6 Şubat 2023 sabahı, saat 04.17`de ülkemizde büyük bir felaket yaşandı. Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonucunda on bir kentimiz enkaza dönüştü. Resmi rakamlara göre 50 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetti, yüz binlercesi yaralandı, milyonlarca insan evsiz kaldı. Ancak, bu yalnızca sayılarla ifade edilebilecek bir yıkım değil; kentlerin, mahallelerin, anıların, yaşamların, umutların yok olduğu bir felaketti.
Türkiye, tarih boyunca birçok yıkıcı depreme maruz kalmış bir ülkedir. 1939 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van ve daha niceleri… Ancak 6 Şubat Depremleri, aynı hataların defalarca tekrar edildiğini bize acı bir şekilde göstermiştir.
Deprem gerçeği bilinmesine rağmen kentler bilimsel veriler ışığında planlanmamış, yapı stokları denetlenmemiş ve riskli bölgelerde dahi çarpık kentleşmeye göz yumulmuştur. Yıllardır şehir plancıları, mimarlar, mühendisler, bilim insanları, akademisyenler ve meslek odaları tarafından olası büyük depremlere karşı alınması gereken önlemler sıralanmış; planlı kentleşme, yapı güvenliği, zemin etütleri ve kentsel dönüşümde bilimsel kriterlerin önemi defalarca dile getirilmiştir. Ancak bu uyarılar göz ardı edilmiş ve rant uğruna bilim yok sayılmıştır.
Sonuç olarak, 6 Şubat sabahı ülkemize en ağır bedeli ödetmiştir.
Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi olarak tekrar uyarıyoruz,
PLANLAMA HAYAT KURTARIR!
Bu büyük felaketten artık ders alınması gerekmektedir. Kentlerimizin yalnızca konut yığını olarak değil, insan odaklı, dirençli, güvenli ve yaşanabilir olarak planlanması zorunludur. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde,
- Kentsel dönüşüm ve yeniden inşa çalışmalarında kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli, bütüncül ve yerel dinamiklere uygun planlar yapılmalıdır. Kamusal alanlar, sosyal donatılar ve altyapı eksiksiz ele alınmalıdır.
- Tüm yerleşim ve yapılaşma projeleri, detaylı jeolojik, jeoteknik ve mikro bölgeleme etütlerine dayandırılmalıdır. Bu veriler, risklerin minimize edilmesi ve sürdürülebilir yapılaşmanın sağlanması için kritik önemdedir.
- Kent inşası süreçlerinde, ekonomik ve siyasi çıkarların ötesinde, kamu yararı ve toplumsal refah temel ilke olarak belirlenmelidir. Kentlerin kamusal alanları, sosyal yaşamı, kültürel mirası ve doğal alanlar korunup geliştirilerek, adil, çevreye duyarlı ve insan odaklı bir yapılaşma modeli benimsenmelidir.
- Tüm planlama ve uygulama süreçlerinde kullanılan veriler, analizler ve alınan kararlar kamuoyuna açık bir şekilde paylaşılmalıdır.
- Planlama süreçlerine yerel halkın, sivil toplum kuruluşlarının ve bağımsız uzmanların aktif katılımı sağlanmalıdır. Karar alma mekanizmaları, demokratik ve katılımcı bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
- Depremzedelerin mülkiyet haklarının savunulması ve imar barışı uygulamaları çıkar odaklı değil toplum yararına uygun şekilde yeniden ele alınmalıdır.
- Rezerv alan, riskli yapı tespiti ve diğer planlama kararları, bağımsız ve güncel bilimsel veriler ışığında alınmalıdır.
- Tüm plan, proje ve yapı süreçleri denetim, kontrol ve onay mekanizmaları güçlendirilmeli ve izlenebilirliği sağlanmalıdır.
- Deprem sonrası uygulamalarda usulsüzlük yapan tüm paydaşlar (müteahhitler, denetim firmaları, plan müellifleri, idareciler vb.) adil yargılanmalıdır.
- Son 20 yılda uygulanan imar afları ve rant odaklı kentsel dönüşüm politikaları, şeffaflık, adil yargılama ve bilimsel temellere dayalı olarak yeniden gözden geçirilmelidir.
- Tüm kentlerimizde olası afet risklerine karşı hazırlıklı hale gelinmesi ve bir daha böylesi felaketlerin tekrarlanmaması adına afet riskleriyle mücadele politikalarının içeren geniş kapsamlı ve bütünleşik stratejiler hayata geçirilmelidir.
Kentlerin güvenli hale getirilmesi için planlamanın önemi artık daha fazla görmezden gelinemez. Planlama süreçleri, yalnızca kâğıt üzerindeki teknik raporlar olarak kalmamalı; yaşamları doğrudan etkileyen, geleceği güvence altına alan ve bilimin rehberliğinde şekillenen süreçler olmalıdır.
Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi olarak bu süreçte üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız ve kentlerimizi geleceğe hazırlamak için planlama ilkelerinden taviz vermeyeceğiz. Bu bağlamda, Antalya için de henüz geç değil; kent bütününde kapsamlı analiz ve tespitler hızla tamamlanmalı ve kentsel dönüşüm strateji belgesi vakit kaybetmeden hazırlanmalıdır. Aksi halde, gelecekte karşılaşabileceğimiz risklere karşı kentimizi dirençli hale getirme şansını kaybedebiliriz. Kaybettiğimiz on binlerce vatandaşımız için, hayatta kalan ama evini, kentini, anılarını yitiren milyonlar için, gelecekte aynı anıları yaşamamak için, meslek onurumuz ve vicdanımız için mücadelemizi sürdüreceğiz!
TMMOB Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi
XIII. Dönem Yönetim Kurulu