Etik İlkeler Özlük Hakları
"SEÇİM ÖNCESİNDE YOĞUNLAŞAN, ADI KONULMAMIŞ İMAR AFFI GİRİŞİMLERİNİ ENDİŞEYLE İZLİYORUZ!"
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2011-03-31
Güncellenme Zamanı
2011-04-04 10:46:13
Yayınlayan Birim
MERKEZ

Ankara, 31 Mart 2011

  

BASINA VE KAMUOYUNA

 

SEÇİM ÖNCESİNDE YOĞUNLAŞAN, ADI KONULMAMIŞ

İMAR AFFI GİRİŞİMLERİNİ ENDİŞEYLE İZLİYORUZ!

 

Ülkemizde geçmişten bu yana politikacıların seçimler yaklaştığında depreşen "imar affı" hastalığının bugünlerde de yeni bir salgına dönüşmek üzere olduğunu dehşetle gözlemliyoruz.

1999 yılından önce "müşterisi bol" bir söylem olan, ancak yaşanan depremler sonrasında bir süreliğine gözden düşen imar affı söyleminin bugünlerde yeniden prim yapmaya başladığını görüyor, deprem korkusunun imar affına gerekçe oluşturmak amacıyla kullanılmasını da endişeyle izliyoruz.

Bir yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş‘ın dillendirmeye başladığı "kaçak yapıların güçlendirilebilmesi amacıyla geçici olarak yapı kullanma izin belgesi verilmesi" yönündeki öneri, diğer yandan İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve arkadaşları tarafından TBMM‘ne sunulan İmar Kanunu değişiklik teklifi, adı konulmamış olsa da, ülke ölçeğinde kentlerden köylere, yaylalardan ormanlara kadar uzanacak yaygın bir imar affı girişimidir.

İstanbul‘da ve diğer kentlerimizde deprem açısından risk taşıyan yapıların güçlendirilmesi ya da yenilenmesi, içinde yaşayanların can güvenliğinin sağlanması zorunludur. Ancak bu zorunluluk, "geçici" de olsa, hiçbir mühendislik hizmeti almamış yapılara "yapı kullanma izin belgesi" verilmesini, kamusal sorumluluğun kağıt üzerinde geçiştirilmesini, yurttaşlarımızın "imar affı" algılaması ile kandırılmasını, elde "geçici yapı kullanma izin belgesi" ile ölümü beklemesine neden olunmasını haklı kılmaz.

Sayın Nusret Bayraktar ve arkadaşları tarafından TBMM‘ne sunulan ve esas komisyon olan "Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu" tarafından "el çabukluğu ile" kabul edilen "İmar Kanununda Değişiklik Teklifi", yalnızca imar affı içeriği ile değil, planlama konusunda getirdiği değişikliklerle de ülkemizi 50 yıl geriye götürecek vahim bir girişimdir.

Teklifin yasalaşması durumunda;

·        İmar Kanunu‘nun 26‘ncı maddesinde yapılacak değişiklikle, ülkemizde köy statüsüne sahip tüm yerleşmelerde; plansız ve ruhsatsız yapılaşma çağlarına geri dönülecek, "köy sayılan yerlerde" yaşayanlar, okullarına giden çocuklar, camide namaza duran Müslümanlar, muhtar gözetiminde kaderleri ile baş başa bırakılmış olacaktır.

·        İmar Kanunu‘nun 27‘nci maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, köy statüsüne sahip yerlerde yapılmış kaçak yapıların tamamına yönelik "imar affı" çıkarılmış olacak, yeni yapılaşmalarda plan, proje ve ruhsat aranmayacak, özendirici bu girişimle köylerin çevresinde kaçak yapılaşma daha da hızlanacak, özellikle büyük kentlere yakın konumdaki köylerde "zengin kentli" işgali de hızlanacaktır.

·        Köyler ve çevresinde var olan ve köylülerin yaşamlarını sürdürmesi açısından korunması zorunlu olan tarım alanları, bu alanlar 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu kapsamı dışına çıkarıldığından, varsıl kesimlerin havuzlu çiftlik evleri tarafından hızla işgal edilecektir.

·        İmar Kanunu‘na eklenmesi istenen Ek Madde-4 ile; ülkemizin vazgeçilmez doğal değerlerinden olan yaylalardaki işgaller yasallaştırılacak, kaçak yapılar affedilecek, toplumun ortak malı olan meralar, yaylalar parsellere ayrılarak 29 yıllığına devredilecek, 200 metrekare büyüklükte villa yapımının önü açılacak, yaylalarımızın talan edilmesi daha da hız kazanacaktır.

·        Ek maddenin yürürlüğe girmesi halinde, Bakanlar Kurulu tarafından turizm merkezi ilan edilen yaylalar ve meralar kullanıcılarının elinden alınarak "turizmcilere" tahsis edilecek, yayladan geçimini sağlayan yoksul köylüler ve hayvanları dışlanırken, yaylalar yandaş uluslararası sermayeye devredilecektir.  

·        Ek madde ile öngörülen bir başka imar affı da orman alanlarında kaçak yapılmış tesislere getirilmiş olacak, yıkılması gereken orman işgalcisi tesislerin yenilenmesi ve işletilmesinin önü açılacak, orman işgalini özendirecek yeni bir adım daha atılmış olacaktır.

AKP milletvekilleri tarafından "seçime beş kala" TBMM‘ne getirilen değişiklik teklifleri, ülkemizde ağır-aksak işleyen planlama ve imar süreçlerinde önemli bir "geri adım" olmasının yanı sıra, seçim öncesi kentlerden köylere, meralardan yaylalara ve ormanlara kadar kaçak yapılaşmalara af getirmeyi amaçlayan, korunması gereken alanlarda yapılaşmaları ve talanı hızlandıracak vahim bir girişimdir.

İstanbul Milletvekili ve arkadaşlarının girişimi ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının söylemleri bir arada değerlendirildiğinde, İstanbul merkezli bir "imar affı" organizasyonunun varlığı dikkat çekmektedir.

Seçim öncesinde adı konulmadan sürdürülen, söylentisi bile ülkemize çok şey kaybettirecek olan "İmar Affı" konusunda, başta iktidar partisi olmak üzere tüm partileri tavırlarını netleştirmeye ve kamuoyu ile paylaşmaya, toplumun tüm duyarlı kesimlerini ülkemizin kentlerine, köylerine, ormanlarına, meralarına, yaylak ve kışlaklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.  

Kamuoyunun bilgisine saygıyla duyurulur.

 

Necati UYAR

TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>