Kadınları yalnızca annelik ve eş olmak üzerinden kutsayan, aile içinde belirlenmiş rollere hapseden, tek başına kadın varlığını değersizleştiren, kadınların bireysel kimliklerini ve haklarını görmezden gelen anlayışı reddediyoruz.

2025 yılının Aile yılı ilan edilmesi, mevcut iktidarın yıllardır süregelen "3 çocuk söylemi" ile somutlaşan, toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak kadının aile içindeki anne ve eş kimliklerine sıkıştırılmasına  odaklanan, kadınları şiddet ve sömürüye mahkum eden politikaların yoğunlaşarak devam edeceğini gösteriyor.  

Bir yandan kreşlerin kapatılması tartışmaları, diğer yandan aileyi kutsal bir mekanizma olarak tanımlayan aile yılı ilanı kadını toplumsal yaşamın dışında bırakıp eve hapsetmek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretmek, kadına yönelik ev içi ücretsiz emek sömürüsünü pekiştirmek anlamına geliyor. Bu yaklaşım, kadınların günbegün toplumsal yaşamdan uzaklaştırılarak ekonomik bağımsızlıklarını yitirmelerine, şiddet ve yoksulluğa daha fazla maruz kalmalarına neden oluyor.

Ancak biliyoruz ki kadınlar, baskıya boyun eğmiyor, sunulan kalıplara sığmıyor, ayrımcılığı kabul etmiyor, eşitsizliği kanıksamıyor! Yaşamın her alanında var olma hakkı için direniyor, dayanışmayla güçleniyor ve mücadeleyle değiştiriyor! 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü‘nde, kadınları yalnızca aile içindeki rolleriyle sınırlayan anlayışa karşı; eğitimde, istihdamda ve toplumsal yaşamda eşitlik mücadelesi veren, kendi yaşamları ve kentleri üzerinde söz sahibi olmak için direnen, özgür, güvenli ve adil bir gelecek için yılmadan mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz!

TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak, bu anlamlı günde, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan, kadınların hayatın her alanında eşit, özgür ve güvenli bir şekilde var olabildiği, kentlerin kadınlar için erişilebilir, adil ve kapsayıcı hale geldiği bir gelecek için mücadelemizi sürdüreceğimizi vurguluyoruz.

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!