Dünyada 68. Türkiye‘de 41. kez kutladığımız 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü sembolik bir anlam taşıyan, yaşanabilir bir toplum yaratmak için şehirciliğin önemini anımsatan ve öne çıkarmaya yardım eden bir gündür. Şehircilik evrensel karakterde planlama kavramını da içeren toplumun gelişmesiyle doğrudan ilgili düşünmeye ve eyleme dönük karakterde bir olay ya da olaylar bütünüdür. Dolayısıyla 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü kentlerimizi düşünmeye, muhakeme etmeye ve sorgulamaya yarayan, çözümlere yol açan görüş ve fikirlerin ortaya konulduğu, şehircilikle ilgili kişiler, gruplar ve çevreleri arasında sağlıklı bir diyalog kurulmasına, geliştirilmesine katkı sağlayan fırsatların yaratıldığı, yenilikçi yaklaşımların dile getirildiği bir gün olmalıdır.
Her yıl bu amaçlarla TMMOB Şehir Plancıları Odası ve bir üniversite ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Şehircilik Günü Kollokyumu bu sene 41. cisi "Planlamada Kırsal Alan ve Bölge" konusuyla 7-8-9 Kasım 2017 tarihlerinde Konya‘da Selçuk Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir.
Dünya nüfusunun yarısından fazlasının şehirlerde yaşadığı günümüzde Türkiye nüfusunun da % 92‘si il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Antalya kenti ülke ortalamasının üzerindeki nüfus yoğunluğuyla, her yıl artan nüfusuyla son 50 yılda hızlı bir değişim ve dönüşüm geçirmiş ve geçirmeye devam etmektedir. Değişen ihtiyaçlar ve beklentiler kentleri yeniden şekillendirmekte, bu süreçte, doğal alanlar, kıyılar, hassas alanlar, yeşil alanlar, orman ve tarım alanları önemli bir baskı altında kalmaya devam etmektedir.
Kentsel planlama çalışmalarında, kamu yararının planlamanın ve şehirciliğin esas ve ilkelerinin temelinde yer alması, kamunun yararının her durumda kişisel çıkar üzerinde tutulmasının sağlanması gerekmektedir. Antalya kenti gelişimini sürdürülebilir kılması için öncelikle yönetimlerin de bu anlayışa sahip olması ve Antalya kenti önceliklerinin ve ihtiyaçlarının teknik ve bilimsel veriler göz önünde bulundurularak belirlenmesi gerekmektedir. Özellikle;
Antalya kentinin en önemli sorunu olan Taşkın ve Afetlere karşı önlem alınmalıdır. Taşkın Alanlarında taşkın önleme projesi amacı dışında oluşturulan doğal çevrenin tahribine neden olabilecek projelere izin verilmemelidir.
Kıyılarımızın halkın kullanımına açık bir kamu alanı olduğu unutulmamalıdır. Konyaaltı Sahili ve Lara sahili Antalya kentinin en önemli sahillerinden olup buraların halka açık, serbest kullanımının sürdürülmesinden ödün verilmemelidir.
Kentsel Planlama Süreçlerindeki Oldu Bitti Yaklaşımlarından vazgeçilmelidir. Planlar ve projeler onaylandıktan sonra değil planlama sürecinde katılımcılık ve kamu yararı yaklaşımıyla oluşturulmalıdır.
Kamusal Alanlarımızın Toplumun her kesimi için; Kadın, Yaşlı, Çocuk ve Gençler için daha yaşanabilir olması, hareket kabiliyeti kısıtlı vatandaşlarımız için daha ulaşılabilir ve güvenli olması konusunda engeller aşılmalı, gerekli mekansal düzenlemeler yapılmalıdır.
Çevresel ve ulaşım ilişkileri düşünülmeden yapılan noktasal plan kararlarının kentlilere getirdiği yük sorgulanmalıdır.
Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi olarak, Kentimizdeki, kent kültürünü geliştirmeye, kentlilik bilinci ve kent belleği oluşturmaya yönelik sanatsal ve kültürel çalışmaları, çevre bilincini ve yerel unsurların geliştirilmesine yönelik çalışmaların arttırılmasını, yerel yönetimlerin sosyal ve teknik altyapı donatılarını arttırmaya yönelik her türlü çabalarını desteklemekteyiz.
Şehirlerimiz ve sorunlarının herkesin ve her kesimin hissetmesi gereken bir sorumluluk alanı olduğunu, her bireyin kentin sakini değil sahibi olduğunu hatırlatırız.
TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ANTALYA ŞUBESİ
