaltıldı.

Ankara bir kez daha büyük bir tehlikeyi atlatırken, yaşanan olay, bölgede yaşayan vatandaşlarda korku, endişe ve paniğe neden oldu. Olay sonrası akıllara takılan temel soru; "basınçlı doğalgaz boru hattı üzerinde iş makinasının neden çalışma yaptığı" oldu. Olay sonrası yetkililer bu soruya yanıt veremedi. Oysa sorunun yanıtı Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin bugüne kadar almış olduğu onlarca hukuksuz karardan birinde gizli.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin hukuksuzlukları, kentte riski arttırmaktadır.

Boru patlamasının yaşandığı alanda Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan kararlar ve yapılan uygulamalar, dün yaşanandan çok daha büyük risklerin yaşanması, bu riskleri olası bir bölgesel felakete dönüşmesi olasılığını da arttırmaktadır.

Yapılan uygulamalar, Ankara‘yı dünya kentleri arasında yarıştırmaya meraklı yönetim açısından kayda geçecek bir büyük başarıdır. (!) Çünkü Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin hukuksuz kararlarıyla, dünyanın "içinden basınçlı doğalgaz boru hattı geçen" ilk alışveriş merkezi bu alanda yapılmış durumdadır.

Yargıda bölgenin imar planlarının yürütmesi durdurulduğu halde, inşaat faaliyetlerinin sürmesi kabul edilemez bir aymazlıktır.

Bölgede doğalgaz boru hattı üzerindeki, aslen yapılaşma olmadan yeşil alan olarak korunması gereken alanlar, "ticari-rekreasyon" adıyla, ülkemizde mevzuatta yer almayan "hukuksuz" ve bir tanımlamayla yapılaşmaya açılmış, bu amaçla düzenlenen 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği 13.05.2011 tarih ve 1414 sayılı karar ile Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanmıştır.

Alınan bu hukuksuz ve olası sonuçları açısından "tehlikeli" karar, Odamız tarafından yargıya taşınmış, Ankara 1. İdare Mahkemesi‘nin almış olduğu 24.02.2012 tarihli karar ile planların yürütmesi durdurulmuştur.

Yalnızca ranta odaklanmış bir yönetim anlayışıyla, "sözde" belediyecilik yapılmaktadır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan çok sayıda karar, yargı yerlerince iptal edilmiş olduğu halde, belediye yönetimi ve belediye meclis üyeleri aynı kararları ısrarla almakta ve suç işlemeye devam etmektedir. İçinden basınçlı doğalgaz boru hattı geçen binaların yapılmasına izin veren bu anlayış, kentteki yaşamsal riskleri de arttırmaktadır.

Yalnızca ranta odaklanmış bir anlayışla kenti yönetmeye çalışmak, Ankara kentini her geçen gün bir adım daha geri götürmektedir. Sokağından caddesine, kaldırımından parkına ve refüjüne kadar kentin her noktasından rant üretme arayışındaki anlayış, kenti giderek daha güvensiz ve tehlikeli hale getirmektedir.   

  

Yaşanan olay ilk olmadığı gibi, bu anlayış sürdükçe ne yazık ki son da olmayacaktır. Artık Ankara kentinin sokağında, caddesinde, kaldırımında yürümek dahi tehlikelidir.

Çok uzak bir tarihte değil, geçtiğimiz Haziran ayında Kadir Sevim isimli bir vatandaşımız, kentin en "güvenli" bölgesinde, TBMM‘nin ve Genelkurmayın arasında yolda yürürken kaldırımın göçmesi sonucu, yıllardır boş duran ve bir çalışma yapılmayan metro inşaatına düşerek yaşamını yitirmiştir. Vatandaşımızın cesedi ancak 15 saatlik aramalar sonucunda, düştüğü noktadan 1 kilometre uzakta bulunabilmiştir.

Yayaların kent içinde otoyola dönüştürülen bulvarlarda karşıdan karşıya geçebilme olanağı kalmamıştır. Ankara caddelerinde karşı kaldırıma geçme teşebbüsleri de artık yaşamsal risk taşımaktadır.

İçişleri Bakanlığı uzmanlarından Deniz Sayın‘ın başına gelen ve Deniz Sayın‘ı Ankara kentinin ortasında trafikte ezilerek yaşamdan koparan da benzer anlayışla yapılan uygulamaların doğal sonucudur. Kent içi yolları, otoyola dönüştüren anlayış her gün bir vatandaşın daha yaya olarak ezilmesi riskini kent yaşamına kazandırmıştır. Bu yönüyle de Ankara Büyükşehir Belediyesi dünya çapında anılacak bir başarıya (!) adını yazdırmıştır.

Ankara‘nın sokakları, caddeleri ve bulvarları yayalara kapatılmakta, yayalar araçların arasına inmeye zorlanmaktadır.

Ankara‘nın can damarı olan Atatürk Bulvarı, Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin bir başka uygulamasıyla, dünya başkentleri arasında adından söz ettirir (!) duruma getirilmiştir. Dünya başkentleri içinde kentin ana bulvarı üzerinde en dar kaldırıma sahip (yarım metre) kenti olan Ankara‘da, her gün bu kaldırımı kullanmak durumunda kalan ve zorunlu olarak taşıtlarla bir arada yürüyen binlerce kişi yaşamsal bir risk altındadır. 

Kentin trafiği yalnızca yayalar için değil, tüm araçlar açısından da risk taşımaktadır.

Ankara yalnızca yayalar için değil, servis aracıyla eve dönenler için de, minibüsü ve otobüsü tercih edenler için de, otomobiliyle seyahat edenler için de tehlikeli hale gelmiştir. Gazete arşivleri, Ankara kentinde yaşanan kazalar konusunda ne yazık ki giderek daha da zenginleşmektedir. (!) Ankara, günümüzde kent içi trafik kazalarında İstanbul‘dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.   

Proje hataları nedeniyle onlarca soruna sahip olan plansız alt geçitler, reklam panoları konularak daha da riskli hale getirilmiştir.  

Ankara‘da kentin pek çok noktasında yapılmış olan ve giriş ve çıkışları önemli trafik sorunlarına neden olan, projelendirme hatası nedeniyle yüksek kaza riski taşıyan alt geçitlerin girişlerine, dikkati dağıtacak biçimde yerleştirilen reklam panoları da kent içinde riski büyütmektedir. Adeta kazaya davetiye niteliğindeki bu uygulamalar da Odamız tarafından yargıya taşınmıştır.

Alt geçitlerde var olan risk, yağan her yağış sonrasında daha da artmaktadır. 

Geçtiğimiz yıl Haziran ayında 70 gün altgeçidinde olduğu gibi, kentin çeşitli noktalarında, bilimi dışlayarak yapılan alt geçitler her yağmur sonrasında yaşam açısından risk oluşturmaktadır. Sel baskını sonucu tümüyle dolan alt geçitlerde araçlar mahsur kalmakta, insanlar dalgıçlar tarafından zorlukla kurtarılabilmektedir.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılaşmaya açılmış alanlarda ruhsatlı da olsa yapılarda can güvenliği kalmamıştır.

Dikmen Akpınar Mahallesi örneğinde görüldüğü gibi, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından planları onaylanmış bölgelerde, ruhsatlı yapılmış yapılar kaymakta, bu yapılarda yaşayanlar malları ile canları arasında tercihe zorlanmaktadır.

 

Rant dışında algıya kapalı beyinler, kent içindeki çalışma alanlarını da tehlikeli hale getirmiştir.

Ankara kenti içinde akaryakıt istasyonu patlaması ve yangını ile Ostim ve İvedik‘te sanayi sitelerinde yaşanan patlama ve yangınlarda da vatandaşlar yaşamını yitirmiştir. Rant dışında algıya kapalı beyinlerin ihmalleri ve beceriksizlikleri kentin her noktasını giderek yaşanmaz hale getirmektedir.   

Bugün Ankara kentinde, risklerle karşı karşıya kalmamak için sokağa çıkmamak da çözüm değildir. Kentsel yaşam içilen su nedeniyle artık evlerde de risklidir.

Geçtiğimiz yıllarda Kızılırmak‘tan taşınan ağır metal yüklü suyu kullanmak zorunda bırakılan Ankaralı, günümüzde de alüminyum düzeyi olağan düzeyin 4 katı fazla olan suyu tüketmek durumunda kalmaktadır. Sağlıklı ve güvenli içme suyunun olmadığı bir kentte, güvenli ve sağlıklı bir yaşamdan söz etmek de olanaklı değildir.

Diğer yandan, yapılacak onca iş varken, belediye araçlarının bir başka belediyenin yapmakta olduğu inşaat çevresinde duvar oluşturmak için kullanılmakta olması nedeniyle, geleceğe ilişkin bir umut beslemek de olanaklı değildir.

Bunca olumsuzluğun yaşandığı Ankara kentinde, halkın hizmetinde olması gereken, halkın yaşamını güvenli, sağlıklı ve konforlu hale getirmek amacıyla kullanılması gereken Ankara Büyükşehir Belediyesi araçları ve iş makinaları, Çankaya Belediyesi tarafından yapılmak istenen bir park yapımını engellemek amacıyla kullanılmaktadır. Park projesinin engellenmesi için onlarca aracın inşaatı engelleyici duvar olarak Çukurambar‘da terk edilmesi de, Ankara kentinin, belediyesinin ve onun Ankara‘yı "dünya kenti" yapma heveslisi sayın başkanının dünyada "müstesna" bir yer edinmesine büyük katkı (!) sağlayacağı kuşkusuzdur.

Ankara kenti, yalnızca "rant duyarlı" bir anlayışla yönetildiği sürece, kent içinde riskler azalmayacak artacak, yaşam daha da zorlaşacaktır. 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

Necati UYAR

TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>