Etik İlkeler Özlük Hakları
KENTSEL VE TOPLUMSAL HAYATIMIZDA FİZİKİ, SOSYAL VE AHLAKİ AÇIDAN YIKIM YARATACAK OLAN İMAR AFFI TEKLİFİNİ REDDEDİYORUZ
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2022-10-18
Güncellenme Zamanı
2022-10-18 14:22:12
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 

KENTSEL VE TOPLUMSAL HAYATIMIZDA FİZİKİ, SOSYAL VE AHLAKİ AÇIDAN YIKIM YARATACAK OLAN İMAR AFFI TEKLİFİNİ REDDEDİYORUZ

Kamuoyuna yansıdığı üzere "İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" 25.07.2022 tarihinde TBMM`ye sunulmuştur. Ülkemizde seçimler öncesi bir gelenek haline gelen af tartışmaları yeniden gündeme gelmiş; bir kez daha "imar affı" da bu tartışmalar içerisindeki yerini almıştır. Bugüne kadar kent toprağı üzerinde kısa vadeli seçim kaygıları nedeniyle hayata geçirilen "imar afları" sınırlı sayıda kişiye yönelik umut yaratırken, geniş kitlelerin uzun vadede yaşamlarını ise etik, ahlaki, fiziki ve ekonomik açıdan olumsuz şekilde etkilemektedir.

Kısa vadeli, popülist seçim kaygıları üzerinden hayata geçirilen "imar afları" neticesinde kentlerimizde yaşam kalitesi giderek bozulmaktadır. Kimi zaman da sürekli yinelenen imar afları nedeniyle mevzuata aykırı şekilde yapılmış yapılar, yaşanan doğa olaylarını birer afete dönüştürmekte ve yüzlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olmakta, maddi ve manevi açıdan telafisi mümkün olmayan yıkımlar yaratmaktadır. Her imar affı sonrasında orman ve tarım alanlarımızla birlikte doğal karakteri, kültürel ve tarihi kimliği korunacak alanlarımız azalmakta ve zarar görmekte, kentlerimiz her geçen gün yaşaması daha zor alanlar haline dönüşmektedir.

Etik ve ahlaki açıdan değerlendirildiğinde ise imar afları toplumumuzda her geçen gün yıpratılan adalet duygusunun bir kez daha zedelenmesine sebep olmaktadır. Toplumumuzda yoksulluk artmış ve geniş kitleler artık açlıkla mücadele eder duruma gelmişken, imar aflarıyla bir avuç kesimin sebepsiz zenginleşmesinin önü açılmaktadır. Mevcut kanun ve yönetmeliklere aykırı şekilde yapı yapmış kitlelerin kamu arazileri üzerinde yarattıkları yıkım ve tahribat görmezden gelinmekte, zamanında hukuka aykırı tavır içerisinde bulunan kitleler açık şekilde ödüllendirilmektedir. Toplumumuzun yüksek bir oranı açlıkla mücadele ederken, yarattıkları hukuksuzluk karşısında belirli kesimlerin ödüllendirilmesi toplumumuzda kuşaklar boyunca devam edecek adaletsizlik duygusunun yerleşmesine sebep olmaktadır. Hayata geçirilen her imar affı, emeğiyle geçinen ve bugüne kadar kanun ve yönetmeliklere uygun şekilde hareket etmiş geniş toplum kesimlerinin adalete ve kanunlara olan güvenini sarsmaktadır.

Ayrıca TBMM`ye sunulan kanun değişikliği teklifi incelendiğinde de kanun yapma tekniği açısından aykırılıkların var olduğu görülmektedir. Kanun değişiklik teklifine ilişkin hazırlanan gerekçe ile kanun metni arasında açık bir uyumsuzluk bulunmaktadır. İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi`ne ilişkin gerekçede "…yapı kayıt belgelerini yerinde inceleme ve 31 Aralık 2017 tarihinden öncesine ait alınması gereken uydu görüntüleri yerine, Nisan 2018 ve Ağustos 2018 tarihli ve Sayıştay raporlarıyla tespitli uydu görüntülerinin" kullanılması sebebiyle "Yüzbinlerce vatandaşımız ve binlerce aile(nin) iptal edilen yapı kayıt belgeleri neticesinde; idari para cezaları, yıkım kararları ve haklarında açılan ceza davaları sebebiyle telafisi güç mağduriyetler yaşadıkları" ifade edilerek, yapı kayıt belgesinin uygulanmasına yönelik tarihin 2022 yılı esas alınarak uygulanması teklif edilmiştir. Görüleceği üzere kanun teklifiyle yapılan bir senelik bir farklılığa dayanarak imar affının süresinin 2022 yılına kadar uzatılmasına yönelik düzenleme,  açık şekilde aynı kanuna ilişkin TBMM`ye sunulan gerekçe ile çelişmektedir. Ayrıca mağduriyet yaşadığı iddia edilen vatandaş ve aile sayısı yüz binler ve binler gibi afaki rakamlarla ifade edilse de bu kanun teklifinin yaratacağı yıkımdan dolayı ülkemizde bugüne kadar usulüne uygun şekilde mülk edinmiş ve emeğiyle geçinen milyonların gündelik yaşamlarında ve toplumsal adalet duygusunda yıkım yaratacağı kesindir.

Afetler ülkesi gerçeği göz ardı edilerek fen ve sağlık kurallarına uymayan, imar planlarına aykırı sağlıklı olmayan yapılarla birlikte güçlendirme dahi yapılmamış yapıların yasallaştırılması, olası bir depremde ülkemizi yeniden geri dönülemez hasarlarla karşı karşıya bırakacaktır. Bu değişiklikle, TOGO Kuleleri gibi Mahkeme kararlarına rağmen hukuk tanımaz bir biçimde ve aleni olarak mevzuata aykırı bir şekilde inşa edilen yapıların tamamı aklanmakta, planlara ve İmar mevzuatına uymayanlar ödüllendirilmektedir. Bu durum başlı başına planlı kentleşme politikasının altını oyan ve toplumda mevzuata, yasalara uygun hareket eden yurttaşları mağdur eden bir sonuç yaratmaktadır.

Sonuç itibariyle imar aflarının, özünde kamusal alanların yağmalanması anlamına geldiği, geçmişte hukuka aykırı şekilde yapılmış yapıların affedilmesiyle hem kentsel yaşamın kalitesinde düşüş yaşandığı, hem de doğal afetlerde yüreklerimizi yakan can ve mal kayıplarını artıran sonuçlar yarattığı ortadadır. Açıklanan tüm bu gerekçelerle TBMM`ye sunulan ilgili Kanun Değişikliği Teklifi`nin geri çekilmesini veya Genel Kurul`a geldiği takdirde toplumsal refahı gözeterek ilgili tüm siyasi parti temsilcileri tarafından reddedilmesini talep ediyoruz. 


Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TMMOB Şehir Plancıları Odası

 

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>