Etik İlkeler Özlük Hakları
BUGÜN KENTLERİMİZİN İÇİNDE BULUNDUĞU KARANLIK ÇIKMAZ SOKAĞA 12 EYLÜL 1980’DE GİRİLMİŞTİR
GÜNDEM
Yayına Giriş Tarihi
2009-09-12
Güncellenme Zamanı
2009-09-12 11:36:08
Yayınlayan Birim
MERKEZ

BUGÜN KENTLERİMİZİN İÇİNDE BULUNDUĞU KARANLIK ÇIKMAZ SOKAĞA

12 EYLÜL 1980'DE GİRİLMİŞTİR

 

Toplumcu güçlerin bastırılmasını hedefleyen 12 Eylül Askeri Darbesi‘nin 29. yılındayız. Bu hedefe yönelik olarak, sendikaları, dernekleri, siyasal partileri kapatan, seçilmiş toplumcu belediye başkanlarının ve üniversitelerdeki toplumcu öğretim üyelerinin görevlerine son veren, TMMOB ve diğer demokratik kitle örgütlerine baskı ve sindirme politikası uygulayan otoriter rejim, siyasal ve toplumsal yaşamda büyük boşluklar yaratmıştır. Bugün bu boşlukların kimler tarafından ve nasıl doldurulduğunu ve maliyetinin ne derece büyük olduğunu biliyoruz.

Bu toplumsal geri gidiş ve çöküntünün faturasını başta kentlerimiz ödemektedir. Üniversiteleri ve meslek örgütlerini baskı altına alan, toplumcu belediyecilik anlayışlarını tasfiye eden bu bilinçli müdahale, kentlerin şekillendirilmesini tümüyle "rant güçlerine" bırakmıştır. Bilimin ve aklın yol göstericiliği ve denetiminden arındırılan kentler "kasaba yönetimi" anlayışına teslim edilmiş, 12 Eylül öncesinin birikimli uzmanlardan oluşan Nazım Plan Bürolarının yerini, "tek yetkili" siyasetçileri taşıyan "helikopter bürolar" almıştır. TMMOB Şehir Plancıları Odası‘na "kümes peyzajı çizdirmeyeceğini" söyleyen ve katlı kavşakları kendisi tasarlayan ve kamu kaynaklarıyla inşa eden belediye başkanları, TMMOB‘ye bağlı meslek odalarının kentleri savunmasını "siyasi-ideolojik" bulup, karalayan iktidarın en yetkili ağızları, arsa pazarlıklarına aracılık eden milletvekilleri, 12 Eylül karanlığının içinden, baskı rejiminin olanak ve yönetim tekniklerinden yararlanarak, bugün bulundukları konumlara gelmiştir.

Bu durumun bir sonucu olarak, bugün kentlerimizin içine düştüğü durum ortadadır. Okyanuslara taşımayı vaadettikleri "Kültür Başkenti ve Dünya Kenti İstanbul" bir derede boğulmuştur. Park isteyen vatandaşını azarlayan belediye başkanları, bir asker mantığı içinde, seçimle geldiklerini ve Anayasal özerkliklerini unutup, başbakandan "talimat" beklemektedir. Alışveriş merkezlerinden, duvarlı lüks konut alanlarına kentlerin önemli bir bölümünde korku ve baskı toplumunun temsilcisi güvenlik görevlileri vardır. Eşitsizliklerin pençesinde, kentlerin cadde ve sokakları güvensizliğin mekanları haline gelmiştir. Yoksullar için konut üretmesi gereken TOKİ, emniyet güçlerinin eşliğinde, lüks konutlara yer açmak için, yoksul kesimlerin konutlarını başına yıkmaktadır. Hiç kuşku yok ki, bu otoriter kentleşme biçiminin ve yönetim anlayışının kökenlerinde 12 Eylül 1980 darbesi vardır.

Bütün bu olumsuzluklara ve karşı karşıya kaldığı engelleme ve otoriter baskılara karşın, kentleri savunan sınırlı bir kesim içinde, TMMOB örgütlülüğünün ve Odamızın dimdik ayakta duruyor olması onur vericidir. Tam da bu nedenle, 12 Eylül‘ün devamı niteliğindeki mevcut iktidarın, 11 Eylül günü en yetkili ağzından, TMMOB‘ye bir kez daha tehditkar eleştirilerde bulunması anlamlıdır.

Bu tespitler göstermektedir ki, 12 Eylül düzeni bütün temsilcileri ve kalıntıları ile tasfiye edilmeden, toplumsal adalet, eşitlik ve gerçek demokrasiye dayanan bir (kentsel) yaşamın kurulması mümkün değildir. TMMOB Şehir Plancıları Odası bu mesleki sorumluluğun bilincindedir.

Kamuoyunun bilgisine sunarız. Saygılarımızla,

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>