6 Şubat 2023 Maraş Depremlerinin 2. yılında Neleri biliyoruz, Neleri Bilmiyoruz ve Ne İstiyoruz/Neleri Talep ediyoruz?
Neleri #Biliyoruz?
Bölge halkının temel ihtiyaçları karşılanmadığını #biliyoruz
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 26 Ocak 2025 tarihli açıklamasında* deprem sonrası Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya gibi illerde yüzbinlerce bağımsız bölümün teslim edildiği belirtilmiş ve "yeniden inşa" çalışmalarının mevcut durumu rakamlarla paylaşılmıştır.
Ancak, 2 yıllık süreçte biliyoruz ki bölge halkının acil barınma, güvenlik, altyapı, adalet, toplumsal sağlık ve sosyal hizmet talepleri hala karşılanmamış; vatandaşlarımızın temel insan hakkı kapsamındaki ihtiyaçları ihmal edilmiştir.
Anayasal hakların gasp edildiğini #biliyoruz
Sayılarla ifade edilen inşaat verilerinin ardında yatan ve deprem sonrası alınan kararlar çerçevesinde uygulamaya konulan rezerv alan düzenlemeleri, vatandaşlarımızın mülkiyet haklarına yönelik gasp ve suiistimal uygulamalarını beraberinde getirmiştir. On yıllardır ikamet ettikleri yerleri, evlerini "rezerv alan" ilan ederek, kısa süre içerisinde boşaltmaya zorlayan politikalar, en temel Anayasal hakların ihlali anlamını taşımaktadır.
Adaletsizliğin hakim kılındığını #biliyoruz
Bakanlığın açıklamasında* depremzedelerin kendi evlerini yaptırabilmesi için "Yerinde Dönüşüm Projesi" kapsamında; konut ve işyerleri için hibe, kredi ve proje desteği sağlandığı, milyarlarca liralık destek aktarıldığı bildirilmektedir
Bu kapsamda sunulan hibe ve kredi destekleri ile deprem sonucu mali kayıp yaşayan; evini, işini kaybeden vatandaşların, ağır yüklerle borçlandırılması söz konusudur. Bu borçların tahsil edilememesi halinde ise evlerinin devlet kontrolüne geçmesine zemin hazırlanmaktadır. Kiracılar ise bu sistem içerisinde kendilerine yer bulamamış; sağlıklı ve güvenli bir çevrede barınma hakkından mahrum bırakılmıştır.
Projeler kapalı bir biçimde yürütüldüğünü #biliyoruz
Bakanlığın, "Deprem bölgemizi ihya etmeden bize durmak yok"* açıklamasında 182 bin kişilik bir ekiple, 1900 şantiyede 7/24 çalışıldığı belirtilmiş; inşaat performansı ve sonuçlarına dayalı veriler paylaşılmıştır. Fakat plan ve proje süreçlerine dair herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir.
Sayılara indirgenmeye çalışılan "yeniden inşa" süreçleri, halkın ve bağımsız uzmanların görüşleri alınmadan, kapalı ve tek taraflı biçimde; demokratik katılım ve şeffaflık ilkelerinden bağımsız yürütülmüştür. Bu durum, halkın gerçek ihtiyaçlarıyla örtüşmeyen kararlarla sonuçlanmaktadır.
Vaat edilen sözlerin yerine getirilmediğini #biliyoruz
Deprem sonrası ilk bir yıl için verilen vaatler ve "hedefler" ikinci yıl bitmesine rağmen hayata geçirilemedi. İkinci yılın sonunda teslim edilmesi hedeflenen konut ve işyerlerinin Ocak ayı itibariyle henüz %31`i teslim edilmiştir ve kalan %69`un ise 2025 yıl sonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiği paylaşılmıştır.
Yönetici ve uygulayıcı kurumların bilimsel referansları, içeriği ve kapsamı olmaksızın paylaştıkları anahtar teslim projelerin sayıları dahi hedeflerin çok gerisinde olduğunu göstermektedir.
Bilimsel gerçeklere dayanmayan kararlar alındığını #biliyoruz
Biliyoruz ki bu süreçte alınan kararlar, yer bilimsel veriler ve kapsamlı analizler yerine, ekonomik ve siyasi çıkarlar doğrultusunda şekillendirilmiştir. Kentleşme süreçleri, teknik ve bilimsel analizler yerine, rant odaklı, kısa vadeli kazançlar hedefleyen uygulamalara evrilmiştir. Bu da uzun vadede kentlerimizin büyük sorunlarla karşılaşması tehlikesini barındırmaktadır.
Kapsamlı ve uzun vadeli çözümlerden uzaklaşıldığını #biliyoruz
Biliyoruz ki afet ve yapı stoğundaki sorunlar Türkiye`nin tüm illeri için büyük bir sorun odağıdır. Asrın ihmali sebebiyle felaketle sonuçlanan Şubat depremleri sonrası uygulanan politikalar, ülkemizin depreme hazırlık süreçlerinin yeniden değerlendirmesini sağlamaktan ve deprem bölgesinin ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade, kısa vadeli çözümler ve popülist söylemlerle sınırlı kalmıştır. Böylece, kalıcı, deprem dirençli ve insan odaklı kentleşme hedefi göz ardı edilmiştir.
İmar Affı gibi uygulamalardan ders alınmadığını #biliyoruz
Biliyoruz ki deprem sürecinde birçok binanın yıkılmasına sebep olan bina statiğini etkileyen müdahaleler, herhangi bir teknik denetime tabi tutulmadan iktidarın "barış" olarak nitelendirdiği imar afları aracılığı ile yasallaştırılmıştır. Meslek örgütlerinin mücadelesi ve uyarılarına rağmen meclisten geçirilen bu hatalı kararın Türkiye tarihinde bir daha asla başka bir kapsamda gündeme gelmemesi, geçmişte af adı altında gerçekleştirilen faaliyetlerin incelenmesi, denetlenmesi ve sorumluları ile yüzleşilmesi beklenirken, bugün hala İmar affı niteliğindeki teklifler meclise sunulmaktadır.***
Sorumluların cezasız kaldığını #biliyoruz
Bugüne dek yaşanan yıkımın sorumluları yalnızca müteahhitler ilan edilmiş, etüd, inşa, ruhsatlandırma ve denetim süreçlerindeki diğer sorumlular görünmez kılınmıştır. Müteahhitler üzerinden süren yargı süreçlerinde ise suçun niteliğinin hafifletilmesi, iyi hal indirimleri uygulanması ve hatta beraat kararları verilmesi**** kamuoyu vicdanını derinden yaralamıştır.
Felaketten Ders Alınmadığını #biliyoruz
Onbinlerce yurttaşımızı kaybettiğimiz, milyonların yerini yurdunu terk etmesiyle sonuçlanan bir felaketten ders alınmadı. Popülist vaatlere, hız/performans gösterilerine, gündelik siyasi çıkarlara ve kişisel gelecek planlarına kurban edilen bir yeniden inşa süreci sonucunda, on yıllarca yıl yaşayacağımız kentsel alanlar yerine, beton bloklar, kentten ve yaşamdan kopuk binalar kapladı deprem coğrafyasını.
*https://www.csb.gov.tr/deprem-bolgesinde-il-il-son-durum-bakanlik-faaliyetleri-40489
**https://x.com/murat_kurum/status/1883445802485321764?t=eYfaHdQohPqoIIB1ehcjbA&s=08
***https://tbmm.gov.tr/Yasama/KanunTeklifi/70e244be-e4e2-481e-ad80-019450a7e064 (10 Ocak 2025 tarihli İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi)
Neleri #Bilmiyoruz?
Depremin felakete dönüşmesinin sebeplerini #bilmiyoruz.
Şubat Depremlerinin ardından, Odamız dahil çok sayıda meslek örgütü ile STK ve platform, depremlerin felakete dönüşmesinin sebeplerini kendi uzmanlık alanları çerçevesinde açıklamak için detaylı çalışmalar yürütmesine rağmen, bizatihi sorumluluğu bulunan Devlet kurumları tarafından, farklı meslek alanlarının bilgisini kullanan bütünleşik bir çalışma yapılmamış, sebepler ortaya konmamış ve haliyle bu sebepleri ortadan kaldırmaya dair bir önlem mekanizması veya yaklaşım geliştirilememiştir.
Depremin sonuçlarını ve yeniden inşanın yol haritasını #bilmiyoruz
Depremin üzerinden geçen 2 yıllık süreye rağmen depreme dair temel veriler hala kamuoyuna açıklanmamıştır. Kaç binanın yıkıldığı, hangi yapıların ağır hasar aldığı ve hangilerinin güçlendirilebileceği konusunda net istatistiklere ulaşılamamakta; yıkılan ve hasar alan yapılara yönelik yeniden inşa hedef ve yöntemleri net bir biçimde paylaşılmamaktadır. En önemlisi can kaybı, yaralı ve kayıp sayılarıyla ilgili detaylı veriler ve bu verilerin güncelliği konusunda hala belirsizlikler bulunmaktadır.
Planlama süreçlerinin nasıl yürütüldüğünü #bilmiyoruz.
25 Şubat 2023 tarihinde depremden etkilenen 11 il için ayrı ayrı hazırlanacağı iddia edilen*** Deprem Master Planları bugün hala kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Deprem sonrası yürütülen planlama süreçlerinin müellifinin kim olduğu, çalışmaların hangi teknik analizlere ve verilere dayandığı konusunda net bilgiler hala mevcut değildir.
Rezerv Alan kararlarının neye dayanarak alındığını #bilmiyoruz.
Rezerv alan kararlarının hangi veriler ve kriterler doğrultusunda alındığı hâlâ açıklığa kavuşmamıştır. Hasarsız ya da az hasarlı yapıların bulunduğu bölgelerin de rezerv alan ilan edilmesi, alan sınırlarının belirlenmesi aşamalarında başvurulan yöntemin detayları bilinmemektedir. Bu eksiklikler, sürdürülen yeniden inşa politikalarının sorgulanmasına, kabul edilmemesine sebep olmaktadır.
Planlama ve Uygulama Süreçlerinin takvimini #bilmiyoruz:
Deprem sonrası hangi aşamada, ne kadar sürede hangi işlemlerin gerçekleştirildiği konusunda net zaman çizelgeleri mevcut değildir. Bu belirsizlik, sürecin ne kadar planlı ve bilimsel temellere dayalı yürütüldüğünü sorgulamamıza neden olmaktadır. Üstelik bölgede farklı farklı inşası süren yapı çalışmalarının bütüncül planlama ilkeleri doğrultusunda ele alınıp alınmadığı, mekânsal sürdürülebilirlik, altyapı entegrasyonu, zemin etüdü verileri, ulaşım ağlarıyla uyum ve sosyal donatı alanlarının yeterliliği gibi kritik şehir planlaması açısından kriterler belirsizliğini korumaktadır.
Göç eden milyonlarca vatandaşın durumunu #bilmiyoruz.
Depremler sonrasında yerini yurdunu geride bırakarak, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama amacıyla göç edenlerin yeni yaşam alanlarında barınma, istihdam, sağlık, eğitim gibi kamusal ihtiyaçlara erişim kabiliyeti; söz konusu milyonlarca insanın ikinci yıl sonundaki durumu, beklentisi ve düşüncesine dair herhangi bir çalışma yapılmadığı için bu vatandaşlarımıza dair bir politika geliştirilememektedir. Bu durum yürütülecek sosyal politikaların kapsamının dar kalmasına sebep olmaktadır.
Yapı denetim ve kontrol Süreçlerinin akıbetini #bilmiyoruz
Yapı denetim şirketlerinin ve kontrol mekanizmalarının işleyişi ile ilgili hangi adımların atıldığı, hangi eksikliklerin devam ettiği tam olarak bilinmemektedir. Bu bilgi eksikliği, yapı güvenliği konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır.
Yol ve altyapı inşaatlarının kapsamını #bilmiyoruz
Deprem sonrası ulaşım, kanalizasyon, enerji ve haberleşme gibi altyapı çalışmalarının hangi bölgelerde ne ölçüde tamamlandığı, hangi bölgelerde eksikliklerin devam ettiği konusunda net veriler bulunmamaktadır.Bu durum altyapı durumunun tespitini yapabilmek; kentsel dönüşüm sürecinin kapsamını ve etkinliğini değerlendirmek açısından belirsizlik yaratmaktadır.
Deprem atıklarına dair karar süreçlerinin nasıl şekillendiğini #bilmiyoruz.
Depremler sonrasında oluşan yüz milyonlarca ton atığın depolanması, ayrıştırılması, bertarafı, bu işlemler için gerekli alanların yer seçim kriterleri, söz konusu süreçlerin ve oluşan atıkların çevresel ve halk sağlığına etkilerinin minimize edilmesi için yürütülen çalışmalara dair bir bilgilendirme yapılmamaktadır.
Yeni bir deprem olduğunda ne kadar ders aldığımızı, ne derecede hazırlıklı olduğumuzu #bilmiyoruz.
Gelinen noktada, ülke tarihinin en acı felaketlerinden birini yaşayalı iki yıl olmasına rağmen, benzer bir depremin başka bir bölgede yaşanması durumunda ne kadar hazırlıklı olduğumuzu, kurumlarımızın bütünleşik riskleri görerek bu riskleri minimize etmek için ne tür çalışmalar yaptığını, dayanıklılık konusunun bir öncelik haline getirilip getirilmediğini dahi bilmiyoruz.
Bilmiyoruz çünkü bu süreçlere dair, Anayasal kuruluşlar olan meslek Odalarının görüşleri alınmamaktadır. Bilmiyoruz çünkü; dayanıklı yaşam alanları inşasında en önemli aracımız olan planlama, bu süreçte devre dışı bırakılmakta ve ayakbağı olarak görülmektedir. Bilmiyoruz çünkü, asrın felaketinin sorumluları tarafından karar alma süreçlerine vatandaşlar, meslek odaları, katkı sunabilecek diğer çevreler dahil edilmemektedir.
*https://www.csb.gov.tr/deprem-bolgesinde-il-il-son-durum-bakanlik-faaliyetleri-40489
**https://x.com/murat_kurum/status/1883445802485321764?t=eYfaHdQohPqoIIB1ehcjbA&s=08
***https://www.csb.gov.tr/bakan-kurum-11-ile-11-ayri-master-plan-calisiyoruz-bakanlik-faaliyetleri-38453
Ne #Talep Ediyoruz?
Uzun Vadeli ve Kapsamlı Planlama Yaklaşımı #TalepEdiyoruz
Kentsel dönüşüm ve yeniden inşa çalışmalarının, kısa vadeli popülist çözümler yerine uzun vadeli, bütüncül ve yerel dinamiklere uygun planlar çerçevesinde yapılmasını istiyoruz. Kamusal alanların, sosyal donatıların ve altyapının eksiksiz ele alınması esastır.
Yer Bilimsel Etütlere Dayalı Plan ve Proje Süreçleri #TalepEdiyoruz
Tüm yerleşim ve yapılaşma projelerinin, detaylı jeolojik, jeoteknik ve mikro bölgeleme etütlerine dayandırılmasını talep ediyoruz. Bu veriler, risklerin minimize edilmesi ve sürdürülebilir yapılaşmanın sağlanması için kritik önemdedir.
Kamu Yararının Üstün Tutulmasını #TalepEdiyoruz
Kent inşası süreçlerinde, ekonomik ve siyasi çıkarların ötesinde, kamu yararı ve toplumsal refahın temel ilke olarak benimsenmesini istiyoruz. Kentlerin kamusal alanlarının, sosyal yaşamın, kültürel mirasın ve doğal alanların korunup geliştirildiği, adil, çevreye duyarlı ve insan odaklı bir yapılaşma modelinin benimsenmesini istiyoruz. Her türlü plan ve proje, halkın yaşam kalitesini artırmaya yönelik olarak tasarlanmalıdır.
Şeffaflık #TalepEdiyoruz
Tüm planlama ve uygulama süreçlerinin, kullanılan veriler, analizler ve alınan kararlarla birlikte kamuoyuna açık şekilde paylaşılmasını istiyoruz. Bu, hem hesap verebilirliğin sağlanması hem de halkın sürece güven duyması için elzemdir.
Halkın ve Uzmanların Karar Süreçlerine Katılımını #TalepEdiyoruz
Planlama süreçlerine yerel halkın, sivil toplum kuruluşlarının ve bağımsız uzmanların aktif katılımını talep ediyoruz. Karar alma mekanizmaları, demokratik ve katılımcı bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
Anayasal Hakların Korunmasını #TalepEdiyoruz
Depremzedelerin mülkiyet haklarının savunulması ve imar barışı uygulamalarının, çıkar odaklı değil toplum yararına uygun şekilde yeniden ele alınmasını istiyoruz. Vatandaşların evlerinin ve yaşam alanlarının korunması temel önceliğimiz olmalıdır.
Bilimsel ve Teknik Temellere Dayalı Kararlar #TalepEdiyoruz
Rezerv alan, riskli yapı tespiti ve diğer planlama kararlarının, bağımsız ve güncel bilimsel veriler ışığında alınmasını talep ediyoruz. Bu amaçla, bağımsız uzmanlardan oluşan kurul önerimizi sunuyoruz.
Kapsamlı Denetim Mekanizmaları #TalepEdiyoruz
Tüm plan, proje ve yapı süreçlerinin denetim, kontrol ve onay mekanizmalarının güçlendirilmesi ve izlenebilirliğin sağlanmasını istiyoruz.
Adalet #TalepEdiyoruz
Deprem sonrası uygulamalarda usulsüzlük yapan tüm paydaşların (müteahhitler, denetim firmaları, plan müellifleri, idareciler vb.) adil yargılanmasını talep ediyoruz. Soruşturma bürolarının, deprem bölgesinde başlayıp tüm ülkeye yayılması gerektiğine inanıyoruz.
İmar Afları ve Kentsel Dönüşüm Politikalarının Yeniden Değerlendirilmesini #TalepEdiyoruz
Son 20 yılda uygulanan imar afları ve rant odaklı kentsel dönüşüm politikalarının, şeffaflık, adil yargılama ve bilimsel temellere dayalı olarak yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Bu politikaların, gelecekte benzer felaketlerin tekrarlanmasını önleyecek şekilde düzenlenmesi, meslek odası olarak en temel beklentimizdir.
Felaketin Tekrarlanmaması için Kapsamlı Afet Politikaları ve Uygulamaları #TalepEdiyoruz
Tüm kentlerimizin olası afet risklerine karşı hazırlıklı hale gelmesi, bir daha asla böylesi felaketlerin tekrarlanmaması adına afet riskleriyle mücadele politikalarını içeren geniş kapsamlı ve bütünleşik stratejilerin hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Bu sürecin merkezi ve yerel yönetimlerin ortak çalışmalarıyla, tüm meslek birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve yerel paydaşların koordineli çabasıyla ve toplumsal bilinçlendirme faaliyetleriyle yürütülmesini talep ediyoruz.