2003 yılında çıkan bir yangın sonucu tahrip olan ve 2005 yılında dönemin belediye yönetimi tarafından tamamen yıktırılan Modern Çarşı`nın bulunduğu arsa için Ankara Büyükşehir Belediyesi 12.04.2021 tarihinde "Ulusal Mimari Proje Yarışması" açtığını duyurmuştur. Osmanlı Dönemi`ne ait Suluhan ile Cumhuriyet Dönemi`ne ait Ulus Hali, Eski Belediye Binası, Anafartalar Çarşısı ve Ulus İşhanı gibi önemli tarihi ve ticari yapılarla çevrelenen ve kimlik bileşeni olan Modern Çarşı parselinde bir kültür ve sanat merkezi yapılmasına yönelik yarışma münferit bir uygulama olarak bir kararla yapı ölçeğinde ve sadece mimarların katılımına açık olarak düzenlenmiştir. Yarışma jürisi ve katılım koşulları da aynı anlayışla oluşturulmuştur.
Başkentin, Ulus Merkezi İş Alanı (MİA) ve kentsel sit alanının kalbi sayılan bu alanda ABB öncülüğünde parsel ölçeğinde ve salt bir mimari proje elde etme amacıyla açılan bu yarışmanın sadece tek bir disipline açık olması, Modern Çarşı`nın çevresinden bağımsız biçimde düşünüleceğini; yani kent bütünü ve merkez için anlamı, kültürel ve tarihi katmanları, bulunduğu bölge, sokak, meydan ve diğer tüm mekânsal ilişkilerden bağımsız değerlendirileceğini açıkça göstermektedir. Yarışma Modern Çarşı`yı merkezi iş alanı bağlamından koparmakta; bütüncül koruma anlayışı ve çevresiyle birlikte geliştirilmesi halinde anlam kazanacak olan tasarım fikirlerinin zenginliğine kapatmaktadır.
Cumhuriyet`in simgesel mekanı olan Ulus Tarihi Kent Merkezi, Cumhuriyetin başlangıcından itibaren modern planlama anlayışı ve kent planlama yarışmaları ile gelişmeye devam etmiştir. Mimari mirasın bir örneği olan Modern Çarşı da bu dönemde Ankara Valiliği ve Serbest Tüccarlar Anonim Ortaklığı tarafından açılan yarışma ile elde edilmiştir. Ulus`un planlı gelişimi, şehir planlama disiplininin kapsayıcı bir biçimde ele alındığı kent planlama ve tasarım yarışmaları ile devam etmiştir. Hocamız Prof. Dr. Raci Bademli ve ekibi tarafından ODTÜ`de hazırlanan Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Planı da 1986`da açılan yarışma sonucu elde edilmiştir. Plan, 1990 yılında onaylanarak uygulanmaya başlanmıştır.
Ancak 2005 yılında -diğer bir ifadeyle ülkede inşaatın başat sektör olmaya başladığı anlara denk düşen dönemde- ABB Meclisi`nin hukuka aykırı olarak aldığı bir kararla koruma planları iptal edilerek Ulus "koruma alanı"ndan "yenileme alanı"na dönüştürülmüştür. Bu yıldan itibaren Ulus Tarihi Kent Merkezi, rant ve inşaata dayalı el koyma düzeninin hakim olduğu bir alan olarak görülmeye başlanmıştır. Öyle ki koruma kalkanı olarak işlev gören "Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah Planı"nın iptal edilmesiyle, geçtiğimiz 15 yıl boyunca Ankara`nın tarihi kent merkezinde bulunan modern mimarlık yapılarına yönelik pek çok yıkım kararı alınmış veya tekrar tekrar gündeme getirilmiştir. Yıkım politikalarına karşı gelişen kamusal tepkilerle bu kararlar bir süreliğine geri çekilse de sonrasında bir şekilde uygulanmıştır. Böylelikle Ulus Tarihi Kent Merkezi`nde ofis ve ticaret alanlarının canlılığını, sosyal ve ekonomik yapısını olumsuz yönde etkileyen yıkımlar başlamıştır.
Ulus Tarihi Kent Merkezi, 2005 yılından bu yana parsel ölçeğindeki plansız, münferit projelerle, koruma karşıtı yaklaşımlarla önemli kültür varlıklarının yıkımlarına, dar bakışlı yöneticilerin niteliksiz/kitsch beğenileriyle sahte sivil mimarlık yapılarını inşa ettirmelerine, mevcut yapı cephelerinde makyajlama girişimlerine sahne olmuş ve olmaya devam etmektedir. Bu plansız, münferit müdahale ve parçacıl projecilik eğiliminin halen devam ettiğini büyük bir hayal kırıklığıyla izlemekteyiz. Ankara Büyükşehir Belediye sınırları içinde ve özellikle Ulus Tarihi Kent Merkezi Kentsel Sit Alanında bir koruma politikası yoktur, koruma planı yoktur, koruma vizyonu ve amacı yoktur. Yöneticilerin, koruma politika-plan-program-proje bütünlüğünden yoksun anlık kararlarıyla, tekil münferit projelerle uygulamalar yapılmaktadır.
Cumhuriyet`in modern dönemini temsil eden ve tescile uygun değerler barındıran Modern Çarşı da aynı dönemde bu uygulamalardan nasibini almıştır. 2003 yılı sonunda Çarşı Yönetiminin ihmalleri sonucunda Modern Çarşı yanmış ve bir esnaf yaşamını kaybetmiştir. Bayındırlık Bakanlığı Statik Şube Müdürlüğü`nün verdiği binanın sağlam olduğu raporundan sonra İl Genel Meclisi 232 işyeri sahibi ve çalışanlarını dikkate alarak tadilat ve yenileme inşaatını başlatmıştır. 2003 yılında İl Özel İdaresi tarafından "Modern Çarşı ve İşhanı Yenileme ve Renovasyon" ihalesi yapılmış, 2004 yılında ise Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek Modern Çarşı`yı Ankara Valiliği`nden devralmış ve ihale ABB tarafından iptal edilmiştir. Modern Çarşı 2006 yılında ne yazık ki yıkılmıştır. Sonuç olarak, 232 işyeri kapanmış ve 928 sigortalı çalışan ise işsiz kalmıştır.
Yapının bu yok oluş hikayesi değerlendirildiğinde; Modern Çarşı`nın yangın sonrası bir köhneleştirme, değersizleştirme ve yıkım sürecine maruz kaldığı görülmektedir. Modern Çarşı`nın inşasından yıkımına ve nihayetinde boşaltılan arsasının otopark olarak kullanılmasını kapsayan süreç, aslında Ulus`un yıkım ve talan sürecini de gözler önüne sermektedir.
Bu koruma karşıtı girişimler sadece binaları yok etmekle kalmamış, kamu ve özel sektördeki yüzlerce işyeri kapanmış, binlerce çalışan işsiz kalmış, yıkım yapılan yerlerin yakın çevresini de olumsuz etkilemiş ve çöküntüleşme süreci yaygınlaşmıştır. Örneğin 2003 sonrasında, Modern Çarşı`nın bulunduğu Şht. Teğmen Kalmaz Caddesi (eski Posta Caddesi) üzerindeki binaların üst katlarındaki işyerlerinin çoğu kapanmış, bazıları terk edilmiştir. Binaların bir kısmı tamamen boş, bazıları ise toptan kiralanmaya çalışılmaktadır. Ulus`un temel sorunlarını bütüncül bir yaklaşımla anlamak, planlamak ve projelendirmek yerine, temel sorunların çözümüyle ilgili olmayan, münferit, plansız projelerle zaman kaybedilmektedir.
Yerel ve merkezi yönetimlerde içselleştirilen inşaata dayalı, kısa vadeli, iş bitirici, acele, tekil ve parçacıl uygulamalar, bütüncül planlama anlayışını dışarıda tutmaktadır. Plan elde etme faaliyeti, yönetilmesi güç süreçler bütünü olarak görülmekte ya da planlama süreçleri tersten yürütülerek -önce uygulama/proje/ihale sonra plan- yapılan yanlışları meşrulaştırma aracı olarak tercih edilmektedir. Kent yönetim süreçlerine şehircilik/planlama ilke ve esaslarının dahil edilmemesi Ankara Tarihi Kent Merkezi`nde uygulanan ve uygulanması planlanan projelerde görülmektedir. Yeni ABB yönetiminin kendini ispatlama çabası tarihi kent merkezinin bütüncül bir koruma planına sahip olmasını engellemekte, acele ve kısa vadeli projelere yönlendirmektedir. Üstelik bu projelerin hiçbiri bir ‘koruma müdahalesi` değildir. Bu yaklaşım, gerçekleştirdikleri parçacıl, proje odaklı ve planlamadan uzak süreç yönetimi bakımından hala eleştirilen eski yerel yönetimin tavrından farksızdır.
Parçacıl ve parsel ölçeğindeki girişimlere son örnek, Gökçek döneminde yıktırılan Modern Çarşı`nın parselinde düzenlenen ve Kültür ve Sanat Merkezi yapılmasını öngören yarışmadır. Yarışmanın şartname ve ek belgeleri arasında parsel ve yakın çevresine ait bazı bilgiler, tespitler, haritalar verilmiştir. Ulus sit alanında 2005`ten bu yana gerçek anlamda bir koruma planı olmadığı için üst ölçekten gelen hiçbir tematik, sektörel veya alansal planlama kararları yarışmacılara verilememiştir. Bu nedenle olsa gerek iyi niyetli çabalarla hazırlandığı anlaşılan şartnamede Jüri, merkez ve parsel çevresiyle ilgili bazı şehircilik değerlendirmeleri ve yorumlar yapmaya çalışmıştır.
Jüri, belediye yönetimlerinin parçacıl, noktasal, parsel parsel uygulamalarını, "bütüncül ve üst-ölçekli bir stratejik plan dâhilinde gerçekleşmeyen, daha çok dönemsel ve münferit kararlarla hayata geçirilen bu tür müdahaleler, Ulus tarihi kent merkezinde parçalı-kamusal bir kentleşme ve ona bağlı pratikleri etkin kılmaktadır." biçiminde yorumlamıştır. Söz konusu bu ‘münferit` uygulamaları ve -ki Modern Çarşı yerine önerilen Ulus Modern de bunlardan biri olacaktır- parçalı dokuları bütünleştirecek, kaynaştırabilecek yeni bir kamusallığın inşası ve kentsel ve mimari programların tasarlanmasının da beklendiği Jüri tarafından vurgulanmaktadır.
Bir anlamda bugüne kadar belediyelerin yapmakta olduğu bütünden kopuk, irrasyonel, parçacıl ve münferit müdahaleleri meşrulaştırmak için "yeni bir parçalı-kamusallığın inşası" soyutlamasıyla kavramsal bir yaklaşım önerilmektedir. Belki de Jüri sezgisel olarak bu münferit müdahalelere, bu parçacıl uygulamaların ortaya çıkardığı tutarsızlıklara, mimari bakış açısıyla bütüncül bir çözüm bulmaya çalışmaktadır. Ancak önce yapı ölçeğinde münferit uygulamalar sonra kentsel program önermek planlama hiyerarşisine ve bütüncül planlı yaklaşıma uygun değildir. Şartnamenin hiçbir yerinde Ulus Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanını kapsayan bir "koruma planı" olmadığı ve bunun ciddi bir sorun olduğu konusuna değinilmemiştir. Parçacıl ve parsel bazındaki projelerle Gökçek döneminden günümüze kadar tarihi çevrenin korunması ile ilgisi olmayan hatta kültür varlıklarını ortadan kaldıran uygulamalar yapıldığı konusunda da şehircilik ve şehir planlama açısından ciddi bir eleştirel değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca, yine yarışma dokümanlarında Ulus tarihi kent merkezinde daha önce yapılan bütün mimari yarışmalara değinilirken, yine yarışma ile elde edilen "Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah Planı"na herhangi bir atıf yapılmamıştır. Sit alanlarında koruma planlarının yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğu kuralının unutturulduğu ve plansız münferit proje uygulamalarının olağan bir durummuş gibi algılandığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda aşağıdaki sorular önem kazanmaktadır.
• Yarışma şartnamesinde, daha önce içinde 232 işyeri barındıran ve yaklaşık 1000 kişinin istihdam edildiği bu iş ve ticaret merkezinin yerine, neden bir kültür ve sanat merkezi projesi elde edilmesi istenmiştir? Buna dair gerekçeli bir analiz bulunmakta mıdır?
• Proje elde etme maliyeti, inşaat, bakım, işletme maliyetleri konusunda araştırmalar yapılmış mıdır?
• Arsa ve yakın çevresine ilişkin bir olabilirlik araştırması, en iyi kullanım araştırması veya maliyet-yarar analizleri yapılmış mıdır?
• Makro ölçekte şehircilik uzmanlık alanından bakışla bir MİA analizi yapılmış mıdır?
• Yangından sonra kurulan "Modern Çarşı Esnafı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği" ile ilişki kurmak, mağdur olan esnafların çözüm önerilerini almak, yakın çevredeki esnaf ve tüccarlarının temsilcilerinin de katılımıyla canlandırma, iyileştirme programlarını oluşturmak, meslek odalarını dışlamadan görüşlerini almak daha demokratik, adil ve kapsayıcı olmaz mıydı?
• Ankara bütününde bir kültür ve sanat politikası ya da strateji belgesi var mıdır? Böyle bütüncül bir politika, plan ve programa göre mi bu parselde kültür merkezi yapılmasına karar verilmiştir?
• Ulus`ta Belediye`ye ait kaç kültür merkezi vardır? Bunların kapasiteleri ne kadardır? Ulus`taki mevcut ve inşa edilmekte olan kültür merkezlerindeki kapasiteler nedir? Bu kapasiteler düşünülerek mi Ulus Modern`in toplantı salonları ve programı oluşturulmuştur?
Şartnamede bu ve buna benzer konular hakkında hiçbir açıklama yapılmadığı için Ulus Modern`in kent bütününden ve Ulus Tarihi Kent Merkezi Kentsel Sit Alanından bağımsız bir kültür ve sanat merkezi olarak tasarlanacağı algılanmaktadır.
Ulus MİA ve Tarihi Kent Merkezi Kentsel Sit`i, tek tek parsellerin, yapıların ve münferit müdahalelerin aritmetik toplamından oluşmamaktadır.
Dolayısıyla bu yarışma sadece yapı üzerinde düşünmeye, yapıyla ilgili tasarım pratiklerini geliştirmeye yönelik tikel bir yarışma anlayışından ibarettir. Bölgedeki diğer projeler gibi Modern Çarşı alanı da, Ulus`un merkezi iş alanı ve tarihi kentsel bağlamı içerisinde ele alınmamaktadır. Elbette ki mimarlık disiplini de diğer tüm mekanla ilgili çalışma alanlarında olduğu gibi mekansal ilişkileri göz önüne almaktadır. Ancak söz konusu yarışma alanı Başkentin tarihi kent merkezi Ulus`ta olduğundan, tasarım ölçeğinin geniş anlamıyla ele alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ankara Tarihi Kent Merkezi`ni ilgilendiren tüm disiplin ve uzmanlık alanlarını içermesi gerekmektedir. Dolayısıyla Modern Çarşı yerine yapılması öngörülen yapının tasarım ölçeğinin salt mimarlık ve yapı ölçeğinden çıkıp; şehir ve kentsel planlama ölçeği ile başlaması, fonksiyonel ilişkilerin kent ve merkez ölçeğinde analiz-sentez ile üretilmesi; mimarlık, peyzaj mimarlığı, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı, çevre psikolojisi/algı, çevre estetiği, kent ekonomisi, kent sosyolojisi uzmanlarının koruma planlaması süreçlerine dahil olması katkı sağlayacaktır. Ancak böylece, aslında bir yangınla değil, koruma bilinci olmayan geçmiş yerel yönetim tarafından ortadan kaldırılan Modern Çarşı, yeniden kente ve kent kimliğine uygun bir içerikte ayağa kaldırılabilirdi. Kente karşı, esnafa karşı, çalışanlara karşı işlenen ve kamu kaynaklarını yok eden bu kent suçundan farklı çözüm yaklaşımlarıyla (kültür merkezi yerine modern çarşı esnafını, işyerlerini ve binin üzerinde çalışanını dikkate alarak) modern çarşı mimarisinin güncelleştirilmesiyle ya da yine yarışma süreçleriyle, dar karar alma mekanizmalarından kurtulmanın da yolu açılmış olabilirdi. Böylece Ulus ve planlama bütününden bakıldığında, sosyal ve ekonomik canlandırma programları açısından daha anlamlı ve kentsel adaleti de gözeten, haksızlıkları giderme potansiyeli barındıran bir bakış açısıyla, açılan yarışmaların jürilerinde ve yarışmaya katılan ekiplerde şehir plancılarının ve mekanla ilgili tüm disiplinlerin olması ve katılımları gerekmektedir. Değişen yönetime rağmen Ulus`un bir tarihi kent merkezinden ziyade halen "yenileme alanı" olarak değerlendirildiği, alana yapılan parçacıl müdahalelerin sürdüğü, Koruma Amaçlı İmar Planı çalışmalarının başlatılmadığı, bir plan olmaksızın ortaya atılan vitrin amaçlı tekil uygulamalardan anlaşılmaktadır. Açılan bu yarışma Ankara Tarihi Kent Merkezi Sit Alanını koruma planı ve ilkeleri olmadan yönetme arzusunun bir örneği olup, yarışmanın değerlendirme sürecinde dahi planlama göz ardı edilmektedir.
Ulus‘ta ve Ankara`da açılan her yarışma mekanla ilgili tüm meslek alanlarını kapsayıcı ve disiplinlerarası yaklaşıma sahip olmalıdır. Tekrar ediyoruz! Ulus`ta hala 1990 koruma planı meşruiyetini korumaktadır. Ulus`ta yeni bir bütüncül koruma planı yapılıncaya kadar yapılacak her müdahalenin, her tekil projenin en azından 1990 koruma planının programlarına, planlama esaslarına, plan koşullarına uygunluğu tahkik edilmelidir. Mekansal ve koruma planları olmadan gerçekleştirilen ya da gerçekleştirilmek istenen her müdahale tahribattır, yıkıcıdır. Ulus`un birincil, acil ve öncelikli ihtiyacı Koruma Amaçlı İmar Planı`nın hazırlanmasıdır. Planlar kamu kaynaklarının, kamu hizmetlerinin, sosyal donatıların mekanda rasyonel dağılımını sağlarlar. Planlar hazırlanırken, eşitlik ve şeffaflık ilkesi gözetilir, kentte yaşayanların, ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının gerçek anlamıyla katılımı sağlanır.
Üst ölçekli kent planları olmadan kentin yönetilemeyeceğinin farkına varılmalıdır!
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi