1924 yılında ülkemizin ilk Sanatoryumu olarak açılan ve 2015 yılında kapatılan Heybeliada Sanatoryumu`nun, tüm dünyayı etkisi altına alan ve toplum sağlığı açısından büyük bir tehdit olma özelliğini koruyan bu pandemi sürecinde, Diyanet İşleri Başkanlığı`na tahsis edilmesine ilişkin haberlerin duyulması toplum vicdanını yaralamıştı.
Günümüz hastanelerinin koşulları göz önünde bulundurulduğunda, bu sanatoryumun varlığına olan ihtiyaç öne çıkmaktadır. Konumu ve eşsiz bir kültür mirası olmasıyla da korunması gereken anıt varlıklarımız arasındadır.
Bu hususlar üzerinden Heybeliada Sanatoryumu`na sahip çıkılması fikri ile bir araya gelen meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları konuyu yargıya taşımıştır. Bu kapsamda; TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Barosu ve Türk Toraks Derneği, sanatoryumun Diyanet İşleri Başkanlığı`na tahsisi kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması için 6 Ekim 2020 tarihinde dava açmışlardır.
Yalnızca Adalar değil İstanbul için özgün bir anlam taşıyan, yasayla koruma altına alınmış tarihi bir varlık olan Heybeliada Sanatoryum alanının öneminin bütün yönleriyle ve geniş bir çerçevede sunulduğu dava dilekçesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı`na tahsisi durumunda karşılaşılabilecek sonuçlar ortaya konmuştur. Heybeliada`nın hayatının ve kültürel çevresinin bir parçası olan sanatoryumun önemi dilekçede şu satırlarla açıklanmıştır:
"Sanatoryum, bünyesindeki sağlık personeli, hastaları ve hasta refakatçıları ile Heybeliada`nın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatını şekillendiren önemli bir kurum olmuştur. Her ne kadar bu kurum artık hayatını devam ettirmiyorsa da 81 yıl boyunca Heybeliada`da sosyo-kültürel bakımdan sınıfsal ve kültürel alışkanlıklar itibarıyla ve yaş, cinsiyet gibi demografik olarak çok çeşitli insanları bir araya getirmesi bakımından çok-kültürlü bir dokunun ortaya çıkmasına hizmet etmiştir. Sağlık işlevi alanın doğal dokusunun ve orman kimliğinin korunmasını sağlamış ve Çam Limanı ve çevresi yapılaşmadan, adalıların piknik yapabilecekleri, denize girebilecekleri, kamusal bir alan olarak varlığını bugüne kadar getirebilmiştir.
Bu parsel 200 dönüm gibi bir büyüklüğe sahiptir. Heybeliada ölçeğinde değerlendirildiğinde bu alan adanın neredeyse onda biridir. Böylesi bir alanın işlev kararlarının katılımsız bir karar süreci izlenerek verilmesi Heybeliada`nın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına İmar plansız yapılan bir müdahaledir."
Kamu yararıyla uyumlu olmayan tahsis işleminin durdurularak Heybeliada Sanatoryumu`nun yeniden hayata geçirilmesi noktasında, ada halkının ve konunun takipçisi olan bileşenlerin görüşlerine başvurulması gerektiğine vurgu yapılan dava dilekçesinde, "Karar, Heybeliada Sanatoryumu`nun tarihi, sosyal ve kültürel hafızası ile uyumsuz, ada halkının talep ve beklentilerine aykırıdır. Yanı sıra Adalar ile ilgili alınmış olan koruma kararları ve plan yaklaşımlarına aykırıdır." ifadelerine yer verilmiştir.
Heybeliada Sanatoryumu`nun bulunduğu alanın, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Diyanet İşleri Başkanlığına tahsisine ilişkin işlemin ve bu işlemin uygun olduğu yönünde tesis edilen İstanbul V No.lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu`nun 20.04.2011 tarih ve 3308 sayılı kararının iptali ve telafisi güç zararlar doğabileceği için öncelikle yürütmesinin durdurulması talebi ile konu yargıya taşınmıştır.
Konunun ve sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
İstanbul Barosu
İstanbul Tabip Odası
Türk Toraks Derneği İstanbul Şubesi