Antakya Koruma Amaçlı İmar Planına İtiraz Ediyoruz.
6-7 Şubat 2023 depremlerinin ardından ağır hasarlar alan kentlerimizde yaşanan sorunlara kapsayıcı ve bütüncül çözümler sunulması ve uygulanması ihtiyacı, ilk günkü kadar güncel ve elzemdir. Antakya kent merkezi ve Hatay il genelinde hala acil çözüm bekleyen barınma sorunu, ekonomik sorunlar, ulaşım ve altyapı problemleri, sosyal, kültürel ve mekansal yoksunluklar devam etmektedir.
Bölgenin kapsamlı bir şekilde ele alınarak kalkınma politikalarının kurgulanması, farklı ekonomik sektörlerle birlikte bölgedeki yaşamın yeniden canlandırılması ve bölgesel ölçekten, mahalle ölçeğine kadar şehircilik ilke ve esasları çerçevesinde, halkın karar alma süreçlerine katılımının sağlandığı bir sürecin ilerletilmesi beklenirken; plansız, programsız ve proje bazlı bir anlayışla karşımıza çıkan politikalarda, kentlerin yeniden inşa ve planlama süreçlerinde belirsizlikler devam ettirilmiştir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu sorunları merkezine alan yapıcı çözümler üretmek yerine, kentleri parçacıl proje alanlarına dönüştüren bir anlayışla hareket ettiğini proje görselleri ve yöntemleriyle göstermişti. Bakanlık, bu plan ve projeleri, bir araya getirilmiş "star" mimarların bulunduğu bilinen Türkiye Tasarım Vakfı ortaklığıyla gerçekleştireceğini duyurmuştu. Bu sorunlu yöntemle ilgili eleştirilerimizi geçmiş basın açıklamalarımızda* detaylı olarak paylaşmıştık. Bugün gelinen noktada, bu ortaklığın ilk ürünü olan Antakya KAİP askıya çıkarılmıştır.
Deprem sonrasında, en çok ihtiyaç duyulan dönemde, bir CB Kararnamesi marifetiyle planlama meslek alanı devre dışı bırakıldıktan sonra yeniden inşa süreçleri tarihsel birikimle oluşmuş şehircilik ilkeleri ve imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde yürütülmek yerine proje bazlı, parçacıl ve popülist yaklaşımlarla yönetilmiştir. Bu kapsamda Hatay`a dair deprem sonrasında planlama meslek alanı çerçevesinde ilk somut belge niteliği olan Antakya KAİP, inşaatlara başlandıktan sonra, yürütülen uygulamalara yasal nitelik kazandırmak için şeklen yapılmış bir durumdadır. Bu çerçevede askıya çıkan plan incelendiğinde, içerik ve usül yönünden birçok sorun karşımıza çıkmaktadır.
Özetle;
Antakya Koruma Amaçlı İmar Planı dahil bugüne kadar kamuoyuna sunulan projeler, kent bütününe yönelik kapsamlı bir yaklaşıma sahip değildir. Alandaki planlama süreci mekansal, iktisadi ve toplumsal boyutlarıyla ele alınması gerekirken parçacıl kararlar verilmektedir. Bu durum, doğal ve toplumsal risklere açık bir kent tehdidi taşımaktadır.
Deprem sonrasında yaşanan mağduriyetler devam ederken, önerilen planda mülkiyetle ilgili çözüm önerilerinin eksikliği hatta yeni sorunların yaratıldığı dikkat çekmektedir. Bu durum, oldukça hassas bir çalışma gerektirmekte, hak transferi benzeri siyasalar ile halk mağdur edilmemelidir
Bir Kararname marifetiyle 15 güne indirilerek bilgi edinme ve itiraz etme hakkını sınırlayan askı süreci, Hatay`da dokuz günlük bayram tatiline denk getirilmiş ve ardından tatil bitiminde süre uzatılmıştır. Böylelikle halkın ve paydaşların plan hazırlık sürecine dahil edilmediği kapalı bir yöntemle tamamlanan plana; itiraz edebilecekleri son birkaç günde de Hataylılar soru işaretleri ile baş başa kalmışlardır.
Plan açıklama raporunda, kadrosu ve uzmanlık düzeyleri hakkında bilgi sahibi olunamayan Türkiye Tasarım Vakfı tarafından planın hazırlandığı belirtilirken; resmiyette plan müellifinin yani imza sahiplerinin kamu idarecileri ve personellerinin olduğu; bu nedenle katkı verenlerin (!) sorumluluk üstlenmeyip üstlenenlerin ise hangi motivasyonla kendilerini öne çıkardığının bilinmediği; hem içerik ve usül hem de plan içeriği boyutuyla her iki tarafın da mesleki etik kurallara aykırı davrandığı görülmektedir.
Bugüne kadar Antakya`yı ilgilendiren diğer proje bazlı yaklaşımlarda olduğu gibi, koruma amaçlı imar planları gösterim dili, notları ve raporlarında iç tutarsızlıklar, analiz ve sentez ile üretilen kararlar arasında ciddi uyumsuzluklar, kopukluklar ve yetki karmaşası göze çarpmaktadır. Depremlerin ardından büyük yara alan ve hala çeşitli zorluklarla mücadele eden bir kent ve halkına reva görülenin, daha ciddi, etik kurallara uygun ve tutarlı bir planlama yaklaşımı olduğu açıktır.
Yetkisini Anayasa`dan alan kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olarak, topluma ve mesleğe karşı sorumluluk çerçevesinde deprem bölgesinin bütününde ve kadim kentimiz Hatay özelinde mesleki bilgi ve birikimimizi toplum yararına sunmaya, deprem bölgesinin ekolojik değerlere duyarlı, sağlıklı ve güvenli yaşam alanları sunan, kentsel adalet çerçevesinde yeniden ayağa kaldırılması için faaliyetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz. Bu çerçevede, Hatay Koruma Amaçlı İmar Planına itiraz ediyor, aykırılıkların giderilmemesi durumunda gerekli hukuki süreçleri başlatacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.
TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak Hatay`daki tüm emek-meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve halkla birlikte, tahribat ve mağduriyet yaratacak yaklaşımların karşısında olmaya devam edeceğiz.
*: https://www.spo.org.tr/detay.php?sube=0&tip=3&kod=12591